Bana zararı olmayan herhangi birine bakış açımla aynıdır. Empati yapar, yerinde olsam ve hakkımda atıp tutsalar, dalga geçseler, daha kötüsü şiddet uygulasalar, hakaret etseler ne hissederim diye düşünürüm. Hiçbirimiz mutluluktan göbek atmayız bu durumda. Zaten hangimiz dış görünüşünden veya siyasi fikrinden veya ırkından dolayı dalga konusu olsa, dışlansa mutlu olur? Bu saydıklarımdan en az birini herkes yaşamıştır. Eh, eşcinsellerin de aşırı garipsenmesini ve dışlanmasını aynı şekilde reddediyorum. Ne yaptı adam mı öldürdü? Öldürebilir de, o başka. illa sempati beslememiz de gerekmiyor yani. Sal yeter. O da öyle ya da böyle yaşıyor işte.
Aynı zamanda bu insanlara garip bakan, uzaylıymış gibi davrananlara da kızmıyorum. insan gerçekten belli bir zaman boyunca toplumun söylediğinden veya kendi önyargılarından uzaklaşamıyor.
2016 yılında eşcinsellerle ilgili bir başlık açmıştım. O sıralar çok konuşuluyordu. Ben de bu insanların bu durumu neden gözümüze soktuklarını merak ettiğimi söylemiştim. Ya da bunu üstünlük olarak görmelerini anlamadığımı. Şimdi düşünüyorum ki zaten bu ülkede herkesin kafası yanık. Bırak onlar da böyle gariplikler yapsın neden bozuluyorsun diyorum. izmirli diye övünenler de var, karadenizli diye övünenler, burnum küçük diye övünenler de var.
Gece 1.28 ve ben her cümleyi yazdıktan sonra kafamdan siliyorum. Ben ne anlatıyorum burda ya diye baktım ama okumaya üşendim. Umarım anlaşılır bir metin olmuştur. Genelde tersi olur. Okuyanlara iyi geceler.
düşünmüyorum. bence insanlar kendilerini ilgilendirmeyen konularda fikir beyan etmek için zorlamasa hiçbir sorun kalmayacak zaten. herkes her konuda bir yargı uyduruyor götünden. sana ne amk? bana ne?
Öncelikle, okumaya başladığınız ilk anda yazımı alakasız bulabilirsiniz ama sizlerden ricam okumaya devam etmeniz yönünde. Lütfen sabırlı olun...
Birinden hoşlandığımızı nasıl anlarız? hissettiğimiz o şeyin gerçek aşk olduğunu? Ya da neyse, soruyu değiştirelim... Bir insanda dikkatinizi çeken ilk şey nedir? Çoğumuz ilk olarak karşımızdaki kişinin gülüşüne, vücuduna, saçlarına yahut kıyafetlerine bakarız. Ama Fiziksel görünüş bir yere kadardır.
Kim iki çift lafı bir araya getiremeyen, kendini yeterince geliştirememiş, belli bir kültür birikimine sahip olmayan biriyle birlikte olmak ister ki? Duygusal bir ilişki içerisinde olduğunuz kişi ile; benzer zevklere, benzer espri anlayışına sahip olmayı ve örneğin bir film izledikten sonra bu film hakkında sıkılmadan konuşabilmeyi istersiniz. Yani yakın ilgi alanlarına, beraber keyifle konuşacağınız, paylaşacağınız daha çok anıya sahip olacağınızı düşlersiniz.
Şöyle düşünün, biriyle birliktesiniz, ama ilgi alanlarınız çok farklı, birlikte konuşabileceğiniz, tartışabileceğiniz herhangi bir konu yok. Bir ilişki içerisinde olduğunuz kişiyle rahatça iletişim kuramadığınızda kendinizi farklı, kötü ve rahatsız hissetmez miydiniz? Ya da duygusal bir şey hissetmemenize rağmen sırf o kişi güzel/yakışıklı diye onunla birlikte olmaya devam mı ederdiniz? Anlattığınız şeyler, izlediğiniz filmler, okuduğunuz kitaplar yahut sokakta yürürken tatlı bir köpeğin size eşlik ettiği o an onu hiç heyecanlandırmasa bu ilişkiye devam edebilir miydiniz?
Eğer cevabınız evet ise, bunun gerçek bir ilişki/sevgi/aşk olduğunu mu düşünüyorsunuz? Ya da öyle olmadığını bile bile tüm bunları kabullenip hayatınıza devam mı ediyorsunuz?
Eğer öyleyse aslında sadece kendinizi kandırıyorsunuz. O kişiyle Birlikte olmanızın tek nedeni hissettiğiniz cinsel açlık yani tamamen hormonlarınızın esirisiniz Ki aslında içten içe siz de bu durumun farkındasınız.
Dolayısıyla bu durum; ne kendinize ne de karşı tarafa saygı duymadığınız anlamına geliyor. Yani tüm bunlar; Sırf cinsellik için biriyle birlikte olmaya devam eden ve kendisine olan saygısını çoktan kaybetmiş bir zavallı olduğunuzu gösterir.
Eğer buraya kadar okuduysanız teşekkür ederim ve merak etmeyin konuyu bağlıyorum.
Hayal edin, dışarıda Çoğu insan ruh eşini aramaya devam ederken, siz, birlikte sevindiğiniz, üzüldüğünüz, ağzından çıkan her kelimeyi canı gönülden dinlediğiniz, gözlerinin içinde kaybolmak istediğiniz o kişiyi sonunda buldunuz. Bulmanıza rağmen sırf aynı cinsiyettesiniz diye hayatınızın aşkından vaz mı geçerdiniz? Sizin yerinizde olmak isteyen birçok kişi varken Ne kadar şanslı olduğunuzu düşünmek yerine tüm bunlar olmamış gibi mi yapardınız?
Demek istediğim Şey aslında; Dış görünüşe, cinsiyete aşık olmak yerine insanların kalplerine, ruhlarına aşık olmayı denememiz gerektiği.
Hem unutmayın, Kaderin hepimiz için ufak oyunları, sürprizleri vardır ve belki size yapacağı sürpriz de budur. Bilemeyiz...
insanlık olarak, Bu bakış açısını benimsemeli ve günah mı, suç mu, tercih mi yoksa hastalık mı gibi yaklaşımları bir kenara bırakmalıyız.
seks odaklı düşünüyor olmaları ön yargısına varırım. varolmasını cinselliğine dayandırdığını, cinsel kimliksiz(ki düşününce bu mümkün değil), -dolayısıyla sevişmeden-, yani açık açık ''vurdurmadan yaşayamayacak'' olduğunu sanan bir aptalla karşı karşıya olduğumu anında anlarım.
eşcinselliğini insanların gözüne gözüne sokan, kendine bunun üzerinden kimlik yaratma çabasına girenler en hafif tabirle basittir. cahildir. bacak arasından düşünüyordur. amsalaktır/yaraksevertir.
öteki türlü bir insan eşcinsel pektabi olabilir. ama bundan kime nedir?
kendine bir altcinsiyet yaratıp oradan varolmaya çalışan herkesin derdi sevişmek. açık ve net. ve tüm derdi sevişmek olan insanlardan hiç haz etmem.
Eşcinsellik artık tartışma konusu olmaktan çıkmıştır ve olması gereken de budur.
Hiç kimsenin cinsel tercihlerini yargılayacak, sorgulayacak, bu konuda fikir yürütecek, ahkâm kesecek bir hadsizliğim hiç olmadı.
Bu o denli özel bir mevzudur ki, sana, bana lâf düşmez.
Ne eşcinsellikle ilgili güzelleme yaparım, ayyy ne tontonlar, çook cicişler, iyi insanlar olurlar gibi gerzek tespitler yaparım, ne de acımasızca eleştirir, burnumu işlerine sokarım.
Rızası olmadığı halde, insanları eşcinsel bir ilişkiye zorlamadıkları sürece, toplumda tehdit oluşturmadıkları sürece, bana ne, kime ne?!
Herkes tercihlerini yaşar, yaşamalı, kanuna, kurala, yasaya aykırı olmadığı sürece.
keşke bunu değiştirme gibi bir şansları olsa, bence çoğu değiştirirdi.
eşcinseller baskı altında yaşıyor ülkemizde ve diğer ülkelerin çoğunda.
çalışma hakkı verilmiyor, para karşılığı cinsellik yaşayanlar dışında, normal bir işte çalışıp eşcinsel olduğu anlaşılanlara bile, ilişkiye girmek için baskı uygulanıyor.
bunu yapanların çoğu evli erkekler.
ve reddedildiğinde o kişiyi rezil etmek için elinden geleni yapıyorlar.
ben eşcinsellerin tamamını desteklemiyorum. bazıları psikolojik olarak bence iyi değil. ve yaşadıklarından ötürü sapıklaşmış. bunun aynısı heteroseksüellerde de var.
adam evli, evlenme yaşında çocuğu var, çocuğu yaşındaki kızlara bakıyor, para yedirerek ilişki yaşamak istiyor.
kadın evli çocukları var, eşi dışardan çok mülayim bir insan ve evini geçindiren bir adam fakat kadın önüne gelenle yatıyor.
bu her yönelimde var.
eşcinsellik hastalık diyorlar, ben tedavi olan birini görmedim, duymadım.
cinsel tercih diyorlar, 10 yaşındaki çocuk nasıl sağlıklı bir tercih yapabilir.
en doğrusu cinsel yönelimdir.
ve en kötüsü küçük erkek çocukların, taciz edilerek böyle olmasını sağlamaktır.
arkasını ellemek, kucağına oturtmak bile bu yöne sapmalarına neden olabilir.
eşcinsellik içten gelen bir durum olsa dahi, buna karşı gelmeyi öğrenmek gerekir. nefsinle mücadele edeceksin.
her önüne gelene bakmamalı. sürekli yatacak birini aramamalı. hayat sadece seksten ibaret değil, fakat çoğu eşcinsel böyle bir imaj veriyor.
tabi kimin ne yaşadığını bilemeyiz.
bir gazetede okumuştum, tecavüze uğrayan kişi, tecavüz pornolarından etkileniyormuş.
eğer doğru ise çok dramatik bir durum.