taraf adlı gazetenin genel yayın yönetmeni yardımcısıdır kendisi.
tam bir amerikancıdır, hatta amerika'da kendisine "yurttaş çongar" -citizen congar- diye seslenildiği de kulislerde konuşulanlar arasında. somut bir şey gösteremez hiçbir zaman. doğan grubu'nda çalışıyorken washington muhabiriydi ve hep pentagon'dan üst düzey bir yetkiliden veya beyaz saray'daki üst düzey bir yetkiliden aldığı bilgilere göre konuşurdu telefonda. özgürlük ve demokrasi dediği şeyin sadece ve sadece amerika'nın -usa, uncle sam, abd, sam amca- ali menfaatleri olduğu aşikardır.
yanlış babadan olmuş, yanlış anneden olmuştur. bir amerikalı ailenin kızı olsaydı ırak'a amerika'nın güvenliğini kanının son damlasına kadar savunmak için gidebilirdi. hatta, ailesi avrupa kökenli anglo-sakson kültüründen gelmiş protestan bir aile olsaydı, çok sağlam bir eğitimle ve eğitimi dönemince katılacağı bir takım "think-tang" kuruluşları veya yer altında örgütlenen bazı derneklere üye olsaydı amerikan başkanı bile olabilirdi. ben şahsen kendisine önümüzdeki abd başkanlık seçimlerinde aday olmasını tavsiye edebilirdim. cumhuriyetçi olsaydı, hillary yengemiz -malum bill clinton bizden sayılır- ile sağlam kapışırlardı. dünyada terörü bitireceğinden ve ortadoğu'ya barış getireceğinden bahsedip, seçim kampanyalarında insanlara çok güzel el sallayabilirdi.
ah be yasemincim, şimdi kaderinin yanlış olduğunu görünce gerçekten üzüldüm senin adına. bak ne kadar parlak bir kariyerin olabilecekmiş... neyse, sen kaderin tüm oyunlarına rağmen tüm bu kader zorlamalarına rağmen, üzerine düşeni yapıp, bir amerikan yurttaşına yakışır şekilde davranıyorsun.
kendisine "amerikanın tarafı" başlıklı attığım mail şöyledir:
aylardır bu ülkenin gündemi değişti.. ama sizin gündeminiz değişmedi.. bir ara ergenekona taktınız sonrasında orduya.. ekonomi konuştuk, terörü konuştuk, seçimleri konuştuk, türbanı konuştuk biz.. ama siz hep orduyu konuştunuz.. ordu sizin için sürekli bir numaralı gündemdi.. ordu sizin için türkiye'nin bir numaralı problemiydi.. bugün de öyle, ordu sizin için bir numaralı problem.. çünkü siz "amerikanın tarafı"sınız.. aktütün baskınıyla ilgili yayınladığınız ve "gizli" olması gereken o görüntüleri, belgeleri alenen yayınlayıp bunu kamuoyuna sunmak habercilik değildir.. devletlerin, özellikle de ordunun bazı gizli bilgileri ne olursa olsun kamuoyuna açıklanmaz.. hele ki doğruluğu ve güvenilirliği henüz kanıtlanmamışsa.. yazılı basının görevi ülkesine, kamuoyuna hizmet etmektir.. sizin yayın politikanız ve zihniyetiniz bu ülkeye hizmet etmek değildir.. zira ülkesine hizmet etmek isteyen hiç bir kurum, kendisine servis edilen (size göre büyük gazetecilik) hayati belgeleri alenen kamuoyuyla paylaşmaz.. özellikle terörün böylesine hortladığı günlerde.. sizler gibi "maaşlarını yurtdışından alan yazarlar takımı"nı bünyesinde bulunduran "güruh", şu ülkeye "zerre" hizmet etmemekte, üstüne üstlük zarar vermekte, kutuplaşmayı tetiklemektedir..
ey, sen yasemin çongar.. madem ordu hesap versin diyorsun, madem bu kadar hassassın..madem bu kadar için içini yiyor, belki de sabahlara kadar uyuyamıyorsun geceleri kahrından.. kaç tane şehit cenazesine gittin? kaç tane şehit annesini telefonla arayıp acısını paylaşmaya çalıştın?.. sırtını "büyük sermayeciler"e dayayıp, ayaklarını uzatarak oturduğun yerden "-ordu hesap versin" demekle olmuyor bu iş.. geçmişte, kiraz ağacına ve bir memeye bu ülkeyi satanlar vardı.. cumhuriyet kuruldu.. bugün bakıyoruz yine "kiraz ağacına ve bir memeye bu ülkeyi satanlar var".. saflar aynı, amaçlar aynı, strateji aynı.. yöntem farklı..!
okuyucularina verdigi spekulatif bilgilerin cogunu "adini vermek istemeyen bir yetkili"den alan ve bizlere ulastiran, milliyet gazetesi washington muhabiri. ben de adini vermek istemeyen baska bir yetkilinin soyledigine dayanarak yasemin congar'in bahsettigi ve adini vermeyen yetkilinin washington belediye zabitasi oldugunu acikliyorum.
ülkenizin resmi ideolojisi ile mutabakat içinde olmayabilirsiniz, bir çok konudaki devlet politikası ile taban tabana zıt fikirler geliştirebilirsiniz. bu tandansınız dış politikalara da teşmil edilebilir bir ölçüde. bu gayet anlaşılabilir, büyük oranda saygı ile de karşılanması gereken bir tutumdur. ancak bila istisna her konuda vatandaşı olduğunuz ülkenin bütün iç ve dış uygulamaları ile kategorik olarak kavga halinde iseniz o zaman sizin haklılığınız ve içtenliğiniz sorgulanır. işte yasemin çongar böyle bir hanım. mesela obama' nın başkan yardımcısı adayı biden' ın ki adam müseccel türkiye düşmanı, akla gelebilecek her konuda türk tezlerinin karşısında yer almış bir politikacı kariyeri boyunca, türkiye için bir şanssızlık değil tersine bir fırsat olabileceği fikrini pazarlamaya başladı şimdi de. biden seçilir mi, seçilmez mi,
o koltuğa otursa dahi her gönlünden geçeni pratiğe dökmek mümkün olur mu, olmaz mı ( cevabı belli bir sorudur bu, dengeler, çok yönlü çıkarlar bugüne kadar icra mevkinde bulunmamış, dolayısı ile attığında mangalda kül bırakmama lüksüne sahip olmuş bu adamı bambaşka tercihlere itecektir ) ayrı mesele, ancak çongar açısından sorun daima türkiye cumhuriyeti' nin aleyhine fikir ve projelere angaje olmuş, esasen fazla derinliği olmayan bir politikacıyı bizlere allayıp pullamaya çalışması. yasemin çongar' ın fıtratını bildiğimizden ona sinirlenme refleksini kaybedeli çok oldu da bu kadar enayi yerine konmak adama koymuyor değil.