yazarların babalarının kardeş veya abileridir. ikizleri de olabilir.
şahsımda vardı bi tane, rahmetli oldu.
adını geç ama lakabı efe idi.
nasıl efe olmasın ki boyu abartısız 2 metre. sırım gibi bi adam lakin uçarı, ele avuca sığmaz, korkmaz uslanmaz bişey. tabi ben çoğu olayı hatırlamıyorum anlatılanlardan söylüyorum.
ilk olarak babaannemin evinde bekar olarak yaşarken taa 1930 larda falan.
bir gramafon alıyor ve eve dansöz getiriyor. dedem de köyün hocası ayıptır söylemesi. dedem ölmüş tabi.
babannem bunun üzerine amcamı köyün içinde iki saat kovalıyor ve bir daha eve almıyor.
amca ver elini istanbul.
dvm ederiz belki.
vallahi günahı boynuna o zaman istanbul da madamlar çokmuş. ben son anlarına denk geldim. bi kaç tane gördüm. hani rahat tavırlı, zengince, dul falan.
işte bunlardan biriyle yaşamaya başlıyor. artık nasıl tanıştı bilmiyorum.
derlerki efe nin diliyle ikna edemeyeceği insan yoktur.
sonra o madam boş durmak olmaz diyor ve amcayı belediyeye otobüs şöforu olarak bi şekilde sokuyor.
amca bi kaç sene çalışıyor ama çalışmak adamın ruhuna ters. naapsam ne etsemde burdan kendimi kovdursam diye uğraşıyor.
çareyi de buluyor.
bi kaç kez, diyelim şişli-taksim seferi yapması gereken otobüsü sürüyor boğaza.
ilkinde uyarıyorlar falan ama ikincisinde koyuyorlar kapıya.