yaptığım basit önemsiz bir şey yüzünden "keşke biraz normal olsun. diğerleri gibi davransan." gibi güzel sözler duydum. ahh beni seven herkesin bana karşı sevgilerini gösterme yollarına hayranım. ya tamamiyle görmezden gel ya da "keşke normal olsan.". işin asıl komik yanı tüm gün oturup hiçbir şey yapmamak dışında birşeye kalkıştığım anda sanki bir yerinde "normal alarmı" takılı gibi
-bu böyle olmaz bu şöyle olur!
+iyice canım benim sen bunu aylardır niye yapmıyorsun?
-ben yorgunum, istemiyorum.
+tamam o halde ben yapayım?
-o halde doğru düzgün yap. herkesin yaptığı gibi normal ol biraz.
anlayacağınız kendi evimde evin %70'ine dokunmam her şekilde yasakken, kendimle ilgilenip hayatımla ilgili en azından bir şey yapmamı bekleyen ve yaptığın anda engelleyen biriyle yaşayınca, insan şu bedenimdeki zımbırtılardan kurtulup bir hafta sonra gelecek güzel haberi bekliyor valizini hazırlarken.
bugün sokakta yanıma bir adam geldi ve işaret diliyle bir şeyler anlatmaya çalıştı. önce anlamadım sonra kolunu gösterip saat çizdi. saatin kaç olduğunu sorduğunu anladım.. saate bakıp 5 parmağımı gösterdim adama. elini kalbine koydu ve öyle bir gülümsedi ki bana. o anda iletişimin sadece konuşarak olmadığını sessizce de anlaşılabileceğini bir kez daha anlamış oldum.
mahallede oynayan çocuklara dondurma almak. bazı çocuklara bedava çıkması ile diğer çocuklara bedava çıkmaması yüzünden, bedava çıkmayan çocuklarada birer dondurma daha almak, bu alınan dondurmadan da bedava çıkarsa, bakkala; gelen dondurma yemeyen çocuklara da bedava çıkanlardan ver demek, çocuklarıda bedava çıkan dondurmaları yemeyen arkadaşları ile paylaşmaya ikna etmek.
Olmayan şey. Tuhaf bugün iyi diyebileceğim bir şey olmadı, derken şimdi geldi aklıma yanıma küçük sevimli bir kedi gelip kendini sevdirmeye çalışmış minik ellerinı uzatmıştı bana, çok eğlenmiştik ikimizde, bu gerçekten çok iyi gelmişti o an bana.
3 yaşındaki küçük hayranım, sevgilim, aşk böcüğüm, yakışıklı yeğenim'le dolu dolu bir gün geçirmek. sürekli oyunlar oynayıp, birbirimizi sevdiğimizi söylemek.