yasin süresi sadece ölülere okunmaz, mübarek günlerde en çok okunan süredir, daha çok dirilere okunur. ölüye nasihat içinde okunmaz, ruhunun rahatlaması için okunur, ha o nasıl olacak diye fazla düşünmemelidir,sen zaten öldükten sonra hayatada inanmıyorsun.
diğer korkunç matık hatası ise bazı davarların mantıktan bahsetmesidir.
o zaman mantık hatası kuranda degil diriden çok ölüyo okuyan kişidedir.bide bunu kuranda mantık hatası diye başlıgını açan beyinsizin mantık algısındadır.*
biz insanın kaderini çabasına bağlı kıldık ayeti fakirlik zenginlik için yeterli bir ayettir. yasin süresinde pek çok şeyden bahseder sadece 70. ayeti alıp mantık hatası var demek mantıksızlıktır.
inanmayanların ayetleri kırpıştıra kırpıştıra aklı sıra bulduğu hatalardır. söz konusu sure bütünü ile ele alınıp değerlendirilmelidir.
sure başlıca tevhid, ahıret ve nübüvvet konularını ele alır.
asıl mantıksızlık inanmadığın bir din ve kitapta mantık hataları aramandır. senin için yok ve yanlış bıraksana o halde peşini. derdin nedir?
Sürede mantık hatası yok onu ölülere okuyanlarda var . insan öldükten sonra amel defteri kapanır , ne okunsa nafile , kaldı ki tüm kutsal kitaplar yaşarken okunulup ibret alınsın , sosyal hayat düzene sokulsun ve düzgün erdemli bir yaşantı sürülsün diye gönderildi .
âyetleri gündemimizden çıkardık; dedik ki, 5te 3ü kıssadır, eski milletleri ilgilendiriyor, 5te 1i hz. peygamberi ve özel hayatını ilgilendiriyor, onunla ilgili olanları da çıkardık, yani bizi ilgilendirmez dedik. kalan 5te 1i de müşrik, münafık ve kâfirlerle alakalıdır. eee! bizi neresi ilgilendiriyor? bizi bir şeyi ilgilendiriyor bunun! baban, deden öldüğü zaman ona hemen bir yâsîn gönderirsin, namazında en kısalarından birkaç sure okursun, ramazan geldiğinde de bir hatim hazırlar gönderirsin veya hatim sipariş verir okutturursun, olur biter(!) i̇şte bizim kuranla diyalogumuz! dahası evde ölümcül bir hasta varsa ve ölüm döşeğindeyse hemen bir yâsîn okuyucu ararsın, ona yâsîn okutarak hastanın acı çekmeden ölmesini sağladığını sanırsın. yâsîni hasta iyileşsin diye de okutmazsın, okunurken rahat rahat, acısız, sancısız bir şekilde ölsün istersin. i̇şte bu nedenle ben yâsîn sûresinin adını artık ötenazi sûresi diye analım diyorum da bazıları kızıyor. kızılacak bir şey, çünkü yapılan bu, başka bir şey değil ki!
yeryüzünde kendisine inananların sayısı bu kadar kabarık olmasına rağmen bir kenara itilmişlikte de en başta olan kitap ne yazık ki kurandır. 1 milyardan fazla insan bu kitaba iman ettiğini söylüyor. ama bu bir milyarın bilmem kaçta kaçı bile bu kitapla irtibatını doğru kurmuyor, onu anlamıyor ve dolayısıyla onun sunduğu aydınlık yolu takip edemiyor.
gönderiliş gayesi hayatı doğru değerlerle yaşamak olan bu kitabı yazık ki hayatın çok çok dışına ittik, üstelik bunu saygı adına yaptık, yazık çok yazık. sonuçta hz. peygamberin furkan sûresinin 32. âyetinde dile getirilen şu şikayeti kaçınılmaz olacaktır: ey rabbim, şu benim kavmim bu kurânı mehcûr bıraktılar, yani onu yalnız bıraktır, onu terkedilmiş bir hale getirdiler. merhum i̇bn teymiyenin de isabetle vurguladığı gibi, kurânı okumayanlar ondan hicret etmiş sayılır, onu okuyup anlamayanlar da ondan hicret etmiş sayılır; dahası okuyup anlayan, ancak yaşamayanlar da ondan hicret etmiş sayılır. dilerim ki kurândan hicret edenlerden değil, kurâna hicret edenlerden oluruz.