hem berlin film festivalinde hem altın portakal film festivalinde ödül kazanan oyuncuya * zamanında bazı sebeplerden dolayı yaptığı kötü işlerden dolayı kötü oyuncu diyen, 9 dalda oscara adaya olan filme * çok kötü ve saçma diyen insanlar tarafından etiketlenen film.
hayatımda bi kere watchmen filminde yaptığım, yaptığımız eylem. bütün film mavi devin dalgasını izliyosun. bi onunkine bakıyosun bi kendininkine, çıkıyosun zaten direkt. salon görevlileri, abi ilaç alıyo onlar kompleks yapma dese de tutamadı valla. *
filmekimi 'nde izlediğim ve hangi şuurla festivale katılmaya hak gördüğünü sorguladığım filmdir. emek sinemasında gösterilen filmlerin arası yoktu ve karanlıkta düşmemek için yerimden hareket edemedim. vampirlerle savaştım film boyu lanet gelsin.
efendim, sene bilmemkaç, lisedeyim o zamanlar, o yıllar küçük bir şehirde yaşadığımdan başka aktivite yok, napıcaz? her hafta sinemadayız. güzel filmlerin yanısıra, yokluktan, aslan kral'ı da izliyoruz, casper'ı da.
derken bir gün, "kundun" diye bir film geldi. hayatımda ilk kez bir filmi yarıda bırakıp çıkmak istedim.
bu kundun ne ola ki derseniz, bi tane dalai lama var, ama dallama demek daha doğru olur. film, bu dallamanın tey tey yaptığı zamanlardan başlıyor. sonradan "tibet'te 7 yıl" çekilmişti ya hani. ilk 15 dk'sı biraz benziyor. eleman büyüyor, serpiliyor filan. sonra, savaş başlıyor.
filmin, tüm geri kalan zamanında, savaş çıkıyor dallamayı manastıra götürüp saklıyorlar, savaş hafifliyor geri getiriyorlar. savaş çıkıyor dallamayı manastıra götürüp saklıyorlar, savaş hafifliyor geri getiriyorlar. savaş çıkıyor dallamayı manastıra götürüp saklıyorlar, savaş hafifliyor geri getiriyorlar...
bu böööyle sürüp gidiyor. bir de. arda şöle bi artizlik yapmışlar. hani bu japonların, renki kumlarla resim yaptıkları, peygamber sabrı gerektiren bi hedehödöleri var ya. işte amcanın biri, barış zamanlarında o kumlarla resim yapıyor. sonra savaş çıkınca, resmi bozuyor.
filmin sonunda ise o kumları alıp, dallamaya yediresiniz geliyor.
eve dönüş. mehmet ali alabora ve altan erkekli'nin çektikleri işkence eziyetini, yaşıyormuşçasına izleyiciye yansıtmasının ardından apar topar salondan ayrılmaktır. hemen sonrasında ise vücutta istenmeyen bir titreme ve dvd satan mağaza sahibinin '' sakin ol evlat'' deyip bir şişe su uzatması. bildiğin psikolojik travma.