yazarlardan kısa öykü ve hikayeler

entry12 galeri0
    1.
  1. siyaset, ekonomi, apolitika, savaş, tarih, gelecek, geçmiş, fantastik, bilim, din, mizah, korku, fantezi v.s. konu seçimi tamamen serbest olup, yazılması beklenen metinlerdir.
    0 ...
  2. 2.
  3. 3.
  4. soğuk bir kış akşamı idi. işten gelip elbiseleri çıkardım. sonra yattım. sonra kalktım sabah olmuş. sonra tekrar yattım. günlerden pazarmış. saat 10 gibi kalktım '' ehh yat uyu ne yapacaksın bu saatte '' dedim ve yine yattım. 12 de kalktım yine yattım. o gün hep yattım, hiç kalkmadım.
    4 ...
  5. 4.
  6. tanzimat edebiyatı, servet-i fünun edebiyatı ve garipçilerden sonra yepyeni bir akım başlatacaktır.
    (bkz: sözlük edebiyatı)
    2 ...
  7. 5.
  8. kısa öyküm ve hikayem:

    bir çocuk sevdim gözleri eskisi gibi bakmadı "olsun" dedim.
    saçları döküldü "olsun" dedim.
    her kemodan sonra ona bi dondurma aldım sırf yüzü gülsün diye. midem kaldırmıyor dedi "olsuun ben yerim senin yerine gökyüzüm" dedim.
    "midem hayatı kaldırmıyor artık meleğim" dedi. "ama öyle olmaz ki" dedim.
    bir çocuk sevdim o gülmedi artık hiç.

    bir çocuk sevdim bir daha hiç bakmadı. bir çocuk sevdim, o artık çocuk değil. çünkü ölülere ne çocuk diyorlar, ne güzel, ne çirkin.
    bir çocuk sevdim o artık toprak.
    3 ...
  9. 6.
  10. 7.
  11. kızılayda, ankaranın göbeğinde olanlar yahut uğrayanlar bilirler bahsedeceğim elemanı. karl marx'a benzer saç ve sakallarıyla, yırtık pırtık ve hayli kötü kokan kıyafetleriyle konur senin karanfil benim gezer durur abimiz. sağdan soldan bulduğu, yahut standardından daha uygun fiyata bulduğu yiyecekleri etrafındakilere aldırmadan kaşıklı kaşıksız hunharca yer. canım abim. bi pazar sabahıydı. saat on sularında eski kız arkadaşımı kursa bıraktıktan sonra yavaş yavaş yürüyordum, meşrutiyetten konura doğru. onca dertle boğuşurken, sessizce gözlerimin etrafındaki çizgiler'i fısıldarken rastladım abimize ilk kez. kış ayının ortasında, ufak bi buz tabakasının ortasında sigarasını yakmaya çalışırken yaklaştım usulca yanına. selamun aleyküm dedim. elimdeki çakmağa uzanarak. kafasını kaldırıp baktı şöyle bir. baktı zararsız, kendine dahi fazla ve ağır gelen biriyim; kafasını sallamakla sallamamak arası bir eylemde bulundu soğukkanlılığını koruyarak. çakmağı çıkardım, ateşledim ve tuttum sigarasına doğru. aniden dürtülmüş gibi, yeni bir şeyin farkına varmış gibi açtı gözlerini ve yaktı sigarasını elimdeki çakmaktan. gözünu kırptı, hareket etmeye dahi hali yokmuş gibi. eyvallah dedim sessizce. tam önüme bakıp yoluma devam edecekken yanındaki yemek kabına çarptı gözüm. rengi kaymış, yağı tamamiyle üste çökmüş, yarım avuç karın üzerinde dağınık bir vaziyette durduğu makarnayı gördüm. o an, kaynar bir çaydanlığı diktim kafama. içim acıdı, içim yandı. bundan bahsetmedim ama kutsal karşılaşmadan bir saat önce, arkadaşımla türü bol bir kahvaltı tabağı devirmiştik. gözümün önünden hızla geçti o tabak. ve aniden önüme düşmüşcesine irkilip yeniden baktım adama. içli içli sigarasından çekiyor, çaktırmadan da beni süzmeye çalışıyordu. abi bekle dedim. hızla uzaklaştığımı sanması normal olurdu çünkü kaçar gibi gitmiştim. mesafesi iki dakika süren bir dükkandan -adını anmaya gerek yok- ayvalık tostu, bir buçuk litre pet şişede meşrubat, iki tane de plastik pardak aldım. iki dakika sürdü geri dönmem. selamun aleyküm dedim yeniden. merakla baktı suratıma. ben ona bakmamaya çalışıyordum. çünkü o anki hislerinin yüzüne yansıdığını görseydim, gecelerce uzaklaştıramazdım gözlerimin önünden. plastik bardakları birbirinden ayırdım, şişeyi açıp içeceğini doldurdum. uzattım abime. aynısını kendim için de yaptım. bir yudum aldım bardaktan. yere koydum. o daha hiç dokunmamıştı. sigaramı almak için elimi cebime uzattığımda az önce onun önüne bıraktığım pakete ilişti eli. korkak bir tavırla tuttu. hafifçe ittim poşeti biraz daha önüne doğru, cesaret vermek amacıyla. o poşeti açıp yemeğinin kabını ve paketini sıyırırken sigaramı yaktım. paketi ona da uzatmama kalmadan büyükçe bir ısırık attı ekmeğine. isteğimi de geri çevirmeyip iki dal sigarayı attı cebine. yalnızca gülümsedim. acıyarak bakan gözlerimin perdesini aralayarak. üç beş dakika içerisinde sigaramı da kolamı da bitirmiştim. o da yemeğini bitirmişti. saate baktım. on buçuğa yaklaşıyordu. yavaşça doğruldum ve önündeki pakete iliştim, çöpe atmak için. tostun paketini alabildim ama poşeti alamadım. iç cebine koydu elimden çekip. yine gülümsedim kendi kendime. onun bardağını şişenin başına taktım ve yanına koydum. o sırada cebindeki sigarayı çıkardı. çakmağımı verdim, çakmadan. yaktı, elinde tutmaya devam etti. geri almayacaktım. ikinci dumanından sonra sağol dedi, gırtlak kanseriymiş gibi boğuk, tok ve yırtıcı bir sesle. bu sefer sessiz kalacak olan bendim. sustum. kolunun üstünü, omzuna doğru uzanan kısmını sıvazladım yavaşça. kalktım ve on adım attım ileriye, karanfile doğru. atarken adımlarımı, bir kez bile bakmadım arkama. ancak onuncudan sonra hafifçe kenara çekildim ve korkak bir tavırla döndüm arkamı. ben giderken toparlanmış olmalıydı. elinde şişeyle, kalabalığın arasında süzüldüğünü gördüm. yırtık ve kirden siyahlaşmış olan askeri montundan tanıdım onu. aniden huzur hissettim vücudumun her uzvunda. elimi pakete götürüp bir dal sigara çıkardım içinden. çakmak aradım bir süre ceplerimde, kafama dank edene kadar. etmişti de. gülümsedim yine. yolda gördüğüm birinden ateş istedim, yaktım sigaramı ve on bir veya on ikiye tekabül eden adımlarımı atmaya devam ettim.
    1 ...
  12. 8.
  13. uludağ sözlük yazarları olarak paylaşabileceğimiz bir konum olmasını istediğim hikayelerdir.

    Bilgisayardan, site açmaktan pek anlamam, o yüzden yardımsever ve hikaye yazma ve yayınlama işine gönül veren yazar dostlarımdan ricam basit bir site açıp kendi hikayelerimizi bu oluşum altında yayınlamak.

    Yardım ve önerilerinizi bekliyorum dostlar.
    0 ...
  14. 9.
  15. Hikayemiz bir akşam içerken ilişkileri sorgulamamız ile başladı. ilişkilerden yediğimiz vurgunları bu satırlarda sizinle paylaşmak istiyoruz ve öncelikle piçin tanımını yaparak başlayacağız. Piç: hareketleriyle, tavrıyla, gözleriyle ve sözleriyle kendisini ideal bir erkek olarak gösteren, aslında tamamen yaverlerinin dürtüsüyle hareket eden, içten yanmalı, dıştan yaltaklanmalı, yerine göre sosyal, kapitalist, yerine göre iktidar, yerine göre apolitik hatta abartıp feminist olan; amip familyasından paramesyum görünümlü canlı turudur. Biz piçlere parantez içi diyoruz ve bunları 2 ye ayırıyoruz ama ve lakin devamı daha sonra...
    0 ...
  16. 10.
  17. tavlanın ilk kuralını ihmal etmek istiyorsan tavla oynamayacaksın. Pul kırmadan tavla oynamanın keyfi çıkmaz. Kırmak, kırılmak istemiyorsan kumdan kaleler yapmanın anlamı ne? Ömürleri ne kadar ki kalelerin?

    Senin de hayallerini kimse kirletmediyse henüz, mutlu olabilirsin kim bilir? Kirlettilerse de kirlenmemiş birinin gözündeki ışıkla mutlu olamaz mısın?

    Cesaret etmeden mutlu olunamıyor. Kırılmadan sağlamlaşamaz insan.
    2 ...
  18. 11.
  19. bir adam vardı, canı sıkılan.

    trkcell im geldi sıkıntı gitti.

    dırıt dıttırı.

    sıkıntı gitti...

    (bkz: liseliler bilmez).
    0 ...
  20. 12.
© 2025 uludağ sözlük