sen güneşte amele yanığı sahibi olurken başkalarının hamakta sallanıp, bir ayağı suda, bir elinde buzlu içeceği şangırta şangırdata güneşlediğini bilmek.
bu gerçekle patron emri altında çalışabilmek. at gibi karılar*süt gibi, yumurta gibi çocukları kolarına takıp, o bar senin, bu bar benim fink atarken, senin tek yaptığın işten eve dönüp, yorgunluktan zap yapamıcak kıvamda sızmak olduğu gerçeği.
ola ki denize girerseniz girdiğiniz denizinde dibinde kayalık varsa ve parmağınızı keserseniz ve yeniden girdiğinizde denize epey acı çekmiş olursunuz.
tatilde deniz kıyılarına gidememek* dışında, gidip te denize balıklama dalınca ağza, burna, yetmedi kulaklara bol tuzlu deniz suyunun kaçmasıdır. özellikle burna kaçanı sinsice genize doğru ilerlemekteyken yazın en acı olayını yaşarsın. yüksek sesle denizin ortasında böğürürsün*.
(bkz: ben değil bir başkası)
millet deniz kum güneş üçgeninde ipini koparırcasına eğlenirken sen evinin penceresinden sokağı süzebilmek için bile vakit bulamıyorsan içindeki acı paha biçilemezdir.
çeşitli sebepler yüzünden vücudu rahatça sergileyememek.(hastalık vs)
barda kıza birkaç alkol ısmarladıktan sonra kızın saatine bakıp sevgilim bekliyor gitmeliyim iyi günler demesi.
denizin içinden çıkarken şortun/mayonun kazara kıçtan düşmesi.
kokan ayaklar.
deodorantın tamda bittiği gün eve kız atmak.*
baş ağrıması, aşırı terlemek bunlara örnek verilebilir. ama en önemlisi de kız arkadaş edinememek. bütün arkilerinin kız arkadaşı olupta senin olmazsa yüreğinin cız ettiğini duyarsın birden.
disco lar yaz aylarının acı hayratıdır. reddedilirsin ya da kabul görürsün karşı cinsin tarafından, ki ikisi de daha sonra acı verecek bir sonucun habercisidir. düşülen haller acı verir düşene. Her bir şarkının doğum ve cenaze töreni beraber yapılır yaz aylarında. yaz insanı denize girmekten hafızasını balıkla değiştirmiştir çünkü. yaz aylarının sonuna doğru ki yine yaz ayının içindedir bu zamanlar da tatil beldeleri terk edilmeye başlayınca yazın insanların adımlarıyla doldurdukları yerleri terk i diyarı da acı veriri oranın yerlisine çünkü bilirler ki bir daha ki yaza kadar hiç kimse oranın yüzüne bakmayacaktır.