Yazın sıcağı ve bunaltıcılığı yüzünden bir hayli üzülen bulutlar, sonunda dayanamaz ve ağlamaya başlarlar. Bu yüzden gözlerinden akan her damla yaş yaz yağmuru olarak adlandırlır. Uzun bir bunaltıcı dönem ardından refaha kavuşmak gibidir. En güzel yağmur çeşididir.
1993'te TRT2 de izlediğim Tomris Giritlioğlu filmi. Ahmet Hamdi Tanpınar'ın bir hikayesidir.Film daha çocuk olmama rağmen izlediğim gece ve sonraki bir kaç gün aklımdan çıkmamıştır.Yağmurun yağışı, kadının kapıda duruşu, adamın şaşkınlığı, anlamayışı, teslim oluşu, aşık oluşu ya da belki hayranlığı ve elbiseler,dönerken,şarkı söylerken,ıslanırken,dokunulurken elbiseler...Kadının dinginliği, coşkusu, çocuk gülüşleri, dişi dökülüşleri... ve dudağındaki şarkı:
"ben sarıyı pek çok severim
hep sarıdır elbiselerim
sonbaharı cicim
pek sevdiğim için
hep sarıdır elbiselerim"
çocuk aklımla aklıma konmuş, mutsuzluk şarkım, mutluluk oyunum...
nurettin rençber şarkısı. *
yaz yağmuru kadar kısa bir zamanda
pervasız bir aşkla sevdik birbirimizi
ıssız sokaklarda yorgun caddelerde
hep gizledik ışıldayan yüzlerimizi
yolumuz ayrılsa bile
izimiz kaybolsa bile
can bedenden çıksa bile
artık seni unutamam.
tenim akıbette bir gün düşer toprağa
bu aşk emanettir gülüm bilesin sana
doldur da içeyim zehri ben kana kana
yaralarım şifa bulsun senin elinden
yolumuz ayrılsa bile
izimiz kaybolsa bile
can bedenden çıksa bile
artık seni unutamam.
yolumuz ayrılsa bile
yaz yağmuru dinse bile
can bedenden çıksa bile
artık seni unutamam.