Şüphesiz ki delirmek. Öyle korkunç halüsinasyonlar gördüm ki anlatamıyorum bile. Genellikle kocamı görüyordum. Hani derler ya "ondan görünüyorlar" diye. Tam olarak öyleydi.
Motosiklet bana çarparken havada tekme atmıştım. Bir olaydan dolayı gözaltına alınıyordum derdini zorla anlatıp ikna ettim. Tabi ki en korkunç olay yıllarca sevip birlikte olduğum ve gelecek hayalleri ile her yastığa başımı koyduğum da huzurla uyuduğum kişinin bir gün tekmeyi basıp beni terk etmesi.
Bir gece sözlüğe girince cinsel organ fotoğrafı görmüştüm. Epey bir ürkmüştüm.
Bir keresinde de sokak köpekleri çembere almıştı beni.
(bkz: hav hav hav)
Geçen sene Ereğli ile Konya arasında gece saat ikide eksi oniki derece havaya rağmen yağan karın (kar normalde o kadar soğuk derecede yağmaz durur)artık yolu iyice kapatacak kadar birikmesi esnasında bir anda ne karşıdan ne arkadan araba gelmediğini fark etmem ile korkudan elim ayağıma karışmaya başladı muhtemelen her iki yönden yol ya kapanmıştı ya trafik kesmişti. Hiçliğin ortasında yol kapanmadan bir sığınacak yer bulamazsan donman yarım saati bulmaz seni artık mumya olarak bulurlar çünkü artık kalorifer ısıtmaz durduğun yerde webasto zaten arızalı arızalı olmasa da o soğukta arıza verecek Konya ya kadar geldim ama gel bana sor.
Az önce Polonya'da erasmusta olan arkadaşla görüntülü konuşmam, kendisinin zoomda bir toplantıya katılması, yarışma için hazırlanan gizli bir sunum çalışması sırasında içlerinden bir öğrencinin bağıra bağıra adımı sayıklaması. Şok oluşumuz, ekrana mal mal bakışımız ve kapanış.
olay olarak değil ama süreç olarak hayatım korkunç ilerliyor o kadar. ben de soruyu böyle çevirip cevap vermiyorum siz de bu minvalde cevaplar yazmasanız sevinirim.
Gece diş fırçalarken macunu biraz fazla sürmüşüm, aşırı mentollü bi diş macunuydu ve soluk boruma kaçtı. Nefes alamamaya başladım mentolden, baya öksüre öksüre bütün mahalleyi uyandırmışımdır. Götümden ter çıkmıştı kendime gelene kadar. Dişinizi yavaş yavaş fırçalayın çat gidersiniz.
Otobüsün kapısına bacağım sıkışmıştı.o ikili otomatik Kapı kapanmıştı bacağım sağa dönmüştü o haldeyken. Ve bende sağa doğru yamulmuştum. Plastik olduğumu düşünmüştüm o gün. O acıyı unutamıyorum yalnız. O bacak orada otururken oraya nasıl sıkıştı onu hiç anlamadım.
Kuşkusuz mangal yapmıştık, kanat yiyordum. Ben ağzıma alır zeytin yer gibi yerim, etini yer kemiğini çıkarırım. Yine böyle yapacakken kanadın bir tarafı boğazımdan içerde, diğer kısmı dışarıda kaldı. Lades kemiği gibi. Nefes de alamıyorum, yutamıyorum da. Neyse ki güzel bir kız arkadaşım vardı, o elini soktu, dışarıdaki kısmından çekti. Hayatımı kurtardı ama ben onu aldattım.
Kışın kar yağışı altında eve yürürken takip edilmektir.
Atkılı bereli iki adam peşime takılmıştı. Şöyle bir kez arkama baktım, hafiften duraksar gibi oldular. Ben daha da gerildim.
Akabinde hızlandım ama onlarda hızlı adım atmaya başladılar. Ayak sesleri iyice yaklaşmaya başlamıştı.
Ardından sitenin demir kapısını açıp küt diye kapattım.
Adamlar da bana doğru baktı. Sonra apartmana girdim.
Olay değil belki ama rüya. Ta lisanstayken (şu an doktora yapıyorum) derste uyuyakalmıştım. Zaten fetöcü dalyarak bir herif olan hoca da mıy mıy mıy ders anlatıyordu. Kimsenin de dinlemediği bir dersti. Neyse... Uykuyla uyanıklık arası denen yakaza aleminde ağzından alev saçan, gözleri ve teni mavi bir varlık gördüm. Sonra yok oldu ve sadece duman çıktı. Onun üç harfli olduğunu anladım. Uyandığımda ders bitmişti ve arkadaşlarım benzimin attığını söylediler.
Herkesin inancına yahut herhangi bir inancının olmamasına saygım sonsuz. Fakat ben o varlığı çok net gördüm. Bir müslüman olarak Felak ve Nas surelerini korktukça okumayı tavsiye ediyorum.