yanlış anlaşılmaktan korkup lavaboya bile gitmeye çekinilen, ah evim dedirten sıkıntı halidir. misafir olmaktan ziyade, misafir ağırlamayı sevmemiz de belki bu nedenledir.
"acaba hapşırsam uyanırlar mı? ya uyursam biri uyurgezerse gelip beni vurursa? ya geç uyanırsam sabah?" tadında cevapsız sorularla, an sonunda sabah ezanıyla uyanmayla son bulur.
hiç unutmam öss'ye gireceğim günün arifesi sabahlara dek gözümü uyku muyku girmedi. bunda yeni evli, aslında pek de yeni sayılmazdı, abimin evinde yatıya kalmamın büyük etkisi olmalı. uyuyamamak neyse de müthiş bir stres ve hafiften beliren migrenimsi ağrı olmayaydı iyiydi. neyse efendim mevzuya dönelim. stresin kılcal damarlarımı pörtletmesiyle buruncağızımdan kanlar akmağa başlamaz mı, hay aksi... tamponla filan halletmiştim ki sabah nöbetim -sıçma nöbeti veyahut büyücek abdest, abdest ne lan her neyse efendim- tutmasın mı. tuvalete koşturdum haliyle. içerde abi, yenge ve ufacık tefecik yeğenim arjen yatıyor. ara salondaki kilime basıp geçerken yumuşacık bir şeylere bastım. tuhaf... küçük öbekler halinde salon boyunca tuvaletin kapısına kadar serpiştirilmiş insan boku, bu tespiti yaptım; zira evde hayvan neyim beslenmiyor, ortam mayın tarlasından farksız anlayacağınız. aldırmadım, iğrenç kokuya aldırış edemedim tuvalete girdim. sıçmak için zorluyorum bünyeyi, ama ne mümkün. bir yandan bastığım pisliğin kime ait olabileceği hakkında fikir yürütüyorum, bir yandan 'alla'm güzel alla'm sınavım iyi geçsin bea..' diye düşünüyor, öte yandan bünyeyi sıçmaya zorluyorum, olmuyor, olmuyor! üzerimde ürkek bir güvercin tedirginliği ve kahretsin çıkaramıyorum içimdeki yığınla kötülüğü. tam olmuyor lan işte zorlama fazla, basur olacan deyip çıkacakken 'evraka!' dedim. bulduğum ne yer çekimi ne de suyun kaldırma kuvvettiydi saygıya değer okurlar bulduğum mayın tarlasını döşeyenin kim olduğuydu. şüphesiz arjen bebeydi etrafa fütursuzca sıçan; ama ben sıçamıyordum ühü ühü... kahretsin.
stresten insanın osurası gelir, kasılır kasılır tuvalete gider geri döner oha bir daha osurası gelir bir daha tuvalet gider osurma sıklığı artıkça tuvalete gitme sıklığı da artar bir süre sonra ev sahibiyle tuhaf tuhaf bakışmalar başlar bu durum daha da osurmaya yol açar. of hadi çok kokuttuk.
hiç kuşkusuz herkesin yaşadığı tuvalet sıkıntısıdır. hele ev küçükse sesler duyulur filan, koku sağa sola yayılır. tabi ev küçükse yine sıkıntıdır. ama kalacak kişi yakın akraba vs ise tadından yenmez bir durumdur.
geçen arkadaşla aynı odada kalırken bir anda ossurmamla arkadaşın rüyasından uyanması ve ondan sonraki eğlence. böyle güzel anlara da sebep olabilir.
Osurmadan sıçabiliyorsanız sorun yoktur vesselam.
Bu aciz kul, bu olayı bir çok denemeden sonra ancak sessiz moda alabildi.(sessiz osurma konusu ayrı bir başlıkta incelenecektir)
Yıllar yıllar önce, daha sessiz moda almadan kendimizi, çatur çutur osurarak sıçarkene bir yatılı misafirlik geçirdik ben ve götüm. Üniversiteye yeni başladığım günlerde geçici olarak aile dostumuzun evinde 3 gün geçirdim. Daha doğrusu 3 koca gün bana geçti. Neyse aradık bulduk Kadir amcagilin evini çaldık kapıyı, kapıyı bir şey açtı. Ben buna benzer bir şeyi daha önce (bkz: brazzers) da görmüştüm. Zerre ihtimal vermiyordum ki ben bu şeyin Kadir amcanın kızı Derya olduğuna. Daha ilk şoku atlatmadan ikinci şok geldi; Kadir amca, "kim gelmiş kızım" dediğinde işte tam o an 3 gün boyunca sıçamayacağımı anlamıştım. Tam 3 gün evde sadece 1 kere şıçtım. millet eve dışarıdan yemek yiyip gelir, ben dışarıda (üniversitede) sıçıp geliyordum...
bir arkadaşınız evinde kalıyorsanız annesinin babasının, sizin aileniz hakkında sorduğu soruların hepsini eksiksiz cevaplama gerekliliğinin verdiği strestir. yalan söyleyince bi şekilde anlıyorlar.
evinde kalacağın arkadaşın, ev arkadaşı kıl bir tipse artan strestir.sen Odaya girince hemen çıkmalar, dar kapı eşiklerinden aynı anda geçerken yüzüne bakmayıp yılan gibi kayarak geçmeye alışmalar,kendi yemeğini ayrı yapmalar, senin olduğun odaya bakıp " haa burdada mı s n varsın a.k" der gibi bakıp çıkmalar
çal keke çal .....