yarım kalan entry

entry8 galeri0
    1.
  1. şöyle uzunca yazmışsın, alınteri döküp copy past yapmamanın iç huzuru içine işlemiş... vicdani rahatlığın fiziki yorungunluğuna galebe çalmış.. çok da güzel cümleler kurmuşsun gizli öznesiz, belirtili nesneli... sonuna da okkalı bir bkz kondurmuşsun.. sonra bişey olmuş iki dakka kalkıp gitmişsin.. döndüğünde sayfa bom! entrysidir. yarım bıraktığın entry çekip gitmiş. çok hüzünlüdür, çok acıklıdır.

    (bkz: yarım kalan aşk)
    (bkz: boş kalan pencere)
    0 ...
  2. 2.
  3. entry gir penceresinin altında bulunan sakla butonu ile aşılabilecek problemdir.
    1 ...
  4. 3.
  5. 4.
  6. yazar kişisinin bekar olması halinde nişanlısının çirkin olacağına işaret eden gelişmedir efendim.

    (bkz: yemeği yarım bırakanın nişanlısı çirkin olur)
    0 ...
  7. 5.
  8. mesela şey olabilir;

    başlık: sevişirken entry girmek

    entry; an itibariyle yaptıı....
    0 ...
  9. 6.
  10. artik sakla butonu ile sonra yazmaya devam edilebilir!.
    0 ...
  11. 7.
  12. 'sakla' butonu yoluyla yarım bıraka bıraka giri kirliliğine neden olan entrylerdir. tamam, "sonra yazarım" deyip de sakla'yıp bırakıyoruz. fakat sonradan aklımıza o başlık geliyor mu? yarım bıraktığımız entry'yi hatırlasak bile, hangi başlıktaydı hatırlayabiliyor muyuz? benim hatırladıklarımın yüzdesi çok az.

    sonra güya akıllılık etmişim, sözlükpad'a kopyalamışım öyle bırakmışım. ama çok zekalı olup da amele olmak isteyen ben, yine hangi başlık altında yarım bıraktığımı belirtmemişim. vay anam. az önce baktım sözlükpad'a, yazmışım da yazmışım, kaydetmiş kaydetmiş bırakmışım. rastgele oraya bakmasam aklıma bile gelmezler. sonuçta hayattaki tek işim, tek derdim onlar değil. unutuluyor haliyle.

    mesela yarım kalan girilerimden örnekler yapıştıracağım buraya:

    "liseye yeni başlamış olup, daha liseli olmaya alışamamış, hala ilkokulda yaşadığını zanneden yeni, pırıl pırıl, magazin programlarının sloganı gibi çok canlı ve heyecanlı bir liselidir!

    tanım şöyle dursun, bu insan kuzenimdir efenim. şimcik mutfakta bir şeyler yemek üzere dolanan bir adet üniversitelinin peşine mutfağa dalan ve "naaber ergen liseliii!??" diye şuursuzca seslenen, liseye kaydını yaptırmış fakat okulların açılmasına daha 3 gün olduğundan mütevellit henüz lisesiyle buluşamamış olduğundan ileri gelen .."

    demişim, bırakmışım.
    mesela:

    "mutsuzlukla mutluyum.

    bazen gerçekten kendime edinecek dert arıyorum. derslerim iyi. becerim de var.. çeşitli konularda çevremden daha iyiyim. sevgilim yok (yani derdim yok). olduğu zamanlar hiç aldatılmadım. terkedilmedim. annemden babamdan şikayetim yok. özgürlük seviyemden de memnunum. ha biraz daha olsam daha iyi olur ama pek şikayetim yok şu halimden. şişko değilim, tipsiz değilim, sümüklü değilim, pis değilim, geceleri altıma kaçırmıyorum, bisiklet sürerken düşmüyorum, ağlamıyorum da. evet aslında sorun bu.. ağlamıyorum sözlük.. ağlayamıyorum. her şeyin bu denli yolunda olması canımı sıkıyor. kanaatkarımdır ben. hep fazlasını istemem. aslında şuan isteyebileceğim çok şey var. ama istemiyorum. isteyemiyorum da.. ilginç.. yani "şunu şunu yap, istediğin o şeyler olacak" deseler, yapmamı söyledikleri çok basit bir şey dahi olsa kıçımı kımıldatıp da yapmam. yani hevesim yok. heyecanım yok. potansiyelimi biliyorum. ve neler yapabileceğimi de. ama yapmıyorum.

    geçenlerde bir sene önce görüp de bir daha göremediğim kişiyi gördüm. içimi kımıldatan kişiyi. hiç konuşmadım onunla bu zamana kadar. zaten çok da göremedim. gözüme hitap eden birisi. insanın baktıkça bakası geliyor. ama nedendir bilinmez, ben.. ben sadece ona bakmak istiyorum, bu kadar. yani onun beni görüp görmemesi önemli değil. şuan beni sevdiğini öğrensem, heyecanlanmam. belirli bir tepki vermem. sadece onu görmek hoşuma gidiyor o kadar. zaten toplam .."

    demişim, bunu da bırakmışım şak diye cümle ortasında. en azından adam bir noktaya gelir di mi? yok.

    "mesela.." yazdım bir baktım sayfaya! hayret ki bir yarım bıraktığım entrymin hangi başlıkta yarım kaldığını belirtmişim! bravo. aferim.

    işte:

    "sözlük yazarlarının itirafları:
    çoğu zaman kazma gibi davransam da benim de duygularım var galiba.

    yok lan. benimki duygu değil başka bir şey. o kadar alışmışım ki ben böyle habersiz sevmeye sevilmeye, sevdiğim insan bile yaklaşmaya kalksa kaçıyorum uzaklara. hep orda kalsın, ben de uzaktan bakayım istiyorum. zira yaklaşınca ne hissedeceğim belli olmuyor. belli olmuyor derken, sebepsiz yere soğuyorum. ve aslında o kişiye karşı bir duygum olmadığını farkediyorum. ve kendimden tiksiniyorum. ne zaman bu hale geldim ben? belki de hep böyleydim ve bu zamana kadar sevdiklerimi uzakta tuttuğum için hiç farketmedim? yoksa iki kez başıma gelen kötü tecrübe sonrası mı iyice taş, beton, metal doldurdum içimi? ama zannediyorum ki metallere sardığım bir kristalim var benim. var mı ki? bilmiyorum şuan bunu. aslında basit. basit ama ben bunu söyleyemiyorum işte. bu nasıl bir itiraf oldu anlamadım. asıl parçayı söyleyemiyorum.

    aslında.. evet içimdekinin farkındayım. ve onun çok hassas olduğunun da bilincindeyim. bu yüzden kendimin bile ulaşamayacağı bir yere sakladım onu. yani değer verilerimi düzenleyen bir beynim var sadece. kalbime söz hakkı vermiyorum. umulmadık kabalıklar da yapıyorum evet. hatta belki kalp de kırıyorum. .."

    burda da aferim bana ki bu sefer noktaya kadar gelip öyle bırakmışım. sözlükpad'a kopyalamayıp da herhangi bir başlığa girip entry kısmında önceden yazmış ve sakla'mış olduğum entryleri görme olayını da sıkça yaşıyorum.
    2 ...
  13. 8.
  14. yarım kalması gereken şeydir.

    hayatta her şey tamamlanmıyor ki. her hikaye giriş gelişme sonuç olarak kronolojik sırayla gitmiyor. bazısı sonuç olarak başlar bazısı da girer gibi yapar kaçar. yazıları da öyle düşün canlı bişeyler gibi. eksikleri olacak elbet oldukları gibi yaz bişey çıkmazsa ilerde birleştirisin belli olmaz. belki de hepsi kocaman bi resmin parçasıdır.
    0 ...
© 2025 uludağ sözlük