inanılmaz sinir bozan insan tipidir. bir de bunların horlayanları vardır ki, onlarla arkadaşlığın hemen kesilmesi gerekir. siz bir sağa bir sola dönerken, onlar 10 dk içinde horlamaya başlarlar ve nefret ettirirler kendilerinden. o an onları yastıkla boğmak istemeniz çok olasıdır. ama yapmayın. değmez efendim..
aklına hayret ettiğim insan kişisidir. nasıl olur da günün yorumunu yapmaz, olan biteni düşünmez, sonuç çıkarmaz; hiç mi duygu düşüncesi yoktur gün boyu geliştirdiği, değiştirdiği, yaşadığı diye takılır aklıma. anlam veremem bi türlü. en az yarım saat gerek bana yatınca. belki mutluluk verici değil düşünmek ama mutluluğu bazen de göz erdı etmek gerek.
bunyesı olan bıtenlerı dusunmekle artık yorulmus...halı kalmamıs ve yastıkla karsılastıgı an ruyaya dalıp gozunu tekrar sabah acan ınsandır.ruyalarında dusenceye dalıyodur belkı=)
şaşırılası, hiç mi derdi, tasası, sıkıntısı ya da mutluluğu şuyu buyu yoktur, başını yastığa koyunca aklına gelen şeyler yoktur hemencecik uyur yahu insanı.
başını yastığa koyduğu anda horlamaya başlayan insanlardır. bi de bunların fosur fosur uyudukları halde 'gece hiç uyuyamadım' modelleri vardır. tam boğumluklardır.
yastığa yaklaşık 10 cm. kala uyumakla birlikte uyku sırasındaki herhangi bir sese de büyük çoğunlukla tepki vermeyen tiplerdir. (bkz: kendimden biliyorum)
Bu herhangi biri değildir... malum birinin tanımıdır: cevat rıfat atilhan.
malatya cezaevinde daracık bir koğuşta 4 kişi kalmaktadır. ikisi müzmin rahatsız, dava ve çile adamı: necip fazıl ve osman y. serdengeçti... diğerleri ise biri kendini beğenmişliğin, biri kuru kuru yaptığı ruhsuz ibadetlerin verdiği nefs emniyetinin sağladı rahatlık içersindedirler. Hele 'paşa baba (!)' mız ağzının pelesengi 'geçmeyen günün anasını uyku beller' teranesini savurur ve uyur... gece uyur, kuşluk vakti uyur, yemekten sonra uyur, uyur uyur ve uyur... diğer iki çilekeş uykuya hasret bir halde kıvranırken 'Uyku, katillerin bile çeşmesi... Yorgan, Allahsıza kadar sığınak... Teselli pınarı, sabır memesi... Size şerbet, bana kum dolu çanak' diye inlerken ankara hapishanesinin adem babalarının paşa babası yatağa yatar ve kafasının düğmesini çevirdiği gibi uyur.
'Osman'la beni yataklar yedi, O ise yatakları yedi; yedi yedi de doymadı.'