yenisini almaya korkan ama içinde hep bir umut olan adamdır.
sen değil miydin; iki hafta önce ekşi, sulu eriği tuza batırıp kütür kütür yiyen?
sen değil miydin; kirazın çöplerini ''kaynatıp suyunu için, kilo vermenize yardımcı olun'' diyen ahmet marankilere, ender saraçlara kafa tutarcasına kulağına küpe gibi asan?
hakettin sen bunu, yaz boyunca aldığı tüm karpuzlar kelek çıkan adam; hakettin aslanım. sen ki; o ekşi, sulu eriği, kelek çıkma ihtimali olan karpuzlara tercih ettin. ne oldu peki? hepsi kelek çıktı. o eriğin zamanı geçti. o eriği hiç bırakmayacaktın koçum, hiç bırakmayacaktın.
oysaki ekmekleri ince ince dilimleyip, beyaz peyniri en güzelinden seçen sen değil miydin; sırf bir akşam peynir, ekmek, karpuz sefası yapmak için?
ama üzülme be haceli. bu sene olmadı, seneye olur. seneye sen de ağzına layık karpuzlar bulusun belki.
şimdi onu bunu bırak da, dışarda ''bozaa!'' diye bağıran adama kulak ver. tarçınını da hazır et. belki de aradığın o'dur.
''o'' hiçbir zaman geri gelmeyecek ama; belki bir avuç leblebiyle yanına gelen bulunur.
ismi keleğe çıkan adamdır. biliyorum, yakından tanıyorum bir tanesini zira kendisi babam olur. adamın aldığı kavunlar bile kelek arkadaş sadece karpuz olsa iyi. yeteneksiz bu konuda. en kötüsü de kabul etmiyor aldığı karpuzun kelek olduğunu, yemiyoruz diye kızıyor. yenmiyor ki biz napalım!
bir karpuz bile seçmeyi beceremeyen, hayatında hiçbir şeyde doğru karar vermeyi bilemeyen adamdır. hadi bir aldın kelek çıktı iki aldın kelek çıktı e be hocam ne zorluyorsun siktir et gitsin. alma zorlama.