üniversite öğrencisi için sancılı bir süreçtir. gece yatana kadar vicdan muhasebesi ve kar zarar analizi yapılır. sonra karar verilir. "yarın da okula gitmeyivereyim" denir ve mışıl mışıl uyunur.
okula gidilmeyecek gun karar verilir.
sabahin 7 sine alarm kurup uyandiktan sonra, ders programina bakilir. ilk derse bakilir.. eeehh.. denir ve iki saat sonra ya alarm tekrar kurulur.
insanın içini kavuran o karar verme sürecine kadar insanda huzur bırakmayan hayattan zevk almasını imkansız hale getiren bir zaman dilimidir bu. olm yarın önemsiz dersler var dersin bir günden bir şey olmaz dersin ama tam olarak ikna edemezsin kendini, dindiremezsin içindeki sıkıntıyı. ha bu sürecin sonunda verilen karar gitmemeye yöneliktir genelde.. yinede o süreçteki çekilen eziyete değer mi değmez mi ertesi günün nasıl geçeceğinden çok o gün okulda kaybedilenlere bağlıdır..
aksilik odur ki, okula gidilmeyecek günün sabahı tam saatinde uyanır insan. öbür günlerde içi saati duvara fırlatma isteğiyle dolup taşan ve yarım saat yatakta oyalanan kişinin hiç uykusu yoktur şimdi. kendini zorlayarak uyuyup okula gitmediği için oluşan vicdan azabını yenerse ne ala, yok uyuyamazsa, en iyisi üstünü başını giysin, tıpış tıpış gitsin okula.
daha iyisi sabah okula gitmeme kararını verme sürecidir. saat sekizde ders vardır, saat çalar, kalkıp oturursun yatağa. gözün henüz iyice açılmamışken aklına şimşek gibi çakar dersi ekme düşüncesi. artık hiçbir şey ikna edemez seni. zaten ikna etmeye de çalışmazsın kendini.
akşamdan zaten isteksiz olan öğrenci sabah karar veririm diyip alarm çaldıktan sonra sağ tarafının git sol tarafının gitme demesiyle sıkıntılı yarı uykulu halinde hocanın derse girmediğini hayal edip bişey kaybetmem düşüncesinin oluştuğu anda başlar.