ayağı bir çukurda olma durumuyla yüzleşmek zorunda kalan, bir savunma mekanizması olarak dine bağlanmayı seçen kişilerdir. ölüm hiç olmadığı kadar yakındır ve öteki dünya için ne kadar yatırım yapılırsa kardır.
dinin gereklerinin yaşadığın her an için geçerli olduğu düşüncesi yerine , dini sadece yaşlılık meşgalesi olarak düşünen kişilerin yaşam tarzıdır. bu tip kişiler genç ibadetinin tadını veallahkatındaki makbuliyetinden habersizdirler. zira genç yaşta yapılan ibadetallah katında çok değerlidir. örneğin; çoluk çocukla hacca gitmek yerine çoluk çocuğu evlendirdikten sonra hacca gitmeyi tercih ederler.
olgunlasmayla gelen egriyi dogruyu ayirt edebilme yetisi kazanmakla es degerdir. gencken akip giden yok olan seyler goze gorunmez ancak yasla birlikte oyle cok degere sahip olurki insan tum bunlarin hice donustugu materyalist dusunceler kesmez olur. maneviyata ihtiyac duyar insan. bu durumdada solugu dinde almasi normaldir.
gençlikte dine sarılmak kadar makbul olmasa da doğru bir eylemdir.
Sual: Gençlikte yapılan ibadetler, fazilet bakımından ihtiyarlıkta yapılandan farklı mıdır?
CEVAP
imam-ı Rabbani hazretleri buyuruyor ki:
(Gençlik çağı, nefsin kaynadığı, şehvetlerin oynadığı, insan ve cin şeytanlarının saldırdığı bir zamandır. Böyle bir çağda yapılan az bir amele, pek çok sevap verilir.
ihtiyarlıkta dünya şevkleri azalıp güç, kuvvet gidip, arzulara kavuşmak imkanı ve ümitleri kalmadığı zamanda, pişmanlıktan, ah etmekten başka bir şey olmaz.
Çok kimselere bu pişmanlık zamanı da, nasip olmaz. Bu pişmanlık da tevbe demektir ve yine büyük nimettir. Gençlik çağı, kazanç zamanıdır.
Mert olan, bu vaktin kıymetini bilip elden kaçırmaz. ihtiyarlık herkese nasip olmaz. Nasip olsa da rahat, elverişli vakit ele geçmez. Vakit de bulunsa, kuvvetsizlik, halsizlik zamanında, yarar iş yapılamaz. Bugün, güç, kuvvet yerinde iken, hangi özürle, hangi sebeple bugünün işi yarına bırakılabilir?