aklının içinde birbirini yiyen bir sürü düşünceye rağmen, bir başlık bulup da düşüncelerini dökememek durumudur. neredeyse 1 haftadır adam akıllı bir entry giremedim. tamam misafirdi, okuldu derken biraz yoğundu ama bunlar bahane olacak kadar büyük sorunlar değildi. içimden biliyorum. ama gel gelelim bir başlık bulup da yazamıyorum arkadaş. çıldıracağım.
duygusal boşluğun parmaklara izin vermemesi imiş. *
halbuki başka bir şey olması lazım. başlıklara bakıyorsun ama başlıkların her biri kafanın içindeki hava boşluğuna düşüyor. yolda gelirken gördüğün bir şey, okuduğun bir kitap, izlediğin bir film, bir ideolojinin gösterdiği yol, siyasi bir figür... hiç bir şey hakkında sorular soramaz, cevaplar bulamaz, insanı konuşturmaz... sanki biri size ceza veriyor gibidir.
beynin işkencesi bu olsa gerek. çünkü alışmışsın bir kere yazmaya.
sigaranın gece yarısı bitmesi sonucunda beynin tek bir nefes dumana takılır ya, hani alıştığın sevgilin ile ayrıldığın o an vardır ya işte öyle bir şeymiş yazamamak. kala kalmakmış.
SANIRIM HAYAT PES ETTiRMEYE ÇALIŞIYOR, YAZAMIYORUM ÇÜNKÜ ANLAYAMIYORUM AYIRT EDEMEZ HALE GELMEM NEDEN SORAMIYORUM BiLE, iKi CÜMLEYi BiR ARAYA GETiREBiLiYORUM; AMA BiR KAÇ PARAGRAFI TOPLAYAMIYORUM.
içimde birikenleri yazıya dökemiyorum sözlük, yazamıyorum. Kimi zaman ''evet, işte bu başlık'' desem de olmuyor.
Hayata karşı duyduğum öfke tarafından kontrol ediliyorum sanki. Anlatmak, paylaşmak istediğim o kadar çok şey varken her şeyi kaybetmiş olmak beni derinden etkiliyor.
Aklımı sürekli ''Neyi değiştirebilirsin, Hayattaki konumunla ne yapabilirsin ege?'' Soruları meşgul ediyor. Boşuna uğraştığımı, yaşadığımı düşünmeye başlıyorum.
Belki de kaçış benimkisi, belki de içimdekiyle yüzleşmemek için yazamıyorum. Unutmak, maziye gömmek...
içinde söylenecek tıka basa kelimeler varken, sözcükler kağıda dökülmez olur. Cümleler sana direnirler ve kalemin artık yazmaz olur. işte o anlarda artık bir daha yazmakta istemezsin konuşmakta...
yazar tıkanması gibi isimlerle de adlandırılan fakat insandan insana değişiklik gösteren illettir.
yazamıyorum lan. sadece sözlükte değil, kağıda iki cümle yazıp sonra da onu okuyamıyorum bile. arkadaşlarıma, aileme mesaj atamıyorum, ne deneme, ne makale, ne olay hikayesi ne durum hikayesi, hiçbir şey yazamıyorum lan. olmuyor yani. dördüncü kelimeden sonra tıkanma geliyor, ifade edemiyorum kendimi.
özgüvenin yetersizliğinin yazma yeteneğinin önüne geçmesi durumuna dönüştü galiba bende.
misal bu entryi nasıl buraya kadar getirdim onu dahi bilmiyorum.
agrafi, daha Türkçe ifadesiyle yazma yitimi... bir çeşit ruhsal problemdir. hiçbir zaman hiçbir şey yazamamış olanlarla sonradan yazamayacak durumda olanları karıştırmamalıdır. çözümünü, bir süre kalem ve kâğıttan uzak durmakta aramak gerekebilir.
kendimizi gerçekleştirmek için değil de, kendimizi ve bilhassa içimizdeki "ben" i gerçeklemek için hala yazmaya gücümüz yeterken yazmalıyız... yoksa hissedebilecek bir şey kalmayacak geriye...