Hikayemin adı mucize kıtırlı domates çorbası;
bir keresinde marketten kıtırlı domates çorbaları almıştım. Eve geldiğimde kıtırlı domates çorbasını açmamla birlikte içindekinin hakiki kıtırlı domates çorbasının olmadığını, sarımtrak bir sebze çorbası olduğunu farkettim. Paketleme hatası olduğunu düşünüp fazla üzerinde durmadım. içinde de kıtır mıtır yoktu. Mucize, kaynattığım suyu tozun içine eklediğimde suyun kırmızıya dönüştüğü anda başladı. Hatta üzerinde kıtırlar da yüzüp duruyordu. Suyu kaynatmaya başladığım sırada mutfakta bulunan ablamın bu doğaüstü olayın yaşanmasında rol oynadığını düşünüyorum. Ama öyle olsa da, yani ablam çorbaları değiştirdi ise, sarı çorba tozu, neden kırmızıya dönüşsündü ki? Madem seçilmiş bir insanoğluydum, başıma doğaüstü olaylar gelicekti, neden buna kıtırlı domates çorbası alet oldu? Neden ışıkl-sakallı dedeler, periler olmadı..Mesela bu çorbaya suyu katarken karşımda pekala bir dede belirebilirdi..Neden insanoğlunu temsilen ben seçildim? Bu sorular insanlık tarihi devam ettiği müddetçe sorgulanmalıdır. evet.
silik kutusundaki, 1970 tarihli entrydir. aylarca silmek için uğraşılmış ve başarılamamıştır. sonra kendi kendine gitmiştir. bir gün, silik butonu yanmıştır. yanında hiçbir sayı olmaksızın hem de. entry geri gelmiştir ve tarihten başka iz yoktur. yine silinememiş ve birkaç gün önce aniden, yine kendi kendine yok olmuştur. beklemedeyiz. *
önceden söyliyeyim, başımdan geçen olay, belli bir yaşın altındaki çocuklarda kalıcı psikolojik hasarlar bırakabilir.. varsa yanınızda kardeşiniz falan atın odadan.. siz de 18 yaşın altındaysanız kapatın sözlüğü.. hatta gidin fişten çıkartın bilgisayarı.. yatın uyuyn lan bu saate kalmışsınız..
aslında esrarengiz olarak nitelendirmek daha mantıklı bu başıma gelen olayı ama başlık israf etmeye gerek yok..
o geceyi asla unutamam.. zaten unutursam da döverler adamı lan bu gece oldu olay.. neyse.. ben her zamanki gibi yemeğimi yedim, maçımı izledim ve istirahat için odama çekildim.. uludağ sözlüğü de açtım, arada bakıyorum falan.. rutin bir gece..
içimde ne olduğunu anlamadığım bir sıkıntı vardı.. şimdi düşünüyorum da sonra olacakların habercisiymiş meğerse o sıkıntı..
msn'den istediğim randımanı alamamıştım.. uykum da yoktu, ''sözlüğe bakınayım bare biraz..'' dedim ve sözlükte dolaşmaya başladım.. 'en son yazar olmuş onbeş eşsiz bünye'ye düştü yolum..
girdim..
*ouuuuuuuuuwwww ciiiiek cieeeek hohahahahhahahah rrrrrr*
(korku programlarındaki ses efektlerini veriyorum bakmayın aval aval.. sırasıyla kurt uluması - vampire dönüşecek olan yarasa ciklemesi - akli dengesi bozuk kötü adam kopması - canavar lan işte bu da, sorgulama her boku)
ne diyorduk, hah.. girdim.. yeni bir yazarın ilk nickaltını girme işgüzarlığını severim.. beni bir sözlük büyüğü gibi gösteriyor.. bu gece ise her yazarın ilk nickaltı entryi girilmişti.. tam umutsuzluğa kapılıyordum ki, o sırada onu gördüm.. push the tempo
tıklamamla birlikte, başlık beni fatboy slim'in ya mama adlı şarkısının başlığına götürüyordu.. bundan normal bir şey yoktu çünkü bu şarkının diğer adı da push the tempo'dur (bu saçma entryde bile bilgi veriyorum).. hemen başlığın yanındaki yıldıza tıkladım ve beklediğim manzarayla karşılaştım.. push the tempo başlığına sadece şarkıyla iligili olan bu yönlendirme entrysi girilmişti.. yazarın nickaltı hala bakirdi.. içime doğan kötü hislere aldırmayarak, yazarın ilk entrysinin benimki olduğunu da vurgulayan entrymi girdim..
her şey o zaman başladı..
bir kaç dakika sonra başlığa 3. entry de girilmişti.. bu entry bir fatboy slim baknızıydı.. mantıklı.. sonra ise solda push he tempo (4) yazısını gördüm.. demek ki benim gaza getirdiğim insanlar bu yeni yazarı sözlüğe ısındırıyorlardı, güzeel.. başlığa bir daha tıklamamla kanım dondu..
entrym 3. sıraya inmişti.. demin bir boşluk olan 2. sırada şimdi bir entry bana sırıtıyordu.. kendimden şüphe ettim.. belki de yanlış görmüştüm dedim ama hayır.. çünkü bu olanları aklım açıklamaya yetmiyordu, tutunacak bir dal arıyordum.. halbuki adım kadar eminim yönlendirildiğimi diğer başlığa daha 2 dakika önce..
ben daha bu olayı çözmeye uğraşırken gizem büyüyordu..
entrym 4. sıraya inmişti bu sefer de.. benden önce yazarı karşılayan bir entry peydahlanmıştı.. geriledikçe geriliyordum başlıkta.. tarihe bakıyorum, 2 gün öncesi.. nasıl olur?.. demin yoktu.. aklımı kaçırmak üzereyim.. sakin olmam lazım.. kapı gıcırdıyor bu anda.. bakıyorum iki saattir kafa siken o kötü adam gelmiş.. ''iki rekat sus lan nıhahah hohaha diye beynimi büzdün, sır çözüyoruz şurada..!! diye payladım.. çarptı kapıyı çıktı.. bu arada ben bütün bunların kötü bir rüya olmasını ümit ederken, o mesajla dünyam iyice şaştı..
*ouuuuuuuuuwwww ciiiiek cieeeek özür dilerim abi bilemedim rrrrrr*
silik.. entrym silinmişti.. tabii ki silinir amına koym neredeyse 2. sayfaya geçecek başlık benim entry hala hoşgelmiş sefalar getirmiş falan zırvalıyor..
bütün bu olanlara mana veremiyordum.. entrynin silinme nedeni de bir acayipti: ''bu entry, başlığın sözlük içindeki durumuyla ilgilidir..''
ne alaka lan?..
öte taraf bana oyunlar oynuyordu, evet.. hala çözemedim bu olayı.. bazen, gece yattığımda hala çığlıklar içerisinde push the tempo diye bağırarak uyanırım.. annem deli zannediyor beni.. yani uyanırım herhalde bu geceden sonra, bilmiyorum..
siz siz olun gece entry girmeyin.. belli bir saatten sonra da tek başınıza dolaşmayın sözlükte.. baştaki yasal uyarıya rağmen dayanamayıp entryi okuyan ve şimdi korkudan osuran teen agelere bu laflarım..
**************************
- şşt tamam olm gel amma alıngansın ya..
- abi yok ne alakası var da yani ayıp ediyorsun iki güldük diye..
- olm bir şey yazıyorum devamlı manyak gibi anırıyorsun arkamda.. yanında da yarasalar.. herkesin bir özeli var yani, seviyorum seni de bir an parladım ben de.. anlayış göster..
- tamam abi ne demek ya.. kurt ulurken öksürdü de ona güldüm ben zaten..
- alma şu hayvanı da içeri..
- bi zararı yok be abi.. uluyor öyle arada sadece..
- off tamam..
