cepten "az benim odaya gelsene bi" diye mesaj atmış dedem. gittim yanına... bana eski günlerden bahsetti. gurbettir, savaştır derken bir gün yüzü görememiş. sonra babannemi zorla evlendirmişler bunla. "aykırı bir orgazmın o kekremsi tadını iliklerime kadar hissetmeden bu dünyadan göçmek büyük bir trajedi olurdu doğrusu" dedi bana... o an bunu yapmaya karar verdim. onu mektebe götürecektim.
dedem "ben ellerini tuttuğum hiçbir kadını yarı yolda bırakmadım dorunum" dedi bana laz şivesi ile. arabadaydık, trafik sol şeritten akıyordu. oğuz'u aradım... bildiği çok nezih bir kerhane olduğunu söyledi. zamanında bi arkadaşının annesi orada part time çalışmış. adresi aldım, yola devam ettim.
içeri girdiğimizde kızların çoğunun genç olduğunu fark ettik. dedem "dorunum yaşındaki kızlara kayamam kemal... ben diri vücutlara değil yaşanmışlıklara dokunmayı severim" dedi. çıktık oradan apar topar... olmamıştı. dedeme bu iyiliği yapamamıştım. üzüntü ile arabayı kullanırken dedem "sağa çek" dedi. yol kenarında karton toplayan yaşlı bir yavruya yanaştı. sonra çalılıkların oraya gittiler... sonrası malum olay. dedem arabaya döndüğünde yüzünde güller açıyordu.
bugün dedemin ölümünün 9. yılı. frengiden ölüşünü hep gizledim. onu çok severdim sözlük... daha dün gibi çalıların oradan yanıma gelişi ve benden kolonyalı mendil isteyişi... cehennemin sıcak dede.