her halkın içinde sömürenler ve sömürülenler vardır. bir halkın sömüreniyle başka bir halkın sömüreni kardeşken, bir halkın sömürülenleriyle diğer halkın sömürülenleri kardeştir. günümüzde bunu çok idrak ettiğimiz söylenemez, ama küreselleşme olgusu tamamına erdiğinde, görüntü daha da netleşecektir...
esasen, halkların sömürenlerinin kardeşliği çoktan gerçekleşmiştir, bir japon girişimci ile bir türk girişimci çok rahat bir şekilde ortak fabrika açabilmekte, banka alabilmekte, ihalelere girebilmektedir.... ne var ki, aynı kolaylık, halkların sömürülenlerinin kardeşliği için söz konusu değildir... sömürülenler kısmında durum, birbirinin gırtlağını sıkmak şeklindedir halihazırda...
boşuna boşuna kıç yırttıran slogandır. çünkü halkların kardeşliği hiçbir zaman olmamıştır ve olmayacaktır. evet keşke bütün halklar kardeş olsa ama bu sadece safça bir temenniden ibaret kalır. devletlerin ibnelikleri sürdükçe halkların kardeşliği fos bir slogan olarak kalmaya ve can çekişmeye devam edecektir maalesef.
her bir ırkın kendisini yücelttiği, kendisini üstün gördüğü bir ortamda üstünlük ve yüceltme aslında toplumların kendi kendilerine hazırladıkları bir tür tuzaktır ki kutuplaşmalara zemin hazırlayan başlıca etkenlerden sayabiliriz bu iki olguyu. bence türk ün türkle kardeşliği ne kadar önemliyse türkün diğer ırklarla olan kardeşliği de o derece önemlidir; bu diğer tüm halklar için de geçerlidir. ben dünya vatandaşıyım diyebilse insanlar, benimsedikleri milliyetçi tutumdan sıyrılıp, biraz da gözlerini açıp, tüm insanlığın tek bir noktada birleşebileceği gerçeğini görseler, barındıkları toprakların tek hakimi kendileriymişçesine sonradan gelene (ya da hep orada olana, farkeder mi?) abilik taslamasalar, durum daha farklı olabilirdi. gelip geçiciyiz dünyada, bizim dışımızda devam eden tek şey doğadaki döngü;ölürken ardımızda bırakacağımız gerçek, sahip olduğumuz erdemlerdir. insanlık olarak gücümüzün farkında olmalıyız; fakat alçakgönüllülükle. güçle ezerek,büyüklük taslayarak tek yapabileceğimiz, dünyayı kısır bir döngünün içinde hapsetmek olur..bu durumda dünyayı kısır döngüden kurtarabilecek en önemli sözlerden birisidir; "yaşasın halkların kardeşliği" .
keske devletler bu kadar cikar iliskisi icinde olmasaydi da, bu durum gerceklesebilseydi, herkesin ortak yaninin insan oldugu onplana ciksaydi. ama bu kadar sömüren ve sömurulen olduktan sonra halklarin kardesligi nasil beklenebilir ki. biliyorum bu gun yok boyle bir durum ama ileride elbette birgun halklar kardes olacaktir. inadina halklarin kardesligi...
işe gelindiği zaman, işe gelindiği söylenen; kimi zaman 'gerçek kardeşlik' adına kullanılırken, bazen de bazı çevreler tarafından salt 'bölücülük' için kullanılan slogandır.
(bkz: bir silah olarak siyaset)
acaip ustaca hazırlanmış, yani tam bir usta işi tuzak slogan.
şimdi birarada yaşamanın önemini bilen, iyi niyetli vatansever bir insan, ırkçı olmadığını göstermek için, bu sloganın vermeye çalıştığı mesajı destekleyecektir.
fakat sloganın içine gizlenen asıl amaç, "siz aslında tek bir ulus değil, farklı ulusların bir araya getirildiği, bir topluluksunuz" mesajı vermektir.
artık milletlerin bir araya gelip büyük topluluklar (bkz: ab)oluşturmak zorunda hissettikleri bir dönemde, farklılıklara vurgu yapmak ne kadar iyi niyetlidir. tabiki tamamen kötü niyetlidir.
kaldıki türkiye de yaşayan insanların farklılıkları o kadar azdırki, devede kulak bile değildir.
peki sonuç nedir.
bu halklar kelimesine prim vermemelidir. görüldüğü yerde karşı fikirle cürütülmelidir. hatta "halklar ne lan" denilmelidir.
bu ülkede elliye yakın farklı kültür, halk yaşarken ve bu halklar yüzyıllar boyu bu topraklarda kardeşçe yaşamışken neden son 10-20 yılda çıkmıştır bu düşmanlık?
evet bu ülkede de ve hatta tüm dünyada halklar kardeştir, öyle olmalıdır, temennimizdir.
ermenileri tarihte kimilerine göre sınır dışı edip, kimilerine göre soykırım yaparken yardım aldıklarınız kürtlerdi, ne değişti de şimdi kin beslemektesiniz? çünkü o gün o işlerde görev alanlar bugün bu kini körüklemektedirler. bir zamanlar bulgaristan türk'lerine yapılan zorlamayı ayıplayanlar bugün kendi ülkelerinde yaşayan başka halklara aynı zulümü göstermektedirler.
her şey bir kenara, bakkalınız olan ermeni ile, komşunuz olan kürt'le, evinizi yapan rum'la, sokağınızı temizleyen çerkez'le, laz berber'inizle alıp veremediğiniz nedir? sanıyorum hiç bir şey!
aslolan şudur ki; bu halklar birbirleriyle yüzyıllar boyunca kardeşçe yaşamış, birbirine kız alıp vermiş, dostluklar kurmuş, yardım eli uzatmıştır. kürt'ü türk'e, laz'ı çerkez'e, gürcü'yü abaza'ya vurduran aynı faşist düşüncedir. bu düşüncedir ki dünya tarihinde küreselleşmeyi doğurmuştur.
unutulmamalıdır ki; birini diğerinden farklı kılan olgu açlık, yokluktur. hangi işveren'e kürt diye, türk diye, laz diye fabrika açma izni verilmemekte? ve sırf laz, türk, kürt olduğu için hangi insan işçi olarak fabrikada çalışamamakta? hangisi etnik kökenine bağlı olarak etiler'de oturmakta veya hangisi bu yüzden açlıktan ölmekte? aç kalmamak için eşşek gibi çalışan ermeniler, rumlar da var bu ülkede!
biz severiz birbirimizi, insan olduğu için...kürt, türk, laz, çerkez, rum, ermeni, abaza farketmez. bizim sevmediğimiz dünyanın her yerinde olan ve her millette barınan faşist düşüncelerdir. senin dilinin güzelliğini, özgürce konuşmanın verdiği zevki tatmanı bizde isteriz. konuş özgürce, söyle türkülerini ama unutma türkiye'dir burası. ortak dili vardır, okullarında, resmi kurumlarında bulunmanın belli kriterleri vardır. ama türkiye'liyizdir hepimiz!
ne de güzel söylemişler;
yaşasın halkların kardeşliği, yaşasın dünya kardeşliği!
Kendi içinde de bir miktar çelişkili olan slogandır. Eğer sen insanları "ispanyol" "bask" "katalan" diye bir ayrımı kabul ettirecek şekilde ayrımlara dolaylı olarak da olsa itersen, insanlar da doğal olarak bu ayrımlar üzerinden hareket ederek kendini ait hissettiği toplumu diğerleriyle kardeş gibi göremez. Görmesini beklememeliyiz. değil mi?
Ne halkı kardeşim,yok öyle bir şey, ben de bu ülkenin bir vataşıyım, sen de bu ülkenin vatandaşısın, bir halka ait olduğunu vurgulamak neden? Bu halkların varlığı ve kültürlerin farklılığı tabii ki göz ardı edilemez fakat -her kutup için- bu farklılığı politik boyuta taşımak neden? Hepimizin karışık da olsa mutlaka bir soyu var, mutlaka bir kültürüm var, fakat bunu istemli olarak muhafaza edip bunu üzerinden diğerleriyle farklılaşmak asıl toplum huzurunu bozmaz mı? Bütün istediğimiz daha fazla zenginlik ve huzur içinde yaşamaksa bunu yapmamız amaçlarımıza ters değil mi? Mal mıyız?
bizim ülkemizde artık anlamamız gereken slogandır.etnik kökeni ne olursa olsun bu bayrak altında türk kimliği olan ve ülkesini seven herkes türktür.kürdü,türkmeni,lazı,çerkezi,melezi hepsi türktür.bizim ülkemizdeki bu bölücü hareketler bile dış güçlerin ve ekonomik koşulların(pkk,amerika,fransa,parasızlığın getirdiği çaresizlik,pkk,abuk sabuk konuşan başbakanlar) etkisiyle olmaktadır.ama türk insanı daima ülkesini sever.öyle ya da böyle bugün türkiye güç duruma düşse hiçbir türk vatandaşı hiçbirşey düşünmez ülkesine yardım eder.ama şov yapıp ben ülkemi seviyorum diyenler o sırada nerede olurlar?******onu kimse bilmez.onun için önemli olan şey faşistlik yapmadan türk olduğunu bilmektir.
mesele türk kürt değildir ki...
o kadar basit olamaz,aşağı sokak yukarı sokak kavgası değil bu...
ölüm var bu işin içinde,kalleşlik var..
ağlayan analar,kanlı bebekler var..
katiller var,helak olmuş zavallı insanlar;ve sömürülen bir ülke var elaltından da olsa..
bu sözü duydukları zaman içlerinden birer parçanın koptuğu insanların, diğer halkları sevmesi zaten beklenemez. ne gerek vardır sevmeye düşman olalım, nasıl olsa türk'ün türk'ten başka dostu yoktur. bu söz bize yüz yıllarca yeter daha.
böyle boş laflarla kimse göz boyayamaz,kimin ne olduğu açıktır..
vatanı bölmek isteyen,kundaktaki bebeği öldüren adam kardeşlik değil kalleşlik yapar...