Hayır, hiç kanamadım.
Oturdum önce bir taşın üzerine, denizin dalga dalga sesi çınladı kulaklarımda. Çınnn, çııınnn; işte böyle ahestelice...
Sonra bir derin nefes aldım, çektim onu ciğerlerime. Hmmm, ohhh; ihtiyacım varmış buna çokça.
Yemin olsun çok acımadı içim. Kemanın yayı koparken çıkardığı hüzzam name var ya, işte o tatdaydı bu da bana. Yanık bir çikolata kokusuydu burnuma çalınan, o koku insanın iştahını kabartan; benim de canımı yakan, böyle bir ilişki sarmalıydı en çok ruhuma kalan. Ama hepsi bu kadar olan, bununla kalan. Sonrası olmayan, sonrasını anlamayan ve gönüllü beklemeyen...
Iıh ııhhh, çok ağlamadım aslında. Hem neden ağlayacaktım ki sonra? Yaşanmayana yakılır mıydı ağıt can damarlardan?
Peki peki, yalan söyledim size; biliyorum, en çok da kendime.
Çok içim yandı, çok ağladım kaderime, kederime.
Çok istedim o aşkı yaşamayı, ellerimle dokunmayı, ruhumla okşamayı, bedenimle bütünleşmeyi... Çok istedim kendimi artık aldatmayı kesmeyi... Bir kere de akışına kapılmayı, sularında boğularak canfeza duygularla ölmeyi. Her ölümde yeniden dirilmeyi, dirilmelerde yeniden doğmayı.
Her hislenişte bin kere yok olmayı, aşka bir defa daha kanmayı ve kanışlarda boyun eğmeyi; kendim olmaktan çıkıp, yeni bir bende keşiflerde, ilahinaye kutsallıkta kaybolmayı istedim.
Ben ne mi yaptım?
Peşinen kabul ettim üzülmeyi. Peşinden ağıt tadında kelimelerle cümleler doğurmayı, sancılarımdan bellekler ve benlikler türetmeyi...
--spoiler--
istersen hiç başlamasın;
bu hikaye eksik kalsın..
onca yaraların ardından,
yeni bir aşk yaratamazsın...
yeni bir aşk yaratamazsın... "
o kadar çok kırıldım ki... sana belki, belki kendime.. ve o kadar büyüttüm ki seni içimde; eğer olmazsak biz; birbirimize sarılamazsak, hayatı paylaşamazsak ve üzülürsek, her şey daha kötü olacak... olmayız biz.. olamayız. belki de hiç olmamışız...
örselenmis bir cocukluk..
işte benim bütün hikayem...
kaç sevda geçse de yüreğimden;
bu yıkıntıları onaramazsın...
beslenme çantasindakileri sokak kopeklerine verip aç kalan bir çocuk var yüreğimde.. maskelerim ben değil; ben maskelerim değilim.. anlatsam, anlar mısın; yüzünü güldürebilir misin o çocuğun bilmem.. bilemem... bilemeyiz, belki de hiç...
istersen hiç başlamasın;
gec kalmisiz birbirimize...
yanlış kapılarla geçmiş bunca yıl;
dönemeyiz artık ilk gençliğimize;
istersen hiç başlamasın;
istersen hiç başlamasın...
soz verelim kendimize...
yüzümdeki çizgilerle eş yüreğimdekiler... ellerim gitti; yüzüm gitti.. maskeler ardında yaşarken; bomboşken herşey, bulduğum bir deger... sen... bu sevgiyi tüketmekten korkuyorum, seni kaybetmekten.. şimdi zaten yoksun, ama içimdesin.. ama hayatıma girer ve sonra gidersen... işte o zaman... bu riske girecek kadar cesur değilim ben artık.. dertsiz tasasız koşup, hayatı yakalayabildiğim yerinden yakalayıp kuyruğunda asılı gidemem.. düşerim. ne olur; sen de... bunu yapmayalım kendimize, birbirimize.. olmamışız farzedelim.. olmamişiz
--spoiler--
--spoiler--
Bir şey söyle
Denizler tutuşturulduğunda
Dağlar yürütüldüğünde
Bir şey söyle
Yıldızlar semadan bir bir
döküldüğünde üstümüze
Bir şey söyle
Ben seni unuturum
Söyle
Yer başka gök başka olduğunda
Sallanıp çalkalandığında uçsuz bucaksız sema
Hani biz ateşin etrafını sarmış
pervaneler gibi olduğumuzda
Bir şey söyle
Unuturum ben seni, söyle
Kalplerde gizlenenler ortaya döküldüğü zaman
Gök yarıldığı zaman
Ne oluyor bu yere dediği zaman insan
Ve kalakaldığında yüzkarasışiirlerim
Ve sensiz bir zaman
ve ayaklarımızın altından toprak kayıp dümdüz eğildiği zaman
Bir şey söyle
Defterler açıldığında gökyüzü sıyrılıp alındığında
Cehennem tutuşturulduğunda cennet
yaklaştırıldığında
Bir şey söyle, unuturum ben seni, söyle
--spoiler--
o kadar yorgunum ki aslında... o kadar bıktım ki herşeyden, öyle çok kırıldım ki; korkar oldum yeni bir şey denemeye. öyle çok yandı ki canım, kimsenin yaralarımı sarmasına izin veremedim. hatta yaraların sarılamayacağına sadece yeni gelenin yarayı bir kez daha hem de bu sefer daha da derinden açacağına inandım. ne yaralarımı sarmaya yetti gücüm tek başıma, ne de birine emanet edebildim kırgın ruhumu...
yapamadım...
seninle yaşayamazdım.
bana ayrılıkları sordular dedim aşkı bulunca
peki aşk dediler o ise ayagında fırangalar
peki sevgi dediler derin bir nefes aldım dedimki o berrak bir su gibidir dokundukça bulanır
dedilerki her aşktan sonra hüzün
dedimki hanı bir yıldız kayarya gökyüzünden bir yandan bir dilek dilersin kayan yıldızın ardından bir yandanda onun göz önunden kayıp gidişine üzülürsünya
(bkz: işte böyle birşey)