- yiğit özgür esprilerini entry diye dizip artı oyları toplamak.
- recep tayyip erdoğan demeçlerini 18 yaşından küçüklerin dinlemesi. (psikolojik olarak çöküntüye neden olabilir)
- geceleyin güneş gözlüğüyle dolaşan barzolar.
- tiki dili ve edebiyatı.
- olur olmadık yerde insanın kulağını s.ken bozuk megafonlu zerzevat satıcıları. *
- bayan kelimesini kullanmak. hele hele bağyan diye uzatarak kullanmak.
- her metal dinleyeni satanist sanan zihniyet.
- metal müziği böğürtüden ibaret gören zihniyet.
- dengir mir mehmet fırat.
- otobüste cep telefonu çalan kişiye çemkiren yaşlı teyze sayısının beşten fazla olması.
- teletubbies.
- temmuz sıcağında burun direği kıracak yoğunlukta parfüm sıkıp tıkış tıkış dolmuşa binen makyajlı genç işkadını.
- toplu taşıma araçlarında telefonlarıyla haykırarak konuşan insanlar.
- ramazan ayında su içtiğinizde size bakıp ayıplayan ve nefret dolu bir suratla "cık cık cık"layan türbanlılar.
- kısa mesafe yolcu almayan taksi şoförleri.
- sinyaller dururken el kol işaretleriyle iletişim kuran sürücüler.
- otobanın sol şeridinde 70'ten yavaş giden arabalar.
- müfteri kelimesi. son derece sinir bozucu geliyor kulağıma.
bazı şeyler vardır yasal olarak yasaklanması söz konusu bile olmayan ama sokakta gördüğünüzde sinirinizi bozan. işte benim bahsettiğim "şeyler" bunlardır.
örnek olarak;
-erkekler dar pantolon giymemeli.
-şişman kadınlar mini etek ve tayt giymemeli.
-düzgün vücudu olmayan erkekler dar tshirt giymemeli.
-kadınlar boya küpü gibi makyaj yapmamalı.
-terliyken parfüm/deodorant kullanılmamalı. en azından iki günde bir banyo yapılmalı.
aslında daha çok eklenir bunlara ama şimdilik bunlar geliyor aklıma.
şehir içi minübüslerinde ve belediye otobüslerinde ayakta yolcu alımı yasaklanmalıdır. oturduğum muhit dolayısıyla genelde ayakta gitmiyorum ilk binenlerden olduğum için, ama ayakta gidenlerin nefret dolu bakışlarından rahatsız oluyorum. binme kardeşim madem, otobüs dolu işte, koy tepkini. benim suçum ne? böyle bir kendini acındırmalar, acaba yer verir mi diye masum bakışlar falan yermiyiz biz.
hele o günden gelen, makyajlı, kokoş teyzelerin kollarını koltuğuma koyup emri vaki yapma girişimleri, bir de kalkmayınca -ki yaşlı, hamile, sakat olmayınca kalkmam- sanki kendisini taciz ediyormuşum gibi hareketler, dünyanın en büyük günahını işliyormuşum gibi davranışlar, insanı ulaşımdan bir kat daha soğutuyor.
teyze keyfin yerinde, parfümünden atlar ölür, bırak da bütün gündür derste olan şu zavallı bünye dinlensin seyahat esnasında.
mustafa sandal'ın aerodinamik, kinetik, jeofiziksel hede hödö albümler çıkarması ve kendinden, ergen kızlar gibi 3. tekil şahıs olarak bahsetmesi.
bir nesil manyak olduk be.
filmlerde ölümcül hastalığa yakalanan insanın durumu anlamak için doktora "ölecekmiyim" diye sorduğunda; doktorun, "hepimiz öleceğiz" diye cevap vermesi.