metrobüs ani fren yaptı ve koltukta oturan teyzenin üstüne düştüm toparlanıp kalkayım derken diğer koltuğa düştüm oradan yere düştüm. insanların sıkıcı gününe tebessüm kendi adıma rezillik.
Ufak tefek rezillikler neyse de üniversite arası memlekete dönüşte aktarma otobüsünde uyuyakalıp, tren makinistlerinin saçma sapan madde kullanımı, sevgilinle takıldın dimi gibi gibi suçlamalarina maruz kaldığım gün yerin dibine girmiştim. Yurtta tek kalmıştım son gece, korkudan uyuyamamistim sadece. Aslında rezil davranan ben değildim sorguya çeker gibi suçlayan koca koca adamlardı ama karşılarında yaptıkları yakıştırmalardan utanıp saatlerce salak salak ben ağladım .
1. rezilliğim ; ilkokul 1. sınıfta altıma yapmıştım. kısa pantolonumun paşasından afedersiniz poklar aka aka dersten çıkıp eve koştum. hem sınıf arkadaşlarıma hem öğretmenime hem sokakta beni görenlere ve hem de aileme rezil rüsva oldum.
2. rezilliğim ; parasını peşin aldığım müşterinin evine kat kalorieri döşeyeceğime yanlışlıkla bir alt kattaki daireye döşemişim.
- çok uzun süredir tanışmak için uğraştığım hatunla sonunda randevu ayarlamıştım, buluşacağımız yerde kızın önünde çukura düştüm. ( oradan çıkmadım iyice kazıp yerin dibine girdim)
- arkadaşın eşinin yaşadığı gerçekten çok talihsiz bikini kazası ve ona sahit olmak. çok mahçup edici andı hepimiz için.
- lise de dersten kaçarken müdürün fark etmesi ve okul hoparlörlerinden bize seslenişi
- ailemin zoru ile hiç tanımadığım bir düğüne gitmek zorunda kaldım giderken takıyı takar dönerim diyordum ama o kadar iyi karşıladılar ki anlatamam kız tarafı olsun erkek tarafı olsun. bütün gece oynadık eğlendik, düğün bitti eve geldim ve ailem takı fotoğrafında dedi bunlar kim? yanlış, hiç tanımadığımız birinin düğününe gitmişim.
bı sıcak havada belediye otobüslerinde arka tarafa doğru ilerlerken koridor tarafında yaşlı bir teyzenin önünde ayakta bir süre dikildikten sonra, teyzenin bağıra bağıra
**evladım bee çok pis kokuyorsun demesi. o an için otobüsten inmek için etrafta basmak için ne kadar düğme varsa aramak.... tey anasını. öleyim daha iyi
istanbulda rutin yaşamdan bi anlık çıkalım diyip plan yaptık akşama kafa dağıtmaya gidecektik.
dedik herzamanki gibi sakin bi ortam seçelim demlenelim. küçük beyogluna gitmeye karar verdik. istiklalden yürürken kısa süreli biyere uğradım,döndüğümde 3 bayanla muhabbet ediyodu bizim çocuk. meğersem arkadaşlarıymış..
kafalarının tepesinde ''biz meleğiz''diye bağıran taçlardan takmış 3 kişilik topluluk çok enerjikti.. gruba dahil oldular beraber kafa patlatıcak bi ortam seçtiler mecbur oraya gitmek zorunda kaldık.
tanışmıştık. kızların üçüde ''lastik'' bölümünde okuyolarmış. şaka değil gerçekten öyle bi bölümün varlığından o an haberim oldu. bozuntuya vermedim. bende bana sorulan soruları ''hı hı,evet,tabi tabi'' gibi nidalarla yanıtlıyodum. kısa süreli soru cevaptan sonra suskunlugumu korumustum.
muhabbet genelde benim dışımda dönüyor, yanyana yürüyen grubumuz dolambaçlı yollardan mekana varıyordu.
nihayetinde girdik mekana yer bilmecesinide çözmüşken içecekleri söyledik. pek muhabbete katılmıyodum daha dogrusu katılamıyordum.
olacakları sezmiş gibiydim..
içkiler geldi gitti derken alkolün rahatlığıyla biraz olsun rahatlamış, masadaki fırtınalı muhabbetin içinde bulmuştum kendimi. herşey güzeldi, lastikçilerle 20 yıllık arkadaşmış gibi sohbetler dönüyordu. içkiler bitmeden söyleniyodu. müzik arasıra kalkıp oyanayan lastikçilerin masaya vermiş oldugu ''süper eğleniyoruz enerjiğiz'' havası falan, gayet güzeldi.
lastikçinin biriyle koyu muhabbete girmiştim, seviyeli güzel bi konuşma oluyodu. sesli ortamında desteğiyle sesimizi duyurmak için birbirimize girmişcesine konuşuyorduk.
kafamı çevirdim içkiden yudumlıyacaktımki benim arkadaşın elini gördüm biramın üzerinde. sigara elinde ''kül dökerim valla'' dermişcesine cocukça hareketleriyle pis pis sırıtıyordu. (ee lastikçilerle aynı üniversitede okuyan kendisiydi rahat olacaktı tabi.. hem muzurum, yeri geldiğindede çok agır başlıyım otorsitesini kurmuştu kızların üzerinde)
''çocuklaşma lan'' dedim sigarasına işaret parmağımla vurdum...alkolünde vermiş etkiden dolayı biraz fazla vurmuştum sanırım..
işte o anda zaman yavaşladı, ortamdaki müzik sesi kesildi sanki... kalp atışlarımı duyuyodum sadece.... vurdugum sigaranın ucundaki yanan şeysi karşıdaki lastikçiye dogru dağıla dağıla gitmekteydi.... ve bi anda zaman eski haline döndü.sigaranın yanan şeysi kızın dörtbir yanına değip yakmıştı. kendiside şoktaydı.şöyle bi gözleri ve agzı açık salak bi tiple 15 saniye kadar şokladı..masada bi sessizlik..bendede sessizlik vardı ama sıçtığım içindi.
bi anda bunların grubu toparlayan anaç lastikçi ''napiyosun sen ya''diye bi çıkışta bulundu.bizim arkadaş kafası güzel oldugu için ''telaşa mahal yok ''dermişcesine agır agır peçeteyle yanan yerleri silmeye çalıştı salak. ne alakaysa..
benim cevabım kısa ve özdü ''şey pardon''.. o anda oradan uçarak uzaklaşmak istedim.. veya ışınlanmak..
fırtınalı ortam bozulmuştu.. soguk bi hava hakimdi. bende sessizliğime sessizlik katmış yan tarafa dönmüş çalan grubumu suçlu bi yüz ifadesiyle seyredip içkimi içiyodum.. sıçmıştım ortamın agzına.
10 dakka böyle devam etti daha sonra üstü yanan lastikçiye ''konuşabilirmiyiz'' dedim ve konuştuk. biçok defa özürdiledim.biyerinin yanmadıgını ama korktugunu söyledi bana. bikez daha özürdiledim. gülüştük..
herşey eskiye dönmüştü. ben yine sessizdim çeşitli mimiklerle masaya eşlik ediyodum..
masadakiler bi anda bana özel bi ilgi göstermeye başladılar, dansa kaldırmaya çalışmalar falan, ''gül hadi yaa'' demeler falan..anlam veremedim..
yaktığım her sigarada masadakiler tedirgin olsada ben ''yakarım bak'' gibi aptal esprilerle yaşanan felaketi geçiştirmeye çalışıyodum.onlarda gülüyolardı..
unutulmuştu..
çıktık mekandan..
evin yoluna doğru koyulmuştuk.. dağınık bi şekilde ilerliyoduk ki o anda yakıtıgım lastikçi koluma girdi!
şaşırdım bi an..böyle samimi olucak bişey geçmemişti aramızda.. kafam güzel oldugundan koluma baktım bi ''ha iyi ozaman''dermişcesine devam ettim...
anaç lasitkçi arkadaşına ''napiyosun kızım'' dermişcesine baktı.. bozulsada engel olamadı salak.olamayacaktıda..
taksiye binene kadar lafladık,soru cevap yaptık,fotoğraflar çekildik.. hayat daha güzel geldi bi an..
o durumda bile felsefe yapmak istedim ''bak işte kızın canını yaktım,tuttu koluma girdi gayette sıcak kanlı bana karşı,demekki sevilmek için can yakmak lazım ''diye aklımdan geçsede hemen vazgeçtim'' yok abi yapma, içinde bulundugun duruma bak siktr et'' diyerek kovdum içimdeki felsefi düşünceleri..
muhabbetin şekli değişmişti.. tatlıya bağlanmıştı herşey.. mutluydum.. nerden nereye..
Benim son noktam adet kanıydı. Annem arayıp "çarşıda buluşalım" demişti. Bende bir güzel beyaz pantolonumu giyip gitmiştim. Bir kadın yanaşıp beni durumdan haberdar etti. Evet! kan revan içindeydim hem de. Hemen ceketimi belime bağlayıp bir mağazaya koşmuştum ve pantolon almıştım.
Sen o çarşıya naomi campbell gibi giriş yap sonra böyle bir şeyi fark et! Ergenlik işte!