2019. yerel seçimlerinden sonra, sen meclis'de -hendek'li- kabileci-at hırsızının peşinde; "- mahammet başkan, mahammet başkan!.." deyu koşarken, babası da beni çalıştığım fırından attırmak için fırın sahibi müptezele baskı yapar idi. Teşrik-i mesai kuralım, "kafkasi - balkani kabilecilerin mel'anetini ve halimizi, nasıl enterne edilmeye maruz kaldığımızı!" arz edelim-istişare edelim dedik, itibar etmedin. (Manokyan'ın yeğeni "tüpçüyü" saymı-yorum bile!.)
O kadar mesaj yazdık cevap vermedin(bugün danışmanın olduğunu söyleyen biri, bizi savsaklayan bir cevap vermış!). Tabi ki teskin olmadık, neyi bekliyorsun? "düğün geçtikten sonra, kınayı yak bilmem nerene!" Deyu bir söz var, ona mı teşnesin, ne? O iş öyle değil, "ayaklar altnda KALIRSIN dedik!" Kulak arkası ettin. "Hâşâ göğnün bilir, Allah kalbindeki marazı artırsın!" Dememizi mi bekliyorsun?
Onlar "Türk Çocuğunun katl'ine" -yalandan da olsa- taziyede bulundu mu ki, sen sıhhat - afiyet diliyorsun? Laga - lugayı bırak ve "ATA iTTIFAKI ADAYI"nı açıktan destekle. Ellegam, Bizim düşmanımız gani, "ha bir eksik - ha bir fazla!" -o firavunla beraber- senide "Karadenize gömeriz(bi izni Teâla)"
Güya iYi Parti de siyaset yapıyordu, çıktığı tüm yayınlarda AKP ye alttan alta göz kırpıp, ittifakın dağılması için her oyunu oynuyordu, M. Akşener kapının önüne koydu, bugün nihayet AKP ve Erdoğan'a desteklerini açıkladı...Siyaset epeliksleri.
Gerekirse parti kuracağız diyor. Bize sormazsın da, eğer sorarsan?; - hiç gereği yok, deriz. Şehidin partisine avdet edersin, olur - biter. Destici de "desteledikleri ile beraber?" Bir kenara çekili-versin, "kutsal inek!" değildir ya, yola yatsın? 2019'da vurduğumuz darbenin devamını, -seninle veya sensiz- on ay sonra hitama erdireceğiz(bi iznillah).
-Dini bütün- Türk Milliyetçiliği davamızı tekâmül ettireceğiz demiş idik, al sana bir imkân daha! Bunu da -zinan gibi- heder edersen; " -Artık sık kafana yavuz, sık kafana!."
Ha bu destici denen, -firavun'un paçavraya çevirdiği- "etkisiz eleman!" 2019 seçimlerinden sonra -şehidin partsine kazandırdığımız- hendek belediye başkanlığı ziyareti önü, -cuma vaazında kabilenin gâvur imamının- sidik vaazı vererek "o'na ve belediye başkanı lavuğa!" Açıktan "taharetsız!" Göndermesi yapmasına sessiz kalmış, zavallı bir bedbahttır! Ve Türkiye'nin başka bir yerinde değil de, sadece hendek de belediye başkanlığı kazandığını sorgulayacak kadar akıl-izan sahibi değildir. Muhatabını tanı diye yazdım. Mel'un kabilecilerle giriştiğimiz mücadelemizde, böyle birçok anektot yaşanmıştır. Muteber sayarsan -tahditsiz- dercedebiliriz.
Laf ile "peynir gemisi" yürumeyeceği gibi, "Türk'ün gemisi" hiç yürümez. Etma Yavuz, etma!?
"Âyînesi iştir kişinin lâfa bakılmaz
Şahsın görünür rütbe-i aklı eserinde
Ben her ne kadar gördüm ise ba'zı mazarrat(zarar-ziyan)
Sâbit-kademim yine de bu re'yin üzerinde!"
- Ziya paşa -
Ağa hiç kıvırma, bu yıkımın müsebbibi en başta sensin! Öyle T.i.Merkezindeki odana -eş Şehid- ismail Enver paşanın büyük boy resmini asmakla olmuyor bu işler. Onun tarz-ı ihtiyarisini, dirayetini - cesaretini takınabildin mi, onu sorarlar adama? "- Senin ne işin var Trablusgarp da? Diye soran Alman meslektaşına, cevabi mektubunda; "- islam milletinin anlına sürülen kara lekeyi kanlarımızla temizlemeye geldik!" demiştir. Sen ne yaptın? - Gittin firavuna yavşadın - yaltaklandın!.
Çatlak zurna gibi öten şerefsiz de, çabası? Ha bu saatten sonra sana "duamız - bedduamız(nasıl anlarsan!), Allah(Azim eş Şan)'ın kalbindeki marazı artırmasıdır!.
"- Ben Musa değilim, lakin peşimde firavunlar?" feryadı ile Şehadete yürüyen yiğitlerin evsatında? Kendi payına bir ibret çıkarabildin mi, ondan haber ver?