"günümüz çağı iletişim ve bilişim çağı olarak yorumlanabilir. geçmiş yıllarda
basın-yayın kavramı sadece tv, radyo ve gazetelerden ibaretken günümüzde
teknolojinin hızla yayılması ve internet nimetininde devreye girmesiyle adeta
devasa bir sektör haline dönüştü. günümüz medya unsurları ilk etapta ticari ve
kamu yararına yayın yapıyorlarmış gibi gözüksede propoganda adı verilen can
alıcı silahın kalbini oluşturmaktadırlar. önemli olan bu silahın kim ve
kimlerin yararına kullanıldığıdır. eğer bir ülke veya toplumda bir düzine tv
kanalı ve gazete, sayısız internet sitesi belli bir grubun tekelinde ise ayrıca
bu grup ülkeyi yöneten kesime oldukçada yakınsa ve o yöneten kesim dış güçlerin
etkisi altındaysa bu durum ister istemez kötü sonuçlar doğurabilir. bu
sebepledir ki sömürgeci anlayışı güden batı ülkeleri sömürgeleştirmek
istedikleri ülkelerde ilk iş olarak kendi medyalarını oluşturmuş, bu medya
organlarını ise devşirdikleri piyonlarıyla donatmışlardır. bu durum
günümüzdede değişmemekle beraber günümüz teknolojisi ile beraber muazzam bir
propoganda silahına dönüşmüştür. devşirilen veya kullanılan medya unsurları
insanları sadece istedikleri şekilde yönlendirmeye çalışmaz aynı zamandada
onları ilgilenmesi gereken konulardanda uzaklaştırmaya çalışır. popstarlar,
rockstarlar,bbg evleri, abuk subuk yarışmalar ve diziler bunun içindir, bunlar
küresel güçlerin beyin boşaltma operasyonlarıdır. devşirilen toplum ve gençler
sadece büyük güçlerin istediği şekilde olaylardan haberdar edilmekle kalmaz
ayrıca bilinçli ve sistemli yayınlarla özlerinden ve hassasiyetlerinden
kopartılmaya çalışılır. böylece karşımıza dejenere olmuş bir toplum ve genç
kuşak çıkar. manipüle edilen toplum düşünmesi gerekenleri değil düşünmemesi
gerekenleri, yapması gerekenleri değil yapmaması gerekenleri yapar. düşman ise
amaçlarına ulaşma yolunda bir yandan malı götürürken bir yandanda geleceğimizi
satın almış olur...
psikolojik savaş kısa tabiri ile amaçlanan hedef doğrultusunda dost, düşman
veya tarafsız grupların sizin lehinize düşünmesini, davranmasını ve hatta
hissetmesini sağlamaktır. psikolojik savaş öyle bir silahtır ki propoganda
ile güçlendirildiğinde sizi düşman bilenlerin dahi tüm servetini ve
kaynaklarını avucunuzun içine bırakmasıyla sonuçlanabilir. psikolojik savaş
tek kurşun atmadan ülkeler işgal etmenin yoludur, psikolojik savaş gerçekliği
kendi lehinize sonuçlandırma ve dönüştürme sanatıdır. bu sanatın en büyük
silahı ise medyadır. hedef yönlendirilmek istenen kitlenin benlikleridir,
hedef beyinlerdir.
türkiye yıllardan beri bu acımasız silahın tesiri ve hedefi altında.
türkiye'yi ve türk milleti'ni istedikleri gibi yönlendirmek, servetlerimizi ve
kaynaklarımızı ele geçirmek isteyenler yıllardan beri bu silahın kullanıcısı
oldu. türk toplumu bir yandan manipüle edilerek istekler doğrultusunda
yönlendirilmeye ve hareket ettirilmeye zorlanırken bir yandanda dejenere
edilmeye ve soysuzlaştırılmaya çalışıldı. geçmişte bu coğrafyada atalarımızdan
tokat yiyen ecnebinin torunları amaçlarına ulaşmak için bu seferde alanı
genişleterek yok edemedikleri türk kimliğini dönüştürme yoluna gittiler.
çünkü türklük ve türk kimliği ortadan kaldırılmadan amaçlarına
ulaşamayacaklarını onlar bizden daha iyi bilmektedir. bu sebepledir ki ilk
etaptaki amaçları toplumsal genlerimizi ve kodlarımızı ortadan kaldırmaya
yönelik faaliyetleri pompalamak olmuştur."
bağımsız adayların dtp'li zannedilmesi ve medyanın bilinçli bir şekilde böyle göstermesi. dtp bu adayları desteklemiştir, doğru. ama başka partililer de vardır ve emek ve demokrasi cephesi olarak seçime girmişlerdir. medyamız sağ olsun çok güzel hedef gösteriyor. seçim programında ''bğmz dtp % bilmem kaç'' yazmışlar. e yazsana madem emek ve demokrasi cephesi diye. ama olmaz bunlar menfaatlerinize aykırı işler yapacak kanı bozuklar di mi? çomak sokacaklar yolsuzluklarınıza, şirketleri peşkeş çekmenize di mi...tutuşuyosunuz acaba nasıl muhalefet yapacaklar diye.
türkiye'deki en önemli güçlerden birisi olan medyanın 'yasal' yani hiçbir engel teşkil etmeden insanları yönlendirme ve kandırmasıdır.
medyanın ya en azından düzen medyasının en önemli amacının sadece 'para kazanmak' olduğu düşünüldüğünde iyi niyetli şekilde 'etik' aramamız yanlıştır.
çünkü medya gayet bilinçli bir şekilde her gün yüzlerce yalan yanlış haber yapmaktadır. düzen medyası bu emek sömürüsünün, insanların birbirine düşürüldüğü ortamın devam ettirilmesine gayet profesyonel bir şekilde hizmet etmektedir ki pastadan yiyebilsin, amacın halka hizmet yerine halkı sömürmek olan düzen devam etsin.
bu profesyonelliği basitçe şöyle örnekleyebiliriz: desteklenmeyen bir parti liderinin kötü fotoğraflarına, desteklenen liderin gülümseyen, sempatik fotoğraflarına yer vermek.
ya da bazı sosylojik olayları unutturmak için o haber verilir ve ardından 'bültenimize güzel bir haberle devam ediyoruz...kedilere annelik yapan köpek' gibi haberlere yer verilir. asla o toplumsal olayın nedenleri araştırılmaz, hatta çoğu zaman olay hakkında yanlış bilgiler verilir.
başka bir örnek: 1 mayıs işçi bayramı'dır...sağcısı solcusu yoktur, o gün 'emekçiler' vardır. bayramın amacı ise tüm emekçilerin haklarının arttırılması, iyileştirilmesidir. ama medyada her sene 1 mayıs gelmeden bile 'provakatörlere dikkat' haberleri yapılır. asla 1 mayıs'ın neden var olduğu, tarihsel önemi anlatılmaz.
aynı şekilde medyada hiçbir zaman chp'den daha sol bir parti göremeyiz, halka chp, 'işte size muhalif, sol parti' şeklinde dayatılır.
ya da küresel ısınma ile ilgili sürekli 'az su harcayın, televeizyonlarınızı gece kapatın' şeklinde haber yapılır. ama hiçbir zaman ormanların yerine yapılan golf sahalarından ve o golf sahalarının her gün kaç ton suyla sulandığına değinmezler.
yeri geldiğinde toplum şeriatçılar-laikler şeklinde yeri geldiğinde ise sağcılar-solcular şeklinde kutuplaştırılır.
bu dezenformasyonun, tamamen profesyonel ve bilinçli yapılan uygulamaların tek amacı ise halkı yönlendirmektir. böyle bir ortamda 'etik' ya da 'delikanlılık' aramak iyi niyet olur. görmemiz gereken ise medyanın her gün yaptığı haberlerle kimlere hizmet ettiğidir?
'bize' yani halka mı yoksa tüsiad'a, abd, imf ve ab yanlısı çevrelere, hükümetlere mi?
ortada bir tehlike varsa o da medyadır ve biz tehlikenin gerçekten farkındayız.