vakt-i zamanında kendisiyle sohbeti olan bir abimden duyduğum bir hikaye ile beni cok hüzünlendirmiş, türk müzik tarihinin en iyi gitaristlerinden. teknik veya melodik kıstasları da bir kenara koyun, bu kadar ilki tek bir hayata sığdırmış birisi elbette en iyilerden olmayı haketmektedir.
hikaye odur ki..
yavuz çetin bir dönem psikolojik sıkıntılar cekmektedir ve destek almak adına bir hastanenin psikiyatri bölümüne yatar veya yatırılır. kendisine konan tanı "uçma eğilimi - uçma isteği" dir. * bu hastalığın tedavi sürecinde yavuz çetin cok sıkıntılar cekmektedir ve ailesi daha doğrusu babası onu hastaneden cıkartmak ister. doktorların tedavinin yarım kalması sonucu daha kötü sonuclar alınabileceğini söylemelerine rağmen hastaneden cıkartılır ve kısa bir süre sonrada yavuzum uçuverir boğaz köprüsünden..
hikaye budur ki..
not : bu sadece kulağıma çalınmış bir hikayedir. kesinlikle bir araştırmanın, kesin bir bilginin sonucu değildir. tamamıyla doğru veya tamamıyla yanlışlığı kesinlikle söylenemez. bu yüzden adı hikaye zaten.
şarkı sözleri,yüzündeki karizmatik adam çizgileri,müzikteki hoş eda insanı büyüler doğrudur da..
bu adamın özellikle ilk ve son albümünün şarkılarını altalta okuyunca adam hakkında farklı izlenimlere ulaşabilirsiniz.
ama adam başarılıdır kabul etmek lazım..
bizim müziğimiz için fazla olduğunu o da farketmiş o da bir gerçek..
türkiye'nin en iyi gitaristlerinden biridir. albümleri gelecek nesillere dinletilesi bir insandır. ayrıca kişisel problemlerini göz önünde bulundurursak, ikinci albümündeki kaçışsız, kurtuluşsuz çöküş havası ilk albümün ''bittersweet'' melodileri ve sözleriyle karşılaştırıldığında üzüyor insanı.
ölümünün 8.yılı olmuş, öldükten uzun yıllar sonra onu tanımış olsam bile gitarıyla beni uzun süre etkisinden çıkarmamış büyük müzisyen. ayrıca;
(bkz: yaşamak istemem)
(bkz: oyuncak dünya)*
15 ağustos 2001 tarihinde "yaşamak istemedi" artık aralarında. bıraktı gitti bu dünyayı. an itibarı ile ölümünün 8. yıldönümü olsan üstat. her zaman akıllarda kalacaktır.
'birgün gelir herkes kendi yoluna gider
her şey nasıl başladıysa öyle biter' diye sayıklamaktadır mezar taşıyla.
üstat kişiliktir kendisi; sevememiştir dünyayı bir türlü. belki sevdiği kişiler soğutmuştur dünyadan bilemeyiz ama önemli kişiydi ve kendisi bize veda etti. o'nu kaybetmedik çünkü kendisi gitmek istedi; bize de o'nun isteklerine saygı duymak düşer. umarım ölüm denilen şey gerçekten yeniden doğuşturda kendisi bizi cennette bekliyor olur.
türkiye'de blues'u bana sevdiren adam. Carpe Diem demiş atmıştır kendini sonsuzluğun karanlığına.. dinlediğimiz ve çaldığımız her şakında yaşatıyoruz seni, rahat uyu.
ilk tanıdığımda intihar ettiğinden haberim olmadan dinlemeye başladığım ve çok sevdiğim şarkıcı. ama intihar ettiğini öğrendiğimde gözümdeki değeri birden yerle bir oldu. bir de çocuğu varmış ufacık, öksüz bırakmış. o şarkılardan sonra pes edip gitmesini hiç yakıştıramadığım mükemmel şahsıyet.
ama şundan da eminim; intihar etmeseydi belki de bu kadar kazınamazdı ismi bir çok yere. çünkü insanlar böyledir, intihar eden ya da zamansız ölen insanlara yeteri kadar değer veremediklerini düşünüp vicdan azabı çekerler ve ölümlerinden sonra hakettiklerinden bile fazla değer verirler.
(bkz: curt cobain)**