Murat Sabunca'nın T24'te yazdığı Türkiye'nin yarınlarını etkileyecek olan kulis bilgisi.
Saray'ın bazı danışmanları Türkiye'nin geçmişte yaşadığı parlamenter sistemden farklı yarı başkanlık sistemleri için inceleme ve araştırma yapıyormuş.
Başkanlık sisteminin yürümediğini düşünenlerin sayısı % 80'lere varmış.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın önünde imzalanmayı bekleyen 4.000 civarında belge olduğu söyleniyor. Hatta bazıları bu sayının 5.000 - 6.000 lira arasında olduğunu söylüyor.
Bırakın milletvekillerini bakanlar bile cumhurbaşkanına ulaşmakta zorlanıyormuş.
Kısacası Recep Tayyip Erdoğan'ın etrafı bu sistemle o kadar daralmış ki ülke için hayati önem taşıyan konularda bile, bir elin parmaklarını geçmeyen sayıda isime danışarak karar alınıyor.
Gelinen bu nokta çok şaşırtıcı değil aslında. Bu şekilde tek adam rejimini benimseyen tüm yapılar aynı şu anda bizde olduğu gibi karar mekanizmalarında dar kadroya mahkum olmuşlardır. Üstüne bir de hataları ya da kararları eleştirenlerin tümünü düşman ilan ederseniz yolun sonuna gelişinizi kutlayabilirsiniz.
işte şimdi gizli danışmanlar Rusya Modeli yarı başkanlık sistemini kamuoyuna nasıl pazarlayacakları konusunda kafa patlatıyormuş.
Çok fazla kafa patlatmalarına gerek yok aslında. Bu şekilde yaptım dese kim önüne çıkacak. Ardından da "Bizim istediğimiz model aslında buydu. CHP engel başarısız olalım diye engellemeye kalktı" derler. Olur biter.
Türkiye için en uygun sistemdir. Fransada yarı başkanlık sistemi uygulandığından, başbakan ve cumhurbaşkanı arasında yetki paylaşımı bulunmaktadır. Cumhurbaşkanı, dış politika ve ulusal savunma gibi alanlarda daha geniş yetkilere sahipken, başbakan hükümetin günlük işleyişinden ve iç politikanın uygulanmasından sorumludur. Türkiye, en son suriyede esedin devrilmesi gibi, bölgede proaktif dış politika izlediği için Erdoğan cumhurbaşkanı olarak kalmalıdır fakat iç siyasette muhaliflerin sesi olacak düşük profilli biri başbakan olabilir.
Parlementer sistemden farkı bakanlar kuruluna başbakan yerine cumhurbaşkanı başkanlık eder.Parlementer sistemde cumhurbaşkanları meclis yarı başkanlıkta ise direk halk tarafından seçilir.Cumhurbaşkanı iç ve dış siyasetin belirleyicisidir.Başbakan ile cumhurbaşkanı farklı siyasi partilerden olursa kriz üreten bir sistemdir.En iyi örneği fransadır.
kenan evren darbe anayasasını hazırlatırken cumhurbaşkanı yetkilerini fransa anayasasından esinlenerek yazdırmış olsa gerek fakat kendi hür ve adil seçimlerle değil adını milletin tepesinde silah varken yapılan uydurma referandumda anayasaya geçici madde ile yazdırarak cumhurbaşkanı olmuştur.Cumhurbaşkanını halk tarafından seçildiğinde mevcut yetkilerini kullanan bir cumhurbaşkanı zaten yarıbaşkanlık sistemindeki cumhurbaşkanı gibi olabilir.Bu fiili değil hukuki bir sonuçtur.Cumhurbaşkanı mevcut anayasamızda istediği zaman bakanlar kuruluna başkanlık edebilir isterse hergün toplayabilir.Neyseki bu tartışmalar başkanlık sistemine geçilmesiyle son buldu.
cumhurbaşkanını halkın seçmesi ile türkiye'de fiilen başlayacak süreçtir. referandumda yapılan oylamada halk farkında olmadan cumhuriyet rejiminden vazgeçmiştir. sonra koyunsunuz dediğimizde kızıyorsunuz amk. ne adamsınız ya.