yazmak bir rahatlama aracıdır. her bir tuşa dokunduğunuzda, yüreğinizdeki bam telleri titrer. yorulmazsınız çünkü karşınızdaki kişi, yani beyaz sayfa, dediğiniz her şeyi anlamakta ve hatta içses tellerinize çeşitli sinyaller göndererek size cevap bile vermekte, derdinize ortak olmakta, üstelik ikide bir sende de öyle oluyor mu? beni anlıyorsun değil mi? canını sıkmadım değil mi? yada çok zamanını aldım kusura bakma ya, senin de derdimle gerdim gibi cümlelerle karşı tarafın ilgisizliğine karşı samimiyetsiz zırhına bürünme gereği duymuyorsun. hem sonra beyaz sayfaya aktardığınız duygularınızı ve hatta dertlerinizi bile çok sonraları sevebiliyorsunuz, sahiplenebiliyorsunuz, piç kalmıyor bir zamanlar içinizi acıtan ve beyaz sayfaya kana kana aktardığınız duygularınızı.
hitabet yeteneği olmayan ya da bu yeteneği kullandıracak çevreye sahip olmayan insanların, sığındığı bir araçtır sanırım kalem, kağıt, yazı, kelimeler, kafiyeler.. Ne anlamsız görünür kelimeleri içinde fırtınalar kopup da dışarı ancak kalem vasıtasıyla dökenlerin, diğerlerine.