dolu dolu 4 saatimi geçirdiğim zirvedir.
öncelikle organizatorlere ve katılanlara selam eder, mutluluklar dilerim.
yok lan bu olmadı...
neyse efendim, saat 18.50 civarı zirvenin gerçekleşeceği mekana ayak bastım ve hemen kapıda duran kasadaki arkadaş tarafından gelen "zirve yukarıda arkadaşım" sesiyle irkildim. dakika bir gol bir diyecektim de daha önceden mekana gitmeden önce direğin dibine yatmış köpeğe basarak ilk golumu yemiştim zaten. *
neyse basamakları ağır ağır çıktım ve sağa döndüm, daha önceden bir zirveye katıldığım ve mekanı bildiğim için zirve için ayrılabilecek yeri biliyordum zaten.
uygun olan alana baktım, sonra tekrar baktım...
tanıdığım kimse yoktu 7-8 ay önceki zirveden, usulca yanaştım masaya ve zirve burada mı diye sordum. neyse olumlu cevabı alınca gittim bir kenara oturdum. benden önce gelen sözlük yazarlarıyla tanıştık ve akabinde sırayla diğer arkadaşlarımız mekana teşrif ettiler.
herkes toplanınca tanışma faslı, masaların düzenini değiştirme, benim yer seçme olayım ve sipariş safhalarından sonra herkes birbirleriyle muhabbete başladı.
sonuçta muhabbetin dolu dolu geçtiği, tüm yazarların birbirini tanıdığı güzel bir zirve oldu. ne güzel insanlarla beraber entrylerimizi paylaştığıma bir kez daha şahit oldum.
diğer zirvelerde görüşmek üzere, gelen herkesle tanıştığıma memnun oldum...
peşin edit: yarın sabah editlenebilir, hala zirve yapıyorum da kendi başıma... *
neden bu başlıkla başladığımı yazının sonunda anlayacağınız bir zirve oldu.
bölüm 1(mekanı ayarlamanın zorlukları)
bir çok mekan ayarlanma problemleri geçiren ben, saat 2 gibi zirve mekanını dışarı taraftan içeri tarafa aldırdım. yanlız orada yazan bir ibare dikkatimi çekti. benden önce gelen peçeteye reçete yazan doktor 8 kişinin geleceğini ve bu 8 kişinin de 3 veya 4 bira içeceğini söylemiş. öncelikle bir duraksadım. "ulan nooluoz" dedim. meğersem doktor bizleri düşünmüş, alkol alıp da günaha girmeyelim istemiş. hemen durumu düzelttim ve 20-25 kişilik bir masa ayarlattım. onu da adam gibi ayarlamadıkları için bir sürü masa düzeltme çalışmalarımız oldu.
bölüm 2 (zirveciler nasıl buluştu?)
zirve saatinden yarım saat önce nevi şahsına munhasırçağdaş'a olan yemek borcunu öderken beni de aradı "gel coco loco dayız... " atladım gittim. sonra da zirve için ben nevi, çağdaş ve nostradomuz kalktık mekana gittik. ve hemen masaları ayarlamakla uğraştık. neyse pek adama benzemese de güzel bir şekil belledik ve zirve başladı. atnick'i ve deatly olağan üstü bir performansla en köşede ufak muhabbetler gerçekleştirdiler. tepesersemi, ynglan ve ynglan'ın arkadaşı diğer bir köşede türk ekonomisi ve koca dertleri isimli sempozyumda bir araya geldiler. jordan rudess kim ya ilk başlarda pek alışamadı sonradan heyecanını yendi. shunketsu, sadirvan mehmet cadiroglu, ben, bu nick tam yirmi bir harf ve dimarzio seri saçmalama üzerine mükemmel muhabbetlere giriştik. evet bunların hepsi tam bir seri saçmalamaydı. geç gelenler ise 2 zirve koordinatörü ve 2 gelemeyip de son anda bir yolunu bulup gelen yazar olarak; darksideofthepink, peceteye recete yazan doktor, sankigibibiraz ve algulumvergulum... keşhberfo ve bu nick tam yirmi bir harf benzerlikleriyle dikkat çektiler hani... hatta ben keshberfo gelince "adamım geldi benim yaa" falan diye atladım ama arkadaşlar "sus ne diyorsun adam yeni geldi" falan die beni uyardılar.
ayrıca shunketsu ve yaralımasalcocukları bir önceki zirvelerdeki tiplerinden çok daha değişik bir imajla katıldılar zirveye.
bölüm 3(geyik muhabbetler)
bu tür muhabbetlerin elbetteki ayıp olanlarını arka tayfa, saçma olanlarını yani seri saçmalamayı bu nick tam yirmi bir harf ve tayfası, kalitelilerini ise tepesersemi ve tayfası yaptı. tepesersemi'ne bir kaç espirili şey söyledikten sonra her söylediğim şeyde kendisiyle dalga geçtiğim ön yargısını zor kırabildim. arka tayfada çoğu yazarın bacağına at nicki deymesi ciddi problemler yaşattı. ortalarda ise süper insan bu nick tam yirmi bir harf oraları şenlendirdi. ama asıl süprizleri darksideoftheping ve algulumvergulum gelerek yaptılar. çünkü herbirinin gurubu geldiğinde sankigibibiraz için sinan çetinin kapı falan açılan programı vardı ya işte öyle oluyordu. her birinde uzun zamandır karşılaşmadığı arkadaşlarıyla karşılaşıp mutlu oldu. dolaylı zarf tümleci de tepesersemi ile girdiği diyaloglarda hoş vakitler kahkahalı dakikalar geçirmedi değildir.
bölüm 4(zirve de bitiyor anasını satıyım)
yavaş yavaş dökülmeler başlamıştı. en son kala kala biz balçova ve narlıdere tayfası kalmıştı.bir de sankigibibiraz'ın süper arkadaşları. onlar kaliteli okuyucularımızdanmış ama benden haberleri olmaması derinden yaraladı beni. yanlız muhabbetleri de bir okadar mükemmeldi. birbirine yakışan iki çift kılığında karşımıza çıkan iyilik melekleri gibilerdi. çok sevdik biz sizi dedik ve her zirveye bekleriz falan çektik. ama benim kolayca anlaşılıbilir, gayet türkçe bir nick olan markasız nickimi her seferinde tapusuz diye telaffuz eden arkadaşımız. 1stanbul yani biraz sorun yarattı tabi. ayrıca bu 1stanbul sıla dizisi ile ilgili kötü espirisinde bizleri salayır falan diyerek yerlere yatırdı. saatte 1 gibi birşeydi. biz narlıdere tayfası taksiye binecektik. ve nevi şahsına munasır'ın kuzenlerinin yanına gittik. *
çok güzeldi gelen herkese bizi onurlandırdığı için teşekkür ediyorum. hep beraber nice mutlu zirvelere. *
zirve bitti ama olaylar bitmedi. ben, keshberfo, yaralımasalçocukları ve nevi sahsına munasır nevinin kuzenleri isimli doğum günü partisine katıldık. aslında fena olmadı ama tabi ben karakter olarak kuzenlerin toplandığı bir muhabbete gitme taraftarı olamadım. böyle de diyince nevi azımın orta yerine bal sürdü. pasta falan yedim. hatta 3 dilim falan yiyerek kendimi aştım. zirve sonunda da böyle bir muhabbete giriş oldu.
sonra doğum günü bitti ve biz taksi aramasına başladık. istediğimiz mekana 20 milyona bir taksici bulduk. adam çok delikanlıydı. belki nesilleri tükendi diye düşünebilirsiniz ama kendisi bildiğin müzisyen. ayrıca kasap havası falan da çalmıyor. 60'lardan birkaç şarkı dinletti bana. öğütler verdi sağ olsun. sakın milli değerleri kaybetmeyin falan dedi. batı sentezi yapın batıcılık yapmayın dedi. bunların hepsini bir bütünlemede toplayacak olursak zirve gibi zirve sonu da gerçekten eğlenceliydi. amcamız bir metal gurubunda bateristlik yapıyormuş zamanında.
josef k isimli mod arkadaşımızın da zirvenin kapısından kafayı uzatıp sonra da bir meraba demeden gittiği zirvedir. olayın aslıysa yani magazinden uzak tarafı, çok acil bir işi için mekanın önünden geçen ulu mod josef k içeride fazla muhabbete dalarım çekincesiyle ulan nasıl oluyomuş diye bakıp gitmesiymiş. benim kafama hala gelip meraba dememesi fazla yatmasa da seneye yazın çeşme'de bir zirve düzenleme sözü vererek bu durumdan kendini kurtarmıştır.
öncelikle katkılarından dolayı markasiz başta olmak üzere takım arkadaşları peceteye recete yazan doktor ve sankigibibiraz a , hoş sohbetine nail olduğumuz tüm katılımcılara, masaları 5 kere değiştirsek de sesini çıkarmayan ve benim gibi bir bünyenin mısır ve bira ihtiyacını giderebilmiş mekan garsonlarına, mekanın dekorasyonunu yapan fehmi amcaya, zirveye sebeb olduğu için biten yaz mevsimine, birayı icat edene... teşekkürleri bir borç biliriz efenim...
her şey bir yana kesinlikle nevi şahsına münhasır bir zirve olmuştur. hemen hemen herkes muhabbet etmiştir yani zirve amacından sapmamıştır. yazarların hoş sohbeti ve güler yüzleri gecemizi ve bu manidar bünyeyi ihya etmiştir. birçok sır açığa çıkmış, birçok entrynin alt yapısı oluşmuş ve yazarlar deşifrasyonda son noktaya varmışlardır. lakin anlayamadığım yediğim mısır neden herkesin gözüne batmıştır? 8-9 tabak patlamış mısırın lafı yapılmış, tabaklar benden kaçırılmaya çalışmış ama güler yüz ve 2 tatlı sözle kandırılan garsonlar sayesinde stoklarım sağlama alınmıştır. gudubetlik midir bilinmez aynı gece oynanan 2 maçta da hüsrana uğranılmıştır. fakat biz ulu yazarları mekanda alt katta oturan şuursuzların gol nidaları ile zirve sonuna kadar 3-2 malta' yı yenmiş bir türkiyeden konuşmuşuzdur. ee be güzel kardeşim madem 2-2 bitti neden 3 kere goooolll diye bağırırsın??? neyse efenim zirveye dönmek gerekirse isim isim yazmaya gerek yok, bulunan hattaa kapıdan bakıp, selam! deme gereği bile duymayan herkes zirveye anlam katmıştır.
entryimi klasikleşen bir zirve diyaloğu ile noktalıyorum.
- merhaba ben nevi şahsına münhasır
+ nasıl yani? aaaa o sen misin?
- hmm olmadı mı?
hoş vakit geçirilen, hoş insanların olduğu, hoş bir zirveydi. çoğu yazarın iyiki de gitmişim dediği güzide bir ortamdı yaratılan. modere edenlere veyahut katkısı olanlara bol teşekkürler. muhabbet imkanı bulduğum yazarlara da teşekkürü borç bilirim. mekana girdiğimde bu zirve benim edasıyla masanın baş ucunda oturan markasız da hem muhabbeti için hem de bu zirveyi yarattığı için sağolsun varolsundur.
uzatmadan; acayip keyifli bir zirve oldu. alkolle açılan çeneler kapanmak bilmedi ki tüm yazarlar gayet sıcakkanlıydı. her zirve böyle olsun, katılmayan deatly'i...
1453 nolu caddeye adım attığım anda başlamıştı sorular kafamda, ya muhabbet edecek kimse olmazsa, ya kötü bir gün geçirip sözlükten nefret edersem şeklinde yükselen iç seslerimi sardunya's kapısında duran üç güzide çalışanın sözlükçüler yukarda kardeş demesiyle irkildim. tipimden mi belli oluyo sözlük yazarı olduğum diye sordum aldığım cevap dumur üstüne dumur oldu bende, "yok kardeş sizden başka gelen olmadı daha" dediler. neyse ağar ağar çıktım merdivenleri sağa döndüm ve büyük bir masa etrafında oturan yirmi kadar yazarı gördüm, masanın üstünde yarı dolu yarı boş bardaklar gözüme çarptı bir anda ve sate baktım yarım sat geç kalmıştım zirveye. tam bu dumur silsilesi devam ederken markasiz'ın "ooo adamım geldi" demesiyle irkildim. dedim kesin birine benzetti bu adam beni. hakikatten de öyle olmuş. bu nick tam yirmi bir harf'e benzetmiş beni. neyse cebren ve hile ile kendime masada bir yer bulabildim. zaten kaynaşmış ve muhabbet halinde olan kitleyi izlemeye bir yandan da garson aramaya başladım. ardından yazarlar benim varlığımı fark ettiler ve kaza eseri benle muhabbet etmeye başladılar. eminim çoğu pişman oldu çükü konuşmaya başlayınca susmayı pek beceremem. muhabbetin en koyu anlarında yirmibir geldi ortama ve harbiden bana benzediğini fark ettim. benim gençlik halim gibiydi. en az da benim kadar yakışıklı. neyse zirve doktor nerde kaldı, doktor gelmeyecek mi acaba sorularıyla haraket kazanmıştı. ardından doktor aramıza katıldı. bende hayal kırıklığı yarattı ama ne yapalım adam genç çıktı. ardından zirveye katılan başka yazar arkadaşlar da oldu ancak ben o sırada zirveye ulaşmak üzereydim *. gecenin ilerleyen saatlerinde otobüs, otostop ya da taksi seçeneklerini değerlendirmeye başladık, asıl amaç bir şekilde otobüse binmekti ancak nevi şahsına münhasır bu düşüncemizi sabote edip bizleri çikolatalı pasta ile kandırmıştır. kuzeninin yirmi birinci doğum gününe damdan düşer gibi katıldık. nevi'nin kardeşinden posta yedim direk ve hiç çekinmeden " akıllı ol" şeklinde uyarıldım. silkindimve kendime gelmeye çalıştım. gençlerleolmak iyi gelmişti. tam zirve bitti eve dönüyoruz derken zirvenin de zirvesi bir taksi şoförü ile karşılaştık. bizi narlıdereye yirmi ytl ye götürmeyi kabul etti. zaten şoför ile ilgilidetayları markasiz yazmış.
neyse izmirde fazla arkadaşı olmayan benim için son derece güzel bir zirve oldu. katılan, bana el hareketi yapan, küfür eden, sigara kaybeden, bulunca sevinen, mizah dergisi okuyan, bira içen, kola içen, soda içen, su içen, sigara içen, sigara içmeyen, üşüyen, sıcaktan patlayan, mısırın dibine vuran, mısırla kafayı bulan, seri saçmalayan, seri nick soran, abi seni nerden tanıyorum diyen, bu adamlar çok benziyo diyen demeyen, herkeze teşekkür ederim. sizleri tanımak çok güzeldi. askere gitmeden önce bir kez daha görüşmek bir zirvede daha buluşmak üzrere.
yanıma tek tek oturan herkesin bira bardaklarını düşmemeleri için masa kenarından ileriye ittirdiğim zirvedir. bunca ısrarla çağırılmamın sebebi anlaşılmıştır. *
