ticaret değil Ama para kazanma eylemiydi. Daha 13 yaşımdayken Sizin Şimdi dalga geçtiğiniz ameleliği yaptım ben evdekilere yük olmamak için. O küçücük ellerimin tuğla darbeleri ile yırtılan derisi ve duyduğum acı, bütün yaz çalıştığım paraya hemen gidip bir lisanslı beşiktaş forması alıp giymenin gururu ile yok oldu gitti.
verilen haftalığı 2 saatte bitirdikten sonra, evde bulunan tüm kinder oyuncaklarımı ve ninja törtıllarımı yazın sahilde satmışlığım vardır. orada satıp tekrar orada dondurma alıp yiyerek ticaret hayatımdaki kariyerime nokta koydum.
ortaokuldayken okulda oyun cd'si satmak. hatta babanın işe destek olsun diye iki tane dvd+rw alması. ne para kazanıyorduk be... ortağım bile vardı. ortaokuldan kalan toplam 250'ye yakın oyun cd'lerim hala duruyor.
bizim zamanımızda futbolcu çıkartmalı dergi vardı. dergiyi tamamladığında top, sakız bilmem ne veriyorlardı. tabii ben futbol çıkartma dergisinin kitabını yazmış biri olarak, elimde tamamlanmış 5-10 tane dergi bulunurdu. bu dergileri mahalledeki kekolara satardım. 1 dergiyi 10 lira vererek tamamlıyorsam onu 20 lirada satardım o kekolarda gidip pazarda 2 liraya satılan toplardan alırdı dergiyi vererek. *
ilkokuldayken oyuncak arabalarımı arkadaşlarıma satardım. hani öyle ver 50 kuruş al araba şeklinde de değil. bildiğin pazarlık falan yapılırdı. iyi araba satmışımdır o yaşlara göre. neyse sonra büyüdük lise hazırlıktayken o zamanlar bir maltepe pazarı vardı korsan cd olayında. tam divxlerin yeni yeni patladığı yıllar. kendime bir cd-writer aldım, maltepe pazarından belli başlı filmlerin divxlerini aldım sermaye olarak. sonra gittim her türlü divx forumuna üye oldum. bende şu var, sende bu var, hadi takas edelim mantığıyla baya hızlı bir şekilde elimdeki filmlerin sayısını arttırdıktan sonra artık satış işine girebileceğimi düşünerek okulda cd satmaya başladım. öyle +18 filmler de değil. bildiğin hollywood filmleri ve uzakdoğu filmleri. neyse işte dışarda 3x fiyata satılan filmi ben 2x fiyata satınca yaklaşık iki haftalık bir süreçte yapmış olduğum toplu satımlar sayesinde cd-writerın ücretini de çıkarmış olduk.
köy marketinden yiyecek içecek alıp maç oynanan sahada tezgah kurmak. fiyatları 2 katına çıkartıp, sorana getirme ve bisiklette hızlı gitme parası diyorduk. **
tahtakale'den incik boncuk alıp, mahalledeki kızlara sattıydım. o kadar rağbet görmüştü ki, 2-3 çocuk daha o işten para kazandı. gümüş işine kadar girmiştim. ama diğerleri en fazla malları kadıköy'den aldığından benden pahalıya satıyorlardı. babam sağ olsun tahtakale esnafını tanır.
biraz daha büyüdüğümde rıhtım'ın orda minibüsçülere su sattım. 17 kuruşa su alıyordum. 30 kuruşa satıyordum. leğen, buzlar falan. tabi 1-2 günlük bir işti bu. oradakiler çeteymiş. geldiler, "burda ekmek yok size" dediler. dayak yemekten zor kurtulmuştum.
ilk ticari faaliyetim; içinden tren geçen küçük bir anadolu kasabasında tipitip sakız satmak oldu. sakızların maliyetini çıkarır çıkarmaz, arta kalan sakızları eşe dosta dağıttım. (bkz: kar dağıtım tablosu)