ben çocukken eski püskü bir bilgisayarım vardı 90 lardan kalma max 8 yaşındayım zaten gta vc kaldırıyordu onunda cd sini bulana kadar götümden kan gelmişti babamla gitmediğim dükkan kalmamıştı bir şekilde bulmuştuk piç midtown madness yüzünden crack yapmayı öğrenmiştim zaten hani fannymagnet yazınca kadınlar tommy reyisi takip ediyor ya bazıları tabiki biz onlara npc veya ped diyoruz takip edip arabaya binmiyordu yani güzel olanlar binmiyor çirkin olanlar biniyordu hatta babam da hepsi neden binmiyor diye sormuştu şu sarı siyah kaplan desenli kıyafet olan kadın ne güzel günlerdi o günlere geri dönmek için daşşaklarımı bile satarım.
bir gun is yerinde yerleri yikadik mesai bitmedi gece 2 falan alkolun etkisiyle oylece vahiy gelmesini bekliyoruz.geri donsen yerler kirlenecek donmesen ayaklar kirli cesme temiz yerde.
arkadastan muthis fikir geldi.
ayaklarimizi burda birakip terliklerimizi yikamaya gidelim.
bi anımı daha anlatayım sevgili dostlar. grafik desen dersi lise ikideyiz. sınav esnası. noktalama yapıyoruz. noktalamam iyi olduğu için ben hemen yapıp bitiriyorum sonra hoca birşeyler için çıkıyor sınıftan. bilen bilir noktalama zaman alan bir şeydir o sınav tüm gün boyunca sürmüştü. işte arkadaş da fırsattan istifade yardım istiyor. kağıdı boş. noktalama sevdiğim için kağıdı alıp yapıyorum üç dört saat bir şeyler. iyi bı puan alıyor kerata. sonra işte kendisinin en yakın arkadaşım olduğunu sanıyordum lise bittikten sonra adımı bile hatırlamıyordu. öyle bi durum. bu tarz insanlarda nefret ediyorum. bı ara dersteyken bu kız dizime makas saplamıştı. sonra da bunun için bana küsecek misin falan tiriplerine girdi. ne değişik kafalar var aq.
tuvalete gitmistim.
uzaklardan biris bey biris bey bir ses geliyor.
muhasebeci hobbit kadin beni ariyor.
cikmadim ben de o lanet tasmis kirmizi ruju insanin genzini yakan o les parfumu o ecis bucus kendine 4 beden buyuk gelen memelerini gormemek icin.
koridorda sesler yankilaniyor biris bey nerde.
arkadas :tuvalette.
hobbit: ne yapiyor tuvalette. (geri zekali.)
arkadas: "valla ben hic merak etmiyorum gir bak istersen."
bir seferimde kazdağları'nda ilerlerken yolun kenarında yerde kıvranan bir ayı gördüm. zavallı aynın pencesinden kan akıyordu. belli ki yaralanmıştı. hemen kamyonu sağa çektim. yanında gittim ayının. o'na yaklaştım. ayı da bana pençesini uzattı hemen. evet bir bira şişesi ayının pençesini parçalamıştı. o'na beklemesini söyleyerek hızla kamyona döndüm. ilk yardım çantasını aldım..yarasını bir güzel temizledikten sonra sıkıca sardım. az önce sergilediği huzursuz hareketler yerini sevinç hallerine bırakmıştı.. biraz oynaştıktan sonra doğal yaşam alanına ormana doğru yönlendirdim o'nu. ben de insanlık görevimi yapmış olmanın verdiği şevk ile kamyonumla yola koyuldum.
bu olaydan yaklaşık 3 ay sonra yine aynı bölgede kamyonum rampayı çıkamadı. kamyondan aşağıya inip ne yapacağımı kara kara düşünürken ormandan bir homurtu geldi. sesin geldiği yöne baktığımda bir ayı ile burun buruna geldim. onu hemen tanıdım. o 3 ay önce yardımına yetiştiğim aydan başkası değildi. o da beni tanımış olacak ki boynuma sarıldı. tabi ben de ona sıkı sıkı sarıldım. beni bırakıp ormanın içerisinde daldı bir kaç dakika sonra 5-6 arkadaşıyla beraber döndüler eve kamyonun arkasına geçtiler. benim ayı bana doğru " hadi kamyona bin el frenini indir" dercesine bir işaret yaptı. ben de öyle yaptım. ayı ve arkadaşları kamyonumu rampa sonuna kadar iteklediler. o dikiz aynasından baktım. hep beraber bana peçelerini salladılar ve ormanın içine girip gözden kayboldular.
bir uçuşumda güzergah üzerinde köyümde vardı. evet aylardır uzak kaldığım köyümü tekrar görebilecektim. köyümün üzerinden geçerken sorti yapmaya karar verdim. sorti yaparken aşağıda ne göreyim dersiniz. bizim uşaklar. bizim evin damından bana el sallıyorlar. ellerinde de kuru ekmek. nasıl içim acıdı ama nasıl. hemen torpido gözünden bir paket sana yağını aldım. yağı uçağın kanadının altına yapıştırdıktan sonra uçağı, bebelerin ekmekleri üzerinden sürdüm geçtim, sürdüm geçtim.
