Onlara mâlûm şehir halkını örnek göster. Oraya elçiler gelmişti. ﴾13﴿ Biz kendilerine iki kişi göndermiştik ama ikisini de yalancılıkla itham ettiler. Bunun üzerine bir üçüncüyle destekledik. Onlar “Biz size gönderilmiş elçileriz” dediler. ﴾14﴿ Diğerleri ise şöyle karşılık verdiler: “Siz de ancak bizler gibi insanlarsınız. Hem rahmân herhangi bir şey indirmiş değil; siz sadece yalan söylüyorsunuz!” ﴾15﴿ “Rabbimiz biliyor ki” dediler, “Biz gerçekten size gönderilmiş elçileriz. ﴾16﴿ Bize düşen, açıkça tebliğ etmekten ibarettir.” ﴾17﴿
Şüphesiz ölüleri diriltecek olan biziz. Onların gelecek için yaptıkları her şeyi ve bıraktıkları her izi de yazıyoruz; aslında biz her şeyi apaçık bir ana kitaba kaydetmekteyiz.
(Bu kitap) aziz ve rahmeti bol olan Allah tarafından, ataları uyarılmamış, bu yüzden kendileri de gaflet içinde bulunan bir toplumu uyarasın diye indirilmiştir.
bir şey isterken adeta allah'a şart koştuğumuz başı çeken surelerden.
türk müslümanlarında şöyle bir şey var(belki başka milletlerin müslümanlarında da böyle hurafeler vardır ama ben türkleri bildiğim için öyle yazdım). şöyle ki efendim;
bir ayeti bir duayı; şu günlerde ve/veya şu aylarda ve/veya şu saat aralığında ve/veya şu adet kadar ve/veya şu cinse ve/veya şu durumda olana vb. örnekler çoğaltılabilir okunursa allah sana şöyle şöyle yapar, şöyle şöyle nasip eder.
yanlış. külliyen hurafe. yok öyle bir şey. öncelikle bu kendini kandırmaktır. keşke sadece kendini kandırmakla kısıtlı-sınırlı kalsa. daha da vahim ve tehlikeli olan ise yaratıcıya şart koşmamız. tabi tabi aynen de öyle. allah'a biz şart koşuyoruz. diyoruz ki haşa, bak bu gece şu kadar kez şu duayı okudum. e bana artık dileğimi, isteğimi vermen lazım. tamda bunu yapıyoruz. böyle bir istek olamaz.
ana husus şudur zannımca. allah'ı artı-eksi yönde sınırlayamayız, şart koşamayız. bir isteğimiz varsa en iyisini, en güzelini istemeliyiz. neden bu böyledir. çünkü alemlerin rabbi olduğu için. her şeye gücü yettiği için. tek olduğu için. ben şahsen öyle yapıyorum. alemleri yaratan rab senin isteğine mi güç yetiremeyecek. o sebepten şayet istediğimiz şeyin gereğini en iyi şekilde yaptıysak sonucu allah'a bırakarak en iyisini, en güzelini o'ndan istemek gerekir. allah'ın bizlerden istediği de budur zaten.
﴾77﴿ insan kendisini bir nutfeden yarattığımızı görmez mi? Oysa bak, şimdi o, açıktan açığa bize karşı duran biri olmuştur.
﴾78﴿ Kendi yaratılışını unutup bize örnek getirmeye kalkışıyor ve "Şu çürümüş kemiklere kim can verecekmiş?" diyor.
﴾79﴿ De ki: "Onları ilk başta yaratmış olan diriltecek. O yaratmanın her türlüsünü bilir."
﴾80﴿ Yemyeşil ağaçtan sizin için ateş çıkaran O’dur; işte ondan yakıp durmaktasınız.
﴾81﴿ Gökleri ve yeri yaratan Allah onların benzerini yaratmaya kādir değil mi? Elbette öyledir. O eşsiz yaratıcıdır, her şeyi bilir.
﴾82﴿ Bir şeyi istediğinde, O’nun buyruğu "ol!" demekten ibarettir; hemen oluverir.
﴾83﴿ Her şeyin egemenliği kendi elinde olan Allah bütün eksikliklerden uzaktır ve hepiniz sonunda O’na döndürüleceksiniz.