elinde kırbacı, deri pantolonuyla ben affleck fotoğraflarına bakıp iç geçiren insan. aynı zamanda jessica biel hastası, çok fena da hilary duff aşığıdır. meyra'ya da ölür bu. doyumsuz pezevenk işte nolacak. biseksüeldir bi' değildir. 100 dolar etmez.
bir insan kendini hiçe sayarak nasıl sever sorusunun cevabı. kendi salaklığı oysa ki. ağzına, burnuna dümdüz girişmiş hayat. onun zerre umrunda değil. kendi vurduklarını sayıyor tane tane.
mukemmel olusumun sinir cizgisini ifade eden bir karakterdir kendisi. kelimelere dokmek ne kadar da zor olsa yavas yavas tanidikca daha cok ve daha farkli seyler yazasi geliyor insanin kendisi icin. her dakika sanki cok daha farkli ve guzel bir ozelligini goruyorsunuz. oyle ki iyi olmadigi bir konuya rastlayamadim gerek msn sohbetlerinde gerekse kahve icerken ya da alkol alirken sevgili yazar arkadasimin. her zaman cizgisini ve kendisini bilen ona gore hareket eden bir kisiliktir. listeleyabilecegim her alanda bir numara olmayi basarabilen bir sahis. kizlar, yazi yazmak, gezmek tozmak, bir konu yer ya da kisi hakkindaki bilgisi... konusunca bos konusmayan nadir insanlardan. elimizdeki yegane degerlerden. bilmedigi bir sey hakkinda konusmaz konustugunda ise aslinda cok sey bildigini anlarsiniz. tip olarak da goruldugu uzere gayet yakisikli bir erkek kisi olan bu yazarimiz yolda rahat yuruyememekten de sikayetci aslinda kendisi rahat ama yanindaki rahat olamiyor.. insanin aklina bu kadar da iyi yapilanmis biri olunur mu sorusunu getirmiyor degil hani. siki bir dost siki bir sohbet arkadasi siki bir insan... daha ne denir ki... kalabalik bir entry yazip da insanlari daha fazla korkutmamak lazim zaten... son olarak anlatilani okumak degil tanimak lazim der lkb ve burada son verir.
biz internetten dona dona maç izlemeye gayret ederken lynyrd ve bana burjuva tavırlar sergileyip * sıcak sohbetimizi bölen, kopmlekslere sevk eden, güç bela izlediğimiz maçı bize zehir eden cümleleri sarfedip ortadan kaybolmuş yazardır.
babası konusunda fikirleri sağlam olmayanların sataşmaya bayıldığı. ben kimsenin babası değilim. babanı bul öyle gel. bunlar benim sözlerim değil kendi sözleri. entry refere ettirmeyin akşam akşam bana. kusmuğunu yalatırım adama sonra.
fikirlerimiz götgöte zıt olsa bile, kendisini eleştirdiğim entryde ki yaptığım imla hatasında beni uyarmış yazar. tadında tartışılabilecek birine benziyor. ayrıca fenerliymiş.*
hakkında kötü konuşulmasından değil, gerçekten kötü olmaktan kork. yavuzum yaşam standartları, md. 1.
geçtiği yolları bilmeden suçlanan çamur atılan, anlaşılmayan. ne dini ne atatürk'ü ne kapitalizmi ne de sosyalizmi içine sindirememiş sadece okumuş ve beğenmiş bunun ötesine geçirememiş insanlardan olmak istememiş hiçbir zaman. avcuna dolan sıcak kan, gözlerinden damlayan tuzlu damlalarla bir olmuş. sadece fikir takip etmekle fikir üretmek arasındaki ince çizgiyi fark etmiş. kalp kırmak zorunda bırakılmış kimi zaman. sen anayasa hukukunu arapça sanmışsın tersten okumuşsun diyenlerce aşağılanmış, hor görülmüş. tehdit edenlerin yanında olmamıştır hiç. üzerine oturduğu organı beyin yerine ikame etmişlerce sevilmemiştir. elbette insanlar sevilir, sever ama sevmeme hakkı da vardır. provakasyon yapıp bunun adına devrimcilik diyen, yaratıcı olduğunu sanan ama sadece saçmalayan adamları adam sayıp konuştuğuna da pişman olmamıştır hiçbir zaman. bir insan yanlış düşünüyorsun dediğinde; -siktir git! hadi eksi ver sen ne anlarsın dememiştir asla. esprilerini çalanları uyardığında sen kendini cem yılmaz mı sanıyorsun diyerek üste çıkma denemelirini acı bir gülümsemeyle seyretmişti. sözlüğü neden ciddiye aldığını soranlar çıkmıştı. burası sadece çoluk çocuğun kumdan kaleler yapması için kurulmuş bir platform muydu yoksa? ciddi olmazsak ne anlamı vardı ki binlerce yazar almanın bu sözlüğe? sadece geyik yapmak için mi toplanır bunca insan buraya?
solcu değildir, sağcı değildir, kapitalizmi sevmez, klavye sosyalizmine karşıdır. sadece kendisidir. devrimclikten anlayışları kahrolsun abd'den ileri gidemeyenleri hiç sevemedi. karl marx, friedrich engels... bunları da okudu. adam smith, john locke, john a. hobson... bunları da... globalizmi, marksizmi de sindirdi. emperyalizmi, kapitalizmi, faşizmi de. eşcinsel arkadaşları da oldu. acılar da çekti yüreğinin yangınında. karşıt fikirlere dair hiçbir şey bilmezken çok şey biliyormuş gibi yapanlara kızdı hep. her müziği de dinledi ve düşündü üzerine. kötüydü kimisine göre. kimisine göre ise tartışmaya bile değmezdi. kimine göre tarikatçi, kimine göre laf sokmak için kendini paralayandı. fakat yaşadıklarını devasa başlıklar açıp dikkat çekme peşinde değildi başkaları gibi. eşitlik diye ağlayıp karşıtının kafasını ezmek için uğraşmadı sahte eşitlikçiler gibi. eşcinselleri sırf karma uğruna heteroseksüellerin üzerine çıkaranları gördü. aynı adamlara eş cinsel dediğinde inanılmaz ithamlara ve hakaretlere maruz kaldı. neden bu kadar kızdın? dedi insanlara birer birer. olmaktan hoşlanmıyormuş aslında onlar o çok övdükleri şeyi. bentley hastası bir adamın bentley sahibi olmaktan hoşlanmaması gibi...
sevemedi sahteleri. sevemedi içinden geleni haykırmak yerine iki oy için ruhunu satanları. işte bu yüzden de sevilmedi çoğu zaman. sevenlerininse yeri her zaman sevilenler olarak bulunacak yüreğinde. sağlıcakla.
9 köyden kovulmuş, 10cuya ramak kalmıştır. onuncu köyden böyle giderse birlikte kovulacağımız aşikardır. zira takip edilmektedir. bana söyleyebileceği en uygun söz beni tanıdılar sen kaç olacaktır. * lafını esirgemez, hakedene hakettiği gibi davranır. doğru söyler.
benim için yazdığı yazıdan sonra dikkatimi çekmiş ve gerçekten çok güzel yazılara sahip olduğunu farkettirmiştir. tuttuğu takımı da, tam olarak kestiremesem de, fenerbahçe'li olmasını umut ettiğim yazar.
sözlük, sarılarının ve lacivertlerinin en bilinçlisi olan yazar. *
nedense tehdit edenlere değil de, herzaman tehdit edilenlere tepki gösteren yazar. işin ilginç yanı klavye delikanlılığı yapan tehditkar yazarlar da herkesin bildiği sabit kişiler. bir de onların nick altında görmek isteriz bu tepkileri.