arkaya bile bakmadan kampüsü terk edip,
sevdiceği arayıp seni seviyorum demek,
ben de seviyorum derse "bunu belli etmek için çok geç kaldın" deyip,
"ben seni arkadaş olarak görüyorum" derse tek kelime daha etmeden telefonu kapatıp,
şehrin en kalabalık yerine gidip insanların nasıl alışveriş yaptıklarını, nasıl kavga ettiklerini, nasıl öpüştüklerini, nasıl sahte gülücükler dağıtarak normalde aklına gelmeyen insanları sokakta gördüklerinde "bekliyorum bize de gel" dediklerini izleyip,
yan tarafta olup biten kavgayı ilk defa karışma, kavgaları sona erdirme isteği duymadan izlerken, adımları yavaşlatmadan ilerlemeye devam etmek,
zamanında kazığıyla yerle bir olduğun insanların birini gördüğünde ağzına geleni söyleyip bir sözünü bile dinlemeden yürümeye devam edip,
arkadan gelirse korkusuzca kavga edip var güçle, ama öldürmeye yeltenmeden..
ezmek isteyen bir arabayla karşılaşılırsa tereddütsüzce yarını beklemek zorunda olmadığını düşünerek gözlere korkuyu hapsetmeden ilerlemek...
yani kalbimizi kırık birer hazineye çeviren her şeyin lanetini edebilmek..
olaylar akışına bırakılmalı, sevilen bir yemek yenilmeli, güneş batışına bir bira içilmeli, herşeyi yapmaya kalkarsak telaştan hiçbirini yapamayız çünkü.
döt korkusuyla gün boyu namaz kılmak. ne kadar işe yarar ayrı mesele tabii.*
-allah allah! bey, bizim oğlanın alnı secdeden kalkmıyor! sabahtan beri kılıyor sürekli!
+maaşallah maaşallah de hanım!
-rahmetli dedesi de böyleydi...
+lan bunu bile kendi tarafına yontuyorsun ha!
kendini "yarın öleceğim" diye hazırlamak ve hatta "nasılsa ölüyorum" diye her türlü zararlı şeyi denemek, yarın olupta ölmediğinde ise ona bu haberi veren kaynağa küfretmek... ****
saat 00.00 dan itibaren son 24 saatini güzel geçirmek, öbür tarafa gidince ahh ulan ben bunu niye yapmadım dememek için yapılcaklar bütünüdür. örneğin;
- bunge jumping *