yavuz bahadıroğlu

entry109 galeri14
    26.
  1. Kayıtdışı tarihimiz adlı eserinde cuhuriyet tarihi ve istiklal savaşı üzerine yazdıklarında ciddi biçimde bazı gerçekleri çokca yalanla harmanlayarak subjektif bir biçimde yakın tarihe yorum getirdiğini düşündüğüm tarihçi, gelgelelim karşıt görüşü savunan tarihçilerden bazılarıda buna benzer tutumlar takınabiliyor gönül istiyorki herkes mümkün olduğunca objektif olsun ama bu tatlı bir idealden öteye gitmiyor.
    1 ...
  2. 27.
  3. "osmanlı dudaktan öpüşmezdi." vecizesinin sahıbısı bir garip ademoğlu...

    "leblerin goncadır ay gonca" diyorum kendisine. bu haliyle kitap yazmaya cesaret edecek kadar da cahil yazık.
    2 ...
  4. 28.
  5. romanları dışında bir eseri okunmaması gereken zat.

    bilmem kaç baskı yapmış resimli osmanlı tarihi vıcık vıcık bir eserdir. kraldan çok kralcılığa bulaşmış bir kepazelik ürünüdür. tarihçilerin taraf olmalarında esasen bir sorun yok, sorun olan, taraf tutarken ve tarih kitabı yazarken tarih adına düşülen yanlı notlardır. tarihçi olmak için vicdan sahibi olmak gerekir, ideoloji değil.
    1 ...
  6. 29.
  7. hayatımda ilk defa bir kitaba verdiğim paraya pişman olmamı sağlayan yazardır. Ben "tarihçi" sıfatıyla kitabını aldım ama, kitaplarında bir bilgi değil tamamen olayların kendi mantığı ve görüşüne göre yorumlamış. Kendisiyle bir çok defa çeliştiğini fark ettim okurken. En basitinden resmi tarihi, padişahları astığı astık kestiği kestik olarak tanıtıyorlar diye tanıtırken. Sayfanın aşşağısında ise Fatih, iplanti efendiye kızıp elini kestirir. Yazmış sanırım burada ki kızıp eline kestirir kısmı ne anlama geldiği malum.
    Tarih kitabının tamamen yorum olduğundan dolayı bir daha okumam şahsiyeti, verdiğim paraya acıdım resmen, Halil inalcık'ın tüm eserlerini okumadan başka bir tarihçi okunmamalıymış.
    1 ...
  8. 30.
  9. Yavuz Bahadıroğlu değişik mahlaslar kullanan bir yazardır. Dört beş adet mahlası olduğunu bilirim. Yavuz Bahadıroğlu bunlardan biridir sadece mesela günlük gazetede Şeref Baysal ve Veysel Akpınar isimleriyle köşe yazısı yazmıştır. Yakın tarihten okuduğum Yolbaşı adlı eserinde Yola çıkan üç kadın, üç farklı görüş, üç farklı düşünce, üç farklı giyiniş ve uyuşmazlıklar anlatılmaktadır. Biri çarşaflı biri mantolu biri mini etekli üç kadın üzerinden Meşrutiyet annesi, Cumhuriyet annesi, istikbal annesi anlatılır. Uyumsuzluklar ve kötüye gittiğimizi bilinçaltına işler ve doğru da söyler hani. Uzak tarih eseri olan merhaba söğütse okunası bir eserdir. Gündüz Alp beyle oğlu Ertuğrul beyin Göçleri anlatılır. Osmanlının çekirdeğinin nasıl atıldığı anlatılır. Daha birçok eserini zevkle okudum beğenmediğim hiçbir eseri olmadı. Yanlı tarih yazdığını söyleyenlere derim ki yansız tarih yazanı bulabilir misiniz? Ayriyeten gençleri ümidle beslemek varken neden ümidsizlikler anlatılsın anlamıyorum. Yavuz Bahadıroğlu bir eserinde derki yabancı tarihçiler Rodos Şovalyelerini öyle anlatmıştır ki sanki yenmemiz büyük mucizedir der.
    0 ...
  10. 31.
  11. 'kayıtdışı tarihimiz' adlı ne amaca hizmet ettiği belli olmayan kitabında tarih bilimini, mustafa kemal'i itibarsızlaştırmak ve cumhuriyetimizin önderlerinin yapmış olduğu bazı uygulamarı karalamak için kullanan tarihçi. ne kadar büyük bir lider olduğunu anlamak için anektodlarını okuyup ve eğer gören gözleriniz varsa gerçekleştirdiği devrimleri incelmek yeterli olacaktır. ama yazarın-yada nasıl tanımlarsanız- kitabında 75 milyonun özlemle andığı bu lider hakkında tek bir olumlu kelime bulamazsınız.
    0 ...
  12. 32.
  13. yolsuzluk araştırmalarına 1946'dan başlanmalı, bugüne kadar gelinmeli.
    zira en büyük yolsuzluklar 1950'ye kadar yapıldı.
    diyen tarihçi yazar.
    2 ...
  14. 33.
  15. Harem ve biz osmanlıyız kitapları şiddetle önerilir.
    1 ...
  16. 34.
  17. güzel konuşmaları olan bir tarihçi yazar.
    0 ...
  18. 35.
  19. tesadüfen bir konferansına katıldığım ve konuşmalarından çıkardığım büyük bir osmanlı ve hz muhammed aşığı bir köşe yazarı cumhuriyete ince göndermeler yapan ve kendini çok zeki sanan bir zat. kendisine sorulan sorular karşısında karşısındakini aşağılayan ve bu aşağılamaylada kendisini bilge tarihçi sanan garip bir adam.
    4 ...
  20. 36.
  21. iyidir güzeldir ama biraz daha tutucu olsaydı süper olurdu dediğim tarihçidir.
    0 ...
  22. 37.
  23. şuan habertürkte eski kültür bakanına ayarı vermektedir. helal olsundur.
    0 ...
  24. 38.
  25. Sunguroglunu okuyanlar bılır.
    0 ...
  26. 39.
  27. sabırlı adamdır, eski kültür bakanı kahvehane adamları gibi gaziyi savunuyor. sinirlenmemek elde değil.
    0 ...
  28. 40.
  29. 24/11/2014 Tarihli ntv -öteki gündem adlı programda, sanırım eski dsp'li falan eski kültür bakanı sayın zeybek ile yaptıkları tartışmada sabrına hayran kaldığım adam.

    Yok Atatürk düşmanı değilim!
    Sadece ilahlaştırma dan onun da bir insan olduğunu görebiliyorum. Objektif olmak diye bi'şey var ya hani...
    1 ...
  30. 41.
  31. akıcı üslup barındıran, bilgi aktarımı konusunda oldukça başarılı bir tarihçidir.

    bunların yanında görüşü yüzünden çok eleştirilmektedir. oysaki koyu kemalist, solcu veya dışlayıcı biri olsaydı ne güzel olurdu değil mi?
    1 ...
  32. 42.
  33. Tatlı dilli, güleryüzlü, nazik tarihçimiz.

    ilgiyle takip ediyoruz efenim.
    1 ...
  34. 43.
  35. atatürk ve cumhuriyet düşmanı kişi. kendisine göre atatürk ; mevki ve makam peşinde, o yüzden padişahın kızına göz koymuş ama hünkarımızın namuslu kızı istememiş, atatürk ingilizlerle savaşamayız demiş, ingiliz gazetelerine halife olmak istediğini beyan etmiş atatük. bu mu la tarihçi ? ! bu bildiğin *.
    (#27230996)
    (bkz: atatürk isteseydi halife olur muydu)
    0 ...
  36. 44.
  37. Kendisinden genel olarak nefret edenler; gerici ve yobaz ateist/satanist kişilerdir.
    Kitapları genelde (beğenmediğim bir kitabı olmuştur) akkındır. Olaylar insanı içine çeker. Savaşta kılıcı çeker düşman safları arasına girebilirsiniz.
    1 ...
  38. 45.
  39. kayda değer bir yazardır.

    şahsi olarak çok da beğenmem kendisini.
    0 ...
  40. 46.
  41. Bursa'nın Yürek izleri' adlı sohbette konuşan Bahadıroğlu, Osmanlı medeniyetindeki Bursa'yı anlattı ve " Allah'ın izniyle biz de bu sene Ramazan ayında Kadir Gecesi'nde istanbul'da Ayasofya'da namaz kılacağız" dedi.
    1 ...
  42. 47.
  43. hangi romanını okursanız sizi o devre götüren yazar.
    1 ...
  44. 48.
  45. Bıyıkları kadar kibri olan adam...
    Ayrıca sanıldığı gibi tarihçi, üniversite tarih bölümü mezunu filan değil bildiğiniz düz lise mezunudur.
    4 ...
  46. 49.
  47. diğer tüm sözde islamcı tarihçiler gibi asıl mesleği tarihçilik olmayan düzenbaz.
    2 ...
  48. 49.
  49. değerli bir yazar.

    aha. yorumlara bakıyorum da kendinden olmayan herkese düzenbaz demiş bu zavallı muhalifler. fikirleri eleştirmek yerine hakaret etmişler. bu da bunların ne kadar aciz olduğunu gösteriyor.

    alıntı----

    kemalist yalanları.

    Çocukken her şey çok kolaydır. Ders kitaplarını okur, öğretmenin anlattığı Mustafa Kemal’i hayran hayran dinler, sınıfları geçersiniz… Ama bir de sonrası var bunun: Büyüyüp kitaplar devirdikçe, okulda öğretilenlerin gerçekle ilgisinin bulunmadığını fark edersiniz… Tökezlersiniz. Tereddüde düşersiniz. Doğrusunu öğrenmek için başka kitaplara yönelirsiniz. Okudukça öfkelenir, öfkelendikçe okursunuz… Bana işte böyle oldu: Öfkelendim, kızdım, küstüm; ama okumaktan, araştırmaktan hiç vazgeçmedim. Yıllar yılı, “Bizi neden kandırdılar?” sorusuna cevap arayıp durdum. Bir devlet, kendi çocuklarını neden kandırır sahi? Saklamak istediği bir şeyler mi vardır? Devlet neden bir şeyler saklamak ister?

    Beynimi üşüten yalanlar, doğrular tarafından kovulana kadar uğraştım. Sonunda anladım ki, ‘vatandaşı kandırma’ demokratik devletlerde olmaz, ideolojik devletlerde olur ve benim devletimin ‘Kemalizm’ denen bir ideolojisi var (hâlâ)… Yaşanan onca yıla rağmen, tüm partilerin ‘Kemalist’ olmak zorunda kalması, size de garip gelmiyor mu? Seçtiğimiz milletvekillerinin “Atatürk ilkelerine bağlı” kalacaklarına dair yemin etmesi, tuhaf değil mi? O zaman vicdanları istikametinde nasıl karar verecek bu insanlar, nasıl savunacaklar hakkı ve hakikati?

    Geçelim… Ders kitaplarımızda, “Cumhuriyet Meclis tarafından ilan edildi” diye yazar ya, yalandır! Ders kitaplarımız, “Atatürk ittifakla cumhurbaşkanı seçildi” der ya, o dahi yalandır! “O yalan, bu yalan, fili yuttu bir yılan, bu da mı yalan?” diye soracak olursanız, evet, bu dahi yalandır! Maalesef cumhuriyeti yalanlar üzerine inşa ettik! Bir tarafı yalan, diğer tarafı inkâr! Sonra da tuttuk: “Neden doğru insan yetiştiremiyoruz?” diye ağlamaya başladık. Yalan ve inkârla beslenen çocuklar arasından, ‘doğru insan’ nadiren çıkar!

    Gerçekler başka, öğretilenler bambaşka! iki ateş arasında bunaldık! Hepimiz derece derece ‘ideoloji’nin narına yandık! Bugün bunun bedelini ödüyoruz. Yalanlarla, yanlışlardan bunalan ruhumuz, sonunda isyan etti: O isyanın içinden ‘yeniden diriliş’ filizleniyor: “Yeni Türkiye” dedikleri bu olsa gerek! Tabii bu durum Kemalistleri rahatsız edecek… “Yanıldık” deseler, huzur bulacaklar ama bunu da kendilerine yediremiyorlar. Ayrıca doksan senedir sevdiğin biri hakkında ‘yanılmak’ ne demek?

    Eski hayatları ne güzeldi oysa: “Atatürk büyüktü… En büyüktü… Ulu idi… Yüce idi… Gazi idi… Ebedî Şef idi… Yedi düveli yenmişti… Boyu uzundu… Sesi gürdü… Çanakkale Zaferi’ni o kazanmıştı” diyor, itiraz edenleri 5816 sayılı “Atatürk’ü Koruma Kanunu” ile püskürtüp, keyif çatıyorlardı.

    Şimdilerde “Yeni Türkiye” var: “Yeni Türkiye”nin yeni kodları oluşuyor. Tabiatıyla yakın tarih de sorgulanıyor. Artık kimsenin yalanlarla, masallarla, efsaneleştirilmiş olaylar ve hayallerle kaybedecek vakti yok. Herkes belge istiyor. “işte Nutuk ortada!” demek de kimseye yetmiyor. Çünkü Nutuk tarih değil, Atatürk’ün kendi bakış açısıyla oluşturduğu ‘hatıralar’dır. Bir nevi ‘savunma’dır.

    “Hatıralarına neden çocukluğundan itibaren başlamıyor da, 19 Mayıs 1919’dan başlıyor?” sorusu da işin cabası… “19 Mayıs 1919’da Samsun’a çıktım” cümlesiyle başlıyor Nutuk ! Samsun’a çıkması için kim tarafından görevlendirildiğini, bu iş için kendisini kimin seçtiğini, istanbul’dan çıkış izninin kimlerden alındığını, neden kendisinin tercih edildiğini söylemiyor. O güne kadar neler yaşadığını, nasıl bir aileden geldiğini, ailesiyle ilişkisinin neden ‘limoni’ olduğunu, babasından, dedesinden, ninesinden neden hiç söz etmediğini bilmiyoruz. Hatta meşhur ‘karga kovalama’ hikâyesini hariç tutarsak, nasıl bir çocukluk yaşadığını dahi bilmiyoruz.

    Doğum tarihi—sadece ayında değil, yılında—ile ölüm günü ve saatinde bile ihtilaf var. Doğum tarihi konusunda, “Neden 19 Mayıs olmasın” dediğini biliyoruz ama “Neden 19 Mayıs olsun?” sorusunun cevabını bilmiyoruz. Bir ‘önder’in hayatının alaca karanlık kuşağında kalması ilginç! Daha da ilginç olanı, Kemalistlerin bu konularla ilgilenmiyor olmaları… Yahu insan, sevdiği insanın gerçek doğum ve ölüm tarihlerini, tüm ailesini, akrabalarını merak etmez mi? Etmiyorlar…

    Doğum tarihinin bile ihtilaflı olması onlara hiçbir rahatsızlık vermiyor. Hâlâ yalanlarla idare etmeye çalışıyorlar. Ama artık deniz bitti!

    alıntı---
    2 ...
© 2025 uludağ sözlük