Nerden geldik, nerdeyiz biliyor musun?
Yüzyıllar öncesi mi seviştik seninle?
ilk tanıştığımızdan bu yana çağlar mı geçti?
Nasıl şimdi bir yerlere gidiyoruz elele?
Anımsıyorum gözlerini, Babil de belki.
Belkıs ın dillere destan asma bahçelerinde.
Belki de yitik bir Ege Uygarlığının,
O Akdeniz mavisi sonsuz gecelerinde.
Sen! En yakın olan bana, kanım gibi
Beni her gün bir kez daha doğuran kadınım
Gül behçem, ormanım, suyum, toprağım, göğüm
Sen! Dünya kurulalı beri aradığım.
Yeni doğmuş bir çocuk kadar tenhayım seninle.
Enginlerde kanat çırpan bir martı gibi hürüm.
Durmadan bir ağaç büyüyor sevgimizden
Ta sonsuzlara dek uzuyor ömrüm.
Seninle çağlar yaşadık biz, dünde değil
Zamanın ölümsüzlükle birleştiği yerdeyiz
Su gibi avuçlarımızdan akıp gidiyor günler
Doruklarında kar eksilmeyen tepelerdeyiz
Seni andıkça bir ışık vuruyor yüzüme
Yosunların yeşilinden, dalgaların köpüğünden
Denizler çekiliyor, dağlar eğiliyor ve yollar
Kısalıyor, yaşadığımız aşkın büyüklüğünden
Bu coşkun umutlar boşuna değil sevdiğim
Boşuna değil solan yaprakların bir bir yeşermesi
Bak! Bütün aydınlığıyla duruyor karşımızda
Bu günün yarınlara açılan penceresi...