kısaca büt. denilen nimetten mahrum, yurdum mazlum öğrencisinin yediği hurmaların tırmalama zamanının geldiğini haber veren tatil düşmanı okula kalmaktır.
dünyanın en nefret edilesi durumlarından biridir. zaten ergenlik triplerinden yeni kurtulduğun bir zaman içerisindedir o süreç. sevgili hocalar ne anlasın bir öğrencinin her şeyinin yaz mevsimi olduğunu. kendileri yaz boyunca sadece bir ay tatil yapabildikleri için kıskançlık krizlerine engel olamaz ve - evladım bu yaz arabamı değiştireceğim seni yaz okuluna bırakıyorum der. yuh be arkadaş. yok yani iyi ki bana öylesi denk gelmedi.
nitekim gidersin o yaz okuluna, sıcaktan öle öle. yeni insanlar ile ortak noktan o dersten kalmış olmanızdır. canla başla mücadele edilir. yahu o kadar heba ediyoruz tatilimizi, kalmayalım yine diyerek öğrenim süresi boyunca sıkmadığımız kadar çok sıkarız bir taraflarımızı.
neyse ki kurtulduk, mazide kaldı. aman bir daha bana bulaşmasın diyorum ama, bazen özlüyorum. ne olurse olsun, yaz okulu, kış okulu, ilkbahar öğrenimi neyse işte, değerini bilin. özlüyorsunuz sonra, demedi demeyin. yaşlandık, evet.
hocam sırf arabanızı yenilemek için size el altından para ödüyorum artık kıyağınızı geçersiniz demektir.
zaten dikkat edilirse zor derslerin çoğu yazın geçilir.
dört senedir kesintisiz olarak katıldığım işkencedir.esasında dört senedir paraları basıp bir sonraki sene yine basacak olmamın sebebi ilk 2 yaz okulunda hiç bir dersin finaline girmememdir ki bu aptallık sanırım şahsıma münhasırdır sanırım