tanımı geniş yer tutan insan olmakla beraber aslında ciğer yapısının ötesinde cereyan eden olaylarda kalan, varlığı bir dert yokluğu yara olan insan modelidir. hem kanatsız hem de uçma özürlü, yaradan vergisi hadi diyelim fabrika çıkışı hatalı olan insandır ayrıca.
kahvenizi elinize alıp sesli gazetenizi dinlerken bir yandan da bu tipleri izlemeye koyulduğunuzda hareket kabiliyetini sergilemekten çekindiklerini ve kristalize bir yapı gösterdiklerini keşfedersiniz. kıyafet tercihleri eleştiriye açıktır ancak asıl mevzu yüz ifadesizliğinde ve etki-tepki arasındaki zaman aşımında gizlidir. hani gecenin bir yarısı su içmek için kalkar, evdeki diğer bireyleri üstleri açık kaldımı ya da pencereden soğuk geliyor mu diye kontrol edersiniz ya sonra da yüzlerine baktığınızda canlılığa dair en ufak belirti olmadığı farkedersiniz. tam da böyle. siz içinizden hatta tıslar halde '' laan niye nefes almıyo yoksa..? şşşşit '' diye geçirdiğiniz aynı dakikaya müteakip göğüs kafesi belli belirsiz daralıp genişler de siz de rahat rahat suyunuzu içersiniz.
hadi öteki insanlar uykudalar. bunlar niye böyle ki? yürüyen türlerinden bahsediyorum. uykuyu fazla kaçırmış yahut uykusuz kalmış olur anlarız elbet. ama gözlerinde kızarıklık, yüzünde mahmurluk ne bileyim esneme gerinme türevinde bir şeyler olur. bunlar da o da yok ki amnksym. eminim civarda çok var bunlardan. tek, çift ya da grup takılırlar.* sonuçta sabit bir yüz ifadesi, takım halinde çalışan kaş efektleri mevcut.
demem o ki, bir insanın yüzünden hiç bir ifade mi okunmaz yahu? sorarsın soruyu kalırsın öyle tam ''ee senle uraşacam lan'' dersiniz, ağzından dökülür üç beş kelime ki onunda başını duyamaz akabinde anlaşamazsınız.
iki dakikadan fazla kalamayacakları mekanda saatlerce parmak egzersizi yaparlar da yine de ne bir sıkıntı, üzüntü bulunur; ne de mutluluğa dair kıldan ince tek bir delil bulamazsınız; ifadesizler vallahi. bunların bir de sigara içenler var; öyle böyle değil lakin şuan siparişi verdik depodan gelirler akşama.
unutmadan da belirteyim. kararsızın önde gideni olmasına paralel aynı şarkıyı defalarca, anadolu ajansını reklamlarıyla beraber dinleyebilme nezaketine sahip ve tabiki hayattaki düşen yaprağa dahi söylecek bir çift laf, göndereceği selamı vardır. **
bunları c tipi apartmanların asansöründe yüz kat yukarı postalayıp, '' koridorun sonundaki fotokopiciye git bakalım'' demeli. sonra da siz aynı mesafeyi koşarak çıkarsanız ve aynı koridorun sonuna topuklarsanız fotokopiciye girmeden yetişirsiniz; bak essah diyorum ha.
nefes alma şekliyle ilgili söyleceklerim de var. hali hazırda sıçıyoruz bir başlık adam gibi yapalım bu işi; tek seferde ve acıtmadan.
belli başlı kas kasılmaları, silik mimikler, geciken tepkiler gibi canlılık abidesi olaylar olmasa kesinlikle ''ölmüş laa bu'' ya da ''şşş sessiz ol uyuyo lan'' dersiniz. aslolanın uyku evresinde mi, hayattan mı düşmekte yoksa yeniden mi canlanmakta kendi bilse ve bilip de söylese sorulması şart. ya da hiç bulaşma, sktret ya yaradandan bulsun. sigaranızı dahi paylaşmayın onlarla.
ek olarak; az evel gördüm bir tane daha. çocuk düz yolda direğe çarptı dönüp '' pardon yea görmedim '' dedi. son dediklerimin aksine bunun kendine bile zararı dokunmaz lan, sevin bunları. sevin, sevdirin.