Beton yığını... Oysa kim istemez ki ceviz ağacının dallarının penceresine kadar uzanmasını? Kim istemez sabah kuş cıvıltılarıyla uyanmayı? Bahçe içindeki çiçeklerin kokusunu gece balkonda karanlıkta otururken koklamayı kim istemez? Yağmurda ıslanan topraktan gelen o mis gibi kokuya o denli yakın olmayı kim istemez? Ve belki bahçede bağlı küçük, sevimli bir köpeğin sizi heyecanla beklemesini kim istemez?...
Yazarların camdan bakınca gördükleridir.
Hangi camdan bakıp gördükleri konusunu bilemeyizdir.
Şimdi, arkadaşlar; Mikroskop camı var, PC camı hani şu webcam dedikleri amuku var, vasıta camı var, ev camı, sevgilinin gözlük camı, duşakabin camı, banka veznedarının camı ve dahi bir sürü camlar var. Len oğullar kızlar, şuna bir pencere diyemiyor musunuz ula?
Meselâ ben şimdi anaaanamın evindeyim, aha yanımdaki sehpanın üzerindeki camdan gördüklerim : Gümüş telli Bodrum işi bir örtü, daha ne görücem dünyam daraldı amk, yetiş ananaaa!
istiklâl'de sahaflara girince ofis masalarının üzerindeki camın altında paralar, Marilyn Monroe'lar, Clark Gable'lar, cartlar curtlar var; Ya şu an orada olsaydım da elimdeki tilifondan 'camdan bakınca ne görüon?' sorusuyla karşılaşsaydım he, bunu hiç düşündünüz mü?
Siz beni delirtmek mi istionuz, pencere demeyi öğrenemiyor musunuz; Heeee!?
Yaz bi yere komşu : Pencereden bakınca gördükleriniz ...?
Mutfak dolabındaki bardak da cam sonuçta, şimdi ben o bardağı gözüme tutup aha gördüklerim notu için bardağı gözlerime dayayıp evin merdivenlerinden mi yuvarlanayım?
Lâ havle velâââ.....!
