bir iltifat değil, bir yalakalık değil, bir karşı cinse kur yapma girişimi değil düpedüz bir hayranlık. kişiliğe değil, duruşa değil, yazılanların ne olduğuna değil yazılarına. yazılarındaki ahenk, ela aldığı konuya vakıf olması, hasım düşüncelerden gelebilecek eleştirileri de önceden düşünerek yazı içinde cevaplaması, düşüncelerindeki kati yargılardan uzak esneklik ve kendi kanaatini güzel ifade ediş, duygularını ve düşüncelerini harmanlayarak hem ruhu olan hem analitik açıdan doyurucu metinleri önümüze koyması, kendisine yöneltilen eleştirilere karşı olgun tavırları, engin bilgisi, her entry'sinde yeni bir ufuk açan yan ayrıntıları, kelime seçimindeki özeni, samimiyeti... yazmakla bitirilemeyecek daha neler ve neler...
ilk defa klavyeme yabancı hissettim kendimi. şapkamı önüme koyarak düşündüm. bu yazarın yazıları varken kendi yazılarımın düşük kalibresine içlendim ve kendimi sorguladım. sustum, suskunluğum çok sürmedi. bu yazarı cümle aleme anlatma arzusuyla doldum. yazmak konusundaki bu hünerini bilirse kendi kendisini kutsayacağıından korktum ve isimsiz olarak nasıl olduğunu tarife yeltendim.
her yazdığını okuyor ve bazen artını bazen eksini veriyorum sayın yazar. yazmaya devam et lütfen. hep yaz.