Öncelikle şunu belirteyim bu olay gerçektir. yavuz sultan selim tahta yeni geçtiği sıralarda şii safevi devletinden büyük bi sandık geldi. şii safevide en büyük düşman doğudaki. sandığın içinde mücevherler vardı. yavuz sultan selim çok şaşırdı tabi. sandığı açtıktan bir süre sonra oda çok pis kokmaya başladı. sandığın ortasında bir havlu vardı. havluyu kaldırınca kokunun nerden geldiği belli oldu. sandığın içinde insan pisliği vardı. yavuz sultan çok sinirlendi bu duruma. o da bi sandık yolladı şii safevi devletine. sandığın üstünde mücevherler vardı. sandık açıldıktan bir süre sonra oda çok güzel kokmaya başladı. sandığın altıdan güzel kokulu güller ve lokumlar çıktı. şah ismail (şii safevi devletinin lideri) çok şaşırdı. sandığın altındada Yavuz Sultan Selim'in bir notu vardı notda şöyle yazıodu ''insanlar birbirine yediği şeyleri yollarlar.
sadrazamına "sen sır saklamasını bilir misin?" diye sorup "evet hünkarım" yanıtını alınca "iyi, ben de bilirim" cevabını veren, oğlu süleyman'a "anan gibi saç uzatacağına baban gibi sakal bırak" diyerek laf çarptıran yavuz sultan selim'den beklenecek bir ayar.
adam işi gücü bırakmış, hayatını millete laf sokmaya adamış anlaşılan.
tarihte yanlış bilinen gerçeklerden biridir. zira bu olay bazı belgelerde timur ile yıldırım arasında geçtiğide söylenir. ama öyle böyle ayarı verende alanda türk.
sanki hediyeleri birbirlerine özel jetlerle gönderiyorlar. neredelermiş bu zatlar bu ayarlaşma sırasında? en iyi ihtimalle birkaç günlük mesefedelerdir. o da senin güzel hatrın için. e o bok kurumaz mı? yemekler bayatlamaz mı? nasıl oluyor bu işler. samimi soruyorum.
