dizüstü bilgisayarsız, tabletsiz, cep telefonsuz, internetsiz bir türkiye'de orta okul talebesi olarak il halk kütüphanesindeki hakiki sözlükleri karıştırıyordum.
Lise 1.sınıfa başlamıştım. Evimden uzak gaddar bir akraba yanında kah dayak yiyerek kah hakaret edilerek kah aç bırakılarak okumaya gayret ettiğim kabus gibi bir yıldı.
1992 yılının 17 mayısına baktığımda gördüm ki pazar gününe denk geliyor.
Muhtemelen banyo yapmış, "bizimkiler" izlenmiş ve bu saatte uyuyordum. Sabah okula gidilecek ne de olsa...
Okul hayatına başladığım yıl.
Önceki yıllarda; defter, kalem, kitap, abaküs, harfler ve sayılarla tanıştırmıştı babam. 92 de mavi önlük, dantel yaka, beyaz kelebek toka, kocaman bir bina, her odasında farklı farklı bir sürü çocuk ve öğretmenler ile tanıştım. Unutmadan; tanıştıklarımın içinde okulun bahçesinin önünde horoz şeker satan adam da var. Adeta Kabuğumdan çıkmış gibiydim. Bambaşka bir Dünya'nın kapısını araladığım bir yıl olmuştu benim için.
Hayal meyal hatırlar gibiyim. Kedimiz doğum yapmış
4-5 tane yavrulamıştı. Bir tane kuzum vardı. Sonradan kesip yediler çok ağladım. Vahşi diye bir köpeğim vardı. Aynı kaptan su bile içtiğimi hatırlıyorum. 5 yaşındaki bir çocuğa göre çok şey hatırladım valla. En son yazarken aklıma geldi amcamlar berbere götürdü sonradan kebap ısmarlamışlardı.