ailece görüşmüşlüğümüz olan, son derece mütevazi ve bilge kişiliktir. türkçe konusundaki hassasiyeti de gerçekten önemlidir. özellikle ülkücü camia ile ilgili olan görüşleri dikkate alınmalıdır.
Sözde, senden kaçıyorum doludizgin atlarla
Bazan sessiz sedasız ipekten kanatlarla
Ama sen hep bin yıllık bilenmiş inatlarla
Karşıma çıkıyorsun en serin imbatlarla
Adını yazıyorsun bulduğun fırsatlarla
Yüreğimin başına noktalarla, hatlarla
Başbaşa kalıyorum sonunda heyhatlarla
Sözde, senden kaçıyorum doludizgin atlarla.
Ne olur bir gün beni kapında olsun dinle
Öldür bendeki beni sonra dirilt kendinle
Çarpsan karasevdayı en azından yüzbinle
Nasıl bağlandığımı anlarsın kemendinle
Kaç defa çıkıp gittim buralardan yeminle
Ama her defasında geri döndüm seninle
Hangi düğüm çözülür, nazla, sitemle, kinle
Ne olur bir gün beni, kapında olsun dinle.
Şaşırdım kaldım işte, bilmem ki n'emsin?
Bazan kızkardeşimsin, bazan öpöz annemsin
Sultanımsın susunca, konuşunca kölemsin
Eksilmeyen çilemsin
Orada ufuk çizgim, burda yanım yöremsin
Beni ruh gibi saran sonsuzluk dairemsin
Çaresizim çaremsin.
Şaşırdım kaldım işte bilmem ki n'emsin?
güzel konuşan * ancak kendisini dinlemekten zevk almadığım şair. kendisini dinledikten sonra okunan şiirleri artık eski tadını vermez. şair özellikle yaşlıysa biraz sakin ve mütevazı olmalı diye düşünüyorum. atar yapmak yakışmadı.
kuşkusuz iyi şairdir. ancak kanaatim eksik olan bi tarafı vardır. bu şairlere özgü haylazlıktan, hayalperestlikten dünyayı oyun bahçesi gibi görmelerden, yer yer kalemi kılıç, bazen yarin kaşı görebilecek bilinç düzeylerinden pek nasibini almamış olmasındandır.
şiir tekniğine ve imgelerine lafımız yok ama bu kadar beyefendi şair olur mu abi? olursa böyle olur.
duru ve temiz türkçesiyle abartmadan köpürtmeden eğmeden bükmeden, yazdığı gibi konuşan,konuştuğu gibi yazan sevimli şair. ikimiz de kastamonudan evli olmamız sebebiyle bacanak veya hemşeri sayılırız.
ilk konferansına 1992 yılında henüz bir ortaokul öğrencisi iken gitmişliğimiz sözkonusudur.
edebiyat semamızın sönmeyecek yıldızlarından birisidir.
adam dır.
üniversiteyi bitirip askere gittiği zaman bir edebiyat öğretmeni ile tanışır. kendisi edebiyat mezunu değildir ama günümüzde de görüleceği gibi büyük bir ilgisi vardır o zamanlarda. fırsat buldukça gidip o öğretmenle edebi sohbetler yapmak ister; bir gün gidip ona "kütüphaneniz var mı?" diye sorar. adam gözlerini uzaklara daldırıp, büyük bir gururla; "evet çook kitabım var çoook" der. Yavuz bülent daha da heyecanlanıp, "kaç kitabınız var" der ve adamın verdiği cevap karşısında kısa süreli şok yaşar; "100-200". o zaman yavuz bülent 20'li yaşlarındadır, karşısında konuştuğu adam ise 30'lu yaşlardadır. ve o zamanlar yavuz bülentin yaklaşık 2000 kitabı varmış..
seninle bir yağmur başlıyor iplik iplik,
bir güzellik doğuyor yüreğime şiirden.
martılar konuyor omuzlarıma,
gözlerin istanbul oluyor birden.
akşamlardan, gecelerden, senden uzağım
şiirlerim rüzgardır uzak dağlardan esen
durgun sular gibi azalacağım
bir gün, birdenbire çıkıp gelmesen.
şarkılarla geleceksin, duygulu, ince
yalnız gözlerime bak diyeceksin.
ellerim usulca ellerine değince
kaybolup gideceksin
bir elim seni çizecek bütün pencerelere
bir elim seni silecek.
kalbim: ebemkuşağı; günde bin kere
senin için yeni baştan can kesilecek.
ne güzel seni bulmak bütün yüzlerde
sonra seni kaybetmek hemen her yerde
ne güzel bineceğim vapurları kaçırmak
yapayalnız kalmak iskelelerde.
seninle bir yağmur başlıyor iplik iplik,
bir güzellik doğuyor yüreğime şiirden.
martılar konuyor omuzlarıma,
gözlerin istanbul oluyor birden.
"işte dağlar, taşlar şahidim olsun
yüzüme bakma, konuşma, yazma istemiyorum
dipsiz karanlıklara bağırıp duruyorum
sakın işitme..."
diye bitirir kendini, şiirini.
bir çocuğun, kendi gözyaşı olup akması gibi yanağından. bir uyar şiirinin kalıp tutabilen hali. bakiler'e haksızlık etmek istemem, yalnız bu şiiri* yazmış olsa bile; ömrün, aklın ve kalbin bir yerinde mutlaka yer edinmesine yeter.
Seninle bir yağmur başlıyor iplik iplik,
Bir güzellik doğuyor yüreğime şiirden.
Martılar konuyor omuzlarıma,
Gözlerin istanbul oluyor birden.
Akşamlardan, gecelerden, senden uzağım
Şiirlerim rüzgardır uzak dağlardan esen
Durgun sular gibi azalacağım
Bir gün, birdenbire çıkıp gelmesen.
Şarkılarla geleceksin, duygulu, ince
Yalnız gözlerime bak diyeceksin.
Ellerim usulca ellerine değince
Kaybolup gideceksin
Bir elim seni çizecek bütün pencerelere
Bir elim seni silecek.
Kalbim: Ebemkuşağı; günde bin kere
Senin için yeni baştan can kesilecek.
Ne güzel seni bulmak bütün yüzlerde
Sonra seni kaybetmek hemen her yerde
Ne güzel bineceğim vapurları kaçırmak
Yapayalnız kalmak iskelelerde.
Seninle bir yağmur başlıyor iplik iplik,
Bir güzellik doğuyor yüreğime şiirden.
Martılar konuyor omuzlarıma,
Gözlerin istanbul oluyor birden.
Sivaslı bir şairdir. Ve gezi yazıları çok tutulmuştur. Tabi şiirleride öyledir. Turancı olduğunu tahmin ettiğim ve Osmanlının mirasına sahip çıkılmasının gerekliliğini vurgular hep. Yugoslavya'dan Türkistan'a bizim gözüyle bakar. Tekrardan bizim olması gerektiğini bilinçaltına çok güzel bir şekilde işler. Türkistandakilerin Türkiye Türklerine olan hasretini çok güzel işlemiştir.