1993'te TRT2 de izlediğim Tomris Giritlioğlu filmi. Ahmet Hamdi Tanpınar'ın bir hikayesidir.Film daha çocuk olmama rağmen izlediğim gece ve sonraki bir kaç gün aklımdan çıkmamıştır.Yağmurun yağışı, kadının kapıda duruşu, adamın şaşkınlığı, anlamayışı, teslim oluşu, aşık oluşu ya da belki hayranlığı ve elbiseler,dönerken,şarkı söylerken,ıslanırken,dokunulurken elbiseler...Kadının dinginliği, coşkusu, çocuk gülüşleri, dişi dökülüşleri... ve dudağındaki şarkı:
"ben sarıyı pek çok severim
hep sarıdır elbiselerim
sonbaharı cicim
pek sevdiğim için
hep sarıdır elbiselerim"
çocuk aklımla aklıma konmuş, mutsuzluk şarkım, mutluluk oyunum...
nurettin rençber şarkısı. *
yaz yağmuru kadar kısa bir zamanda
pervasız bir aşkla sevdik birbirimizi
ıssız sokaklarda yorgun caddelerde
hep gizledik ışıldayan yüzlerimizi
yolumuz ayrılsa bile
izimiz kaybolsa bile
can bedenden çıksa bile
artık seni unutamam.
tenim akıbette bir gün düşer toprağa
bu aşk emanettir gülüm bilesin sana
doldur da içeyim zehri ben kana kana
yaralarım şifa bulsun senin elinden
yolumuz ayrılsa bile
izimiz kaybolsa bile
can bedenden çıksa bile
artık seni unutamam.
yolumuz ayrılsa bile
yaz yağmuru dinse bile
can bedenden çıksa bile
artık seni unutamam.
biraz önce başlayan ve bir anda çok yoğun şekilde yağıp yine bir anda biten yağmur. seviyorum yağmuru sözlük, bir daha yağdığında kendimi dışarı atacağım. *
serdar ortaç'ın ömrü billah vasatın üstünde yapabildiği 2-3 şarkıyı(yaz yağmuru, sana uzandım, geceler uzun) bünyesinde bulunduran 1996 çıkışlı albümüdür. şarkı olanının klibinde ise sortaç yağmur altında sivrisinek vücudunu sergileyerek bayan hayranlarının yüreğini hoplatmıştır.
vücut direnci zayıf olan kişilerin, sonunda hasta olma riskinin % 80 olduğunu bilip de, buna rağmen %20lik payı değerlendirip, caddelerde şemsiyesiz dolaşma zevkidir.
ahmet hamdi tanpınar'ın, türk hikayeciliğinin doruklarından biri kabul edilecek uzun hikayesidir. türk edebiyatında kendine has bir karakteri olan, yazarın piyonu olmayan; gerçekliği, anlamı erkeğin varlığına yapışık olmayan üstüne bir de hikayedeki her unsuru kendi varlığına doğru çeken bir kadın karakter'in nasıl varolabildiğini görmek, onun varoluşuna tanıklık etmek isteyenlerin okuması gereken hikayedir.
ayten alpman'ın bir yerden alıp bambaşka bir yere taşıdığı şarkı. serdar ortaç'ın olsun isterse şarkı, isterse ceylan'ın. neymiş efendim şarkıyı şarkı yapan asıl şey düzenleme ve yorummuş. e bunu üstüne de vasatın biraz üzerindeki söz ve beste de eklenince -adamı hepten yok saynayalım- işte sana bir mucizevi şarkı çıkıyor. dinleme de neler kaçır onu bile bile okur.
sonrasında güneş olan yağmur.
hangisi daha gerçek merak ediyorum, yaz yağmuru mu kış güneşi mi? hiçbir zaman ölmeyen şarkılar gibi neden sonsuz olamıyorlar? çok seneler geçecek.