hemen fotoğrafçıları töhmet altında bırakmamak adına 'yavşama' kavramını açıklayayım: buradaki yavşama, cinsel bir isteğin belirtilmesi (lan böyle de sanki basın toplantısıyla açıklanıyormuş böyle ince işler gibi oldu) hamlesini tanımlamak için kullanılmamıştır.. ne için kullanılmıştır peki, hani şokella çok sıcakta durduğunda yavşar, ne bileyim, şeker falan yavşar.. yani bir erime, bir fiziki yumuşama.. o açıdan töhmet ettim ben.. sıçtım ya.. halbuki ne kadar da iddialı bir giriş yapmıştım yanlış anlaşılmaları kaldırmak için..
neyse..
zamanında bir erol atar furyası geçirmişti magazinimiz.. miillet şimdi nasıl 'gay' ithamını değerli sanatçımız fatih ürek'i kullanarak yapıyorsa, bir aralar da enfes giyim tarzı ve fazlaca göz önünde olması nedeniyle erol atar öznesi oluyordu bu tarz şakaların.. aha işte o furyada, o dönemin genç ve istikbal vaadeden bütün fotoğrafçılarını ekledi, sonunda benim bu yazıyı yazmama vesile olacak olay döngülerini başlattı..
diploma belgesi için resim istiyor caanım okulum.. bu resim de tabi ki kravatlı, ceketli, gömleksiz (haha şaka lan gömlekli.. takip ediyor musunuz diye test yaptım size), lakin sakalsız ve sanki o an bütün güneydoğu asya'yı finansal açıdan çökertecek bir şirketlerarası anlaşma imzalıyormuşçasına ciddi bir suret ifadesi takınarak isteniyor..
zaten fotoğrafçıya eşofman altı+gömlek/ceket/kravat yaz kreasyonuyla gitmem var ki başka bir entry konusu.. neyse girdim vesikalıkçıya, kıyafetime bakarak gülmesini tutmaya çalışan artık sekreter mi asistan mı her neyse kıza kinlenerek derdimi anlattım.. sıcak.. canım sıkkın.. eşofman ve ceket batıyor.. bitsin istiyorum bu çile..
yukarı resim çekilecek mekana çıkıyorum.. fotoğrafçı geliyor..
son derece kalender bir abimiz.. ''kaç tane olacak resmimiz?..'' diye kalın bir sesle soruyor.. ''galiba bu sefer saçma sapan muhabbetlere girmeyeceğim lan.. bu sefer olacak..'' diye nafile sevinerek, ''6 tane..'' diye yanıtlıyorum.. beni sandalyeye buyur ediyor kibarca..
aslında zaten daha 'resmimiz' kelimesinden bile anlamalıydım bu seferkinin de değişik olmayacağını.. orda ele verdi kendini kalender abi, içindeki erol atar'ı çıkardı (yine töhmet).. 'resmimiz' ne ula, sanki hawaii'de kolkola tatil resmi çektiriyoruz?..
ben o tabureye oturduğum andan itibaren 'kalender abi' gitti, 'erol abi' geldi..
erol abi/ hmm, biraz sağa bak canım, profil göster..
rapper ninja/ yok cepheden olması gerekiyor fotoğrafın..
erol abi/ anneciğin (anneciğin ?) de ister ama kendine bir kaç foto.. ona da verirsin.. sen bak sağa.. *şak-şak-şak* (şak'lar deklanşör sesi, fesatlığın lüzumu yok)
rapper ninja/ abi gözünü seveyim çek şu karşıdan fotoğrafları da gideyim ben.. (mesafeyi koruma gayretindeyim)
erol abi/ a-aa!.. sen bak.. evett, biraz eğelim kafamızıı.. diş yok mu diş?.. biraz gülümsemeni göster.. *şak-şak*
rapper ninja/ cidi olması gerekiyor resmin, yoksa kabul etmezler valla..
erol abi/ kim etmiyecekmiş.. gül sen.. evvveet (tam üç v'li).. çok güzel.. *şak-şak-şak*
rapper ninja/ bitti mi abi?.. bittiyse gide..
erol abi/ duuur!.. hiç bozma çok güzel yakaladım.. *şak*
rapper ninja/ amaan.. ödüm patladı..
erol abi/ o duyguyu vermeni istiyorum anlıyor musun?.. ver duyguyu!..
rapper ninja/ ne duygus..
erol abi/ ver dedim!..
*şak-şak*'lar içinde bayılmışım.. profilmiş.. sanki şamdan'a poz veren ünlü çek mankenim.. tekrar ediyorum, ''o kadar muhteşemim ki, beni objektifte gören fotoğrafçının içindeki kadın ortaya çıkıyor..'' demiyorum.. her fotoğrafçının, vesikalık fotoğrafçılarının bile, içinde gizli olan nelson mayo'ya katalog çekimi yapma arzusu çıkıyor gün yüzüne.. ben de kurban oluyorum..
sözlüğü hukuki yönden zor bırakmamak adına not: fatih ürek de, erol atar da gay değildirler.. ben bizzat gittim gördüm onları taş gibi sevgilileri var.. süpper erkekler.. fatih ürek yılan dansı yaparak tavlamış hatta kızı, anlattı bana.. o sırada da erol atar benden profil istiyordu da vermedim..
hatun kişisi kapıdan girer, fotoğraf çekmediği zamanlarda(yani müşteri yokken)
faturalarla uğraşan fotoğrafçımız kafasını yavaşça kaldırır ve yine yavaşça indirir. aradan en fazla 2 saniyenin geçmesiyle kafasını hızla kaldırır ve ayağa fırlar.
-buyur abla, vesikalık mı?
+evet, başvuru formu için, beyaz fon, boyun açıkta kalacak (bu cümle daha sonra hatun kişisine karşı kullanılacaktır) vs.
-tamam abla, sen geç hazırlan, sonra zile bas gelirim ben.
Hatun kişisi kahkülünü düzeltip dudak parlatıcısını sürdükten sonra zile basar ve olaylar gelişir.
-evet hazır mıyız; oo aman allahım, hazır olduğunuz her halinizden belli zaten. (lan bi dudak parlatıcısı mı bu adamı bu hale getirdi)
+evet çekelim de bi an önce(adamla tek olduğundan sebep huzursuzdur hatun. annesi de tembihlemiştir zaten evden çıkmadan önce " bayan yoksa hemen çık" diye.)
-ama güzelim rahatla biraz, öyle kazulet gibi vesikalık mı olur? (ben başka türlüsünü görmedim ama)
+... (huzursuz tebessüm)
adam yaklaşır ve hoop gömleğin bi düğmesini açar.
+noluya ya, manyak mısınız? (bu sırada kalkmaya yeltenir kızımız)
-oo hayır hayır lütfen yanlış anlamayın beni, boyun açıkta kalacak demiştiniz)
+(düğmeyi kapatarak) çekin de gideyim artık (sinirli artık, belli. sanırsın allık sürmüş yanaklarına. o kadar pembe sinirden)
-tamam abla...
biraz yüz verilirse eğer, azmış gibi davranması muhtemel fotoğrafçıdır. bunlarla muhatap olmamak için seviyeyi iyi korumak gerekir. yoksa gaza gelip tuhaf şeyler söyleyebilirler. sonrada sinirinizi bozabilirler. yavşama sınırını geçip terbiyesizleşirler bazıları da. şöyle ki, part time bir iş başvurusu için acilen vesikalık çekilmem gerekiyordu. ilk bulduğum stüdyoya kendimi attım salak gibi. bir tane adam vardı sadece. aramızda şöyle bir diyalog yaşandı.
adam: "buyrun.." (tuhaf bakışlar eşliğinde)
ben: "ee.. şey benim acilen vesikalık çekilmem gerekiyor. ne kadar zamanda çıkartabilirsiniz en erken?"
adam: "ya valla bi 15-20 dk beklersiniz.. "(yalancı olduğu sonradan anlaşılmıştır)
ben: "hadi ya?..off neyse tamam çekileyim o zaman bi an önce. acelem var benim."
adam: "tamam siz hazırlanın ben geliyorum." (sanki seks yapacağız kıroyla)
2 dk sonra hazırlandığım için çağırdım ve istediğim pozu söyleyip çekmesini istedim. birkaç tane çekti ve
ben: "tamam mı? daha fazla uğraşamam şimdi çok güzel olmasa da olur ya önemli diil" dedim.
adam: ya bide saçınızı toplar mısınız hafif dağınık şekilde öyle çekelim bitanede.
ben: niye ki? (donuk bakışlar eşliğinde)
adam: bence toplanmış saçla daha iyi çıkarsınız resimde.
ben: iyi peki. (bi resim için çektiğim derde bak)
sonra bir iki toplu halini aldı. ben tabiiki de beğenmedim o salak resimleri. çantamı almış stüdyodan dışarı çıkarken;
adam: ya sizde seksi bi hava var. bikaç resminizi almak isterim.
ben: yoo hiç öyle bi havam yok. ben resimleri alabilir miyim? lütfen acelem var.
adam: cep telefonunuzda vardır öyle seksi resimleriniz filan çekmişsinizdir kesin.
ben: hayır yok. çekmedim öyle resimler filan!
adam: yaaa? (inanmayan bi ifadeyle)
ben: ?
adam: tamam çektirmeyin. ben zaten profesyonel çalışıyorum. mankenlerin modellerin resimlerini çekiyorum. ünlülerle çalışıyorum. sizin resminizi çekip napayım ki? allah allaaaah.. (istemem yan cebime koy diyor güya..yesinler)
ben: evet modellerinizle çalışmalarınızda başarılar. ben model değilim. resimlerimi çıkartın da işimi halledeyim bir an önce..
resimlerimi alıp defoldum sonra. vesikalık resim çektirmekten tiksindim lan senin yüzünden hayvan.