genellikle bayanlarda olan bir sendromdur. iki saat açık dolabın içine bakarak;
"öff bunu geçen gün giydim, şunu da giydiğim gün leyla ile pişti olduk bir daha hayatta giymem" gibilerinden saatlerce sıkıntıya sokan durumdur. giyecek bir şeyler bulunduysa rahat rahat uyutur ama dolaba bakıp bulunamadıysa gece uyku haramdır.
bütün gözlerin her daim üzerinde olduğu endişesine kapılarak girilen sendromdur. etkileri yalnızca yatmadan önce, dolap karşısında ve ayna karşısında görülür. binbir güçlükle seçilen kıyafet giyilip insan içine karışınca kısa bir süre sonra unutulur.
biz de sanarız ki etrafımızdaki insanlar bizim hergün ne giydiğimizin kaydını tutuyorlar. bizi bu konuda bizden çok düşünen yoktur halbuki. herkes kendi derdine düştüğünden, kimse kimseye bakmaz aslında, baksa da unutur. o sebeptendir ki bu saçma sapan sendromun öznesi de nesnesi de sebebi de sonucu da bizizdir. kendimizi kendimize beğendiremeyen egomuzdur. oysa içten içe yine biz değil miyiz 'dünyada yalnızca sen kalsan ne yapardın?' sorusuna , 'çırılçıplak dolaşırdım' yanıtını veren? ademoğlu tuhaf yaratık vesselam.
an itibariyle uykularımı kaçırmış sendromdur. hayır şuç benim değil ki. bu ankar gündüz sıcak oluyo, güneş battıktan sonra buz gibi. karar veremiyorum bir türlü.*
dipnot:bu entry çok pis derecede subcektif ögeler içermektedir.
erkek cinsine pek bağlanmayan sendrom olsa da, havaların enteresan gittiği istanbulda incecik giyinip girp de olunabilir, kalın giyilip sıcaktan bunalınadabilir. çok karmaşık bu durumun bünyedeki etkisidir efendim bu.