yazar olmak için yazar olunmaması durumunda, zamanınızı faydalı ve yararlı bir şekilde kullanmanıza yarayacaktır diye temenni ediyorum. belki rahatlarsınız..
bambaşka bir duygudur ve şanslı bir insana ait bir duygudur. yazmak duygudur, hümordur, dramdır, şiddetli dışavurumdur ya da olabildiğine sakin... seksenlerdir, aşk şarkılarıdır, nefes almak ya da vermek gibidir. bu yazarlık harika bişey dostum.
itüsözlük'ten sebepsiz yere, neden belirtilmeksizin uçuruluşumun haberini bugün aldım. nasıl bir denk gelmekse, oradan uçuruluşum ve burada yazar oluşum aynı güne denk geldi.
enteresan olduğu kadar yorucudur. sözlük yazarlığından bahsetmiyorum. kendimden bahsediyorum. 2008 yılıydı elime ilk kalemi aldığımda, şiir yazabileceğimi düşünmüştüm. sobanın üzerinde demlik tıslıyor ve sigara içmeme rağmen kısıyordum gözümü kağıda bakarken.
bir satır. bir satır daha. bittiğini düşündüğümde defteri kaldırdım ve dizelere baktım üstün körü.
o zamana kadar yapabildiğim tek şey okula gitmek ve tüketmekti. ilk şiirimdi ve işin ilginç yanı o zamana dek şiir yazacak kadar sevmemiştim kimseyi. şizofren bir aşktı benimkisi, çok sonra öğrendim bu ismin verildiğini.
mütemadiyen yazıyordum 2008 bitti, 2009, 2010.
hayatıma biri girdi o yıl. 2010. hayatımı sikti. hayatımdan gitti.
gerçekten sevmiş olmalıyım ki nefret daha baskın çıktı sevgimden. küfür etmezdim hiç. kalemi elime aldığımda "gittiğin yolları sikeyim" diye başladım şiire. büyüyordum sanırım. şahısa özel şiirimi de o vakit yazmıştım.
unuttuktan sonra devam ettim şizofren aşka yazmaktan. blog açtım kendime, orada biriktirdim. arkadaşlarımla paylaşıyordum ara ara. şiir yazmaya başladıktan sonra çokça ilişkim oldu iyi veya kötü, şiir yazdıklarımda oldu, yazmadıklarım da.
'bazen o kadar yoruluyor ki insan, kalem tutmak hak getire'
velhasıl insanların bakış açıları değişti, beklentileri de doğru oranda. kurduğun cümleler anlam taşımak zorundaydı, yadırganıyordu saçmaladıklarım. ben değişmemiştim ki. kalem tutmayı öğrenmiştim. zamanla 'duygusal ibne' yaftası yedim. ince bir insan olmak benim için her zaman önemliydi, ailem böyle yetiştirdi ve tevazuyu elden bırakmamaya çalışıyordum.
dengeyi sağlamak için kalp kırmam gerektiğini de çok geç anladım. (maalesef öyle, kalp kırmadan başını kaldıramıyor insan)
pişmanlıklarım da oldu elbet. vazgeçtiklerim de.
yazar olmak bandrollü bir kitabının olması veya bir statü kazanmış vasıfta bir insan olduğun için alınmamalı bu sıfat.
edebiyata başka bakmıştırım hep. babam da şiir yazardı ama marangozdu. ondan mütevellittir.
bu arada yazar oldum diyecek kadar ego sahibi olduğumu düşünmüyorum. zaten ben şair olduğumu da düşünmüyorum.
sorduklarında "yazıyorum, şiir oluyor" diyorum. sonra da egoist oluyorum.
çok konuştum kusura bakmayın.
ne zamandır biriktiriyorsam içimde amk.
19 yaşindayım, ilk sözlük deneyimim başlığın nasıl açıldığını bulmaktan daha zor bir şey varsa o da kayıt olurken şifre oluşturmaktı. Sizleri seviyorum. Saygılar..
yazar olmak bence zordur. birşeyleri kurgulayıp bir takım yan olaylar ve kişilerle bütünleştirerek sonuca eğlenceli veya soru işaretli olarak varabilmek müthiş birşeydir. ha bir de tiplemelerl var. karakter tahlilleri var. yapabilene bravo.
bütün büyük interaktif sözlüklerde uğrunda formata uygun 10 entry girip sırada bekleyip onaylanınca olunan şey. ekşi sözlükte bu sıfata kavuşmak için bir yıl beklenir.
Uludağ'da yazar olmak fark yaratır, Uludag'da en onemlısı aıle ortamı vardır gulersınız aglarsınız kızarsınız ama burası artık aılenız olmustur hıc bır sozluge degısmek ıstemezsınız.
En çaba gerektiren nadide hadiselerden bir tanesi. Yorgunluğumu alırsa da tadından yenmez hani. Mısralarımın ev sahibi de denebilir aslında. Şimdi burda yazar olmak da var ya. Neyse sabır. Bekleriz.