Yargıdaki aksak sistemi düzeltmek için yapılan düzenlemelerdir.
Örneğin:istinaf mahkemelerinin kurulacağı yoktur. Durum böyle olunca yargıdaki iş yükü ile ilgili sorunlara yönelik çözüm önerileri şu şekildedir:
1. Hukuk fakültelerini bitiren herkese mecburi hizmet getirilmelidir. Mezunlar hakimlik, savcılık görevlerini doğrudan yapmasalar bile dosyaları tasnifte, raporlamada ve benzeri konularda çalışarak adli süreci hızlandırabilirler.
2. Avukatlık stajı bittikten sonra da mutlaka mecburi hizmet yapılmalıdır. Hazine avukatı, kamu avukatı ihtiyacı da giderilmiş olur. Bazıları mecburi hizmette savcı ve hakim olarak ta görev yapabilir.
3. Hukuk fakültelerinde master doktora yapanlar bir daha mecburi hizmete gitmelidir.
Yukardaki maddeler çok mu garip? Tıp fakültesini bitirince ayrı bir mecburi hizmet, üst ihtisas yapınca ayrı bir mecburi hizmet, yan dal ihtisası yapınca yine bir mecburi hizmet yapmak ne kadar doğalsa hukuk fakültesini bitirenler ve ilave eğitim alanlara da mecburi hizmet getirilmeli. Yargı üyeleri, sayımız yeterli değil demiyorlar mı?
Bu uygulama adaletsiz olur diyorsanız mecburi hizmet ile ilgili kanunun reddi isteğiyle açılan davada anayasa mahkemesinin kamu yararı için eşitsizlik veya adaletsizlik yapılabilir gibi bir anlama gelen bir kararla iptal istemini reddetmesine ne demeli (gazete ve meslek kuruluşlarının duyurularından böyle bir karar olduğunu hatırlıyorum, anayasa mahkemesinin mecburi hizmet ile ilgili kararı nasıl bulunabilir bilmiyorum, bu kararı bulup benim bilgilerimi doğrulayabilir veya düzeltirseniz sevinirim).
Şu anda adalet sisteminin ihtiyaçları ve sıkıntıları ortada, hukuk fakülteleri mezunlarına gelecek bir mecburi hizmette sayısız kamu yararı olduğunu düşünüyorum.
4. Adalet sistemine performans sistemi getirilebilir. Sağlık bakanlığının başarıyla uyguladığı bu sistem yargıda da uygulanırsa, hakimler bitirdikleri dosya üzerinden, kamu avukatları ve savcılar uygun bir performans sistemi ile ödeme yapılırsa işler hızlı ve verimli yürür.
5. Sağlık bakanlığı performans sistemi ile mesai dışı çalışmayı da teşvik etmiştir. Böylece doktorlar mesai dışında da performans almak için gönüllü ve seve seve çalışacak, ek kazanç sağlayacak, hizmetler daha etkili verilebilecektir. Aynı düzenleme yapılarak hakimlerin mesai dışı gönüllü olarak çalışmaya devam etmeleri sağlanacaktır.
6. Nasıl ki bir tıbbi hatada doktorların çok yoğundum, çok sayıda hasta bakarken hata yapmak kaçınılmaz şeklinde savunma yapmaları avukatlar ve mahkemeler tarafından geçerli bir mazeret olarak görülmüyorsa, aynı şekilde dosya sayısı fazla, yanlış karar alabiliyoruz, yetiştiremiyoruz mazeretinin arkasına saklanan yargı görevlileri cezalandırılmalıdır.
7. Davalılara kötü davranan, azarlayan, ileri tarihe gün atan, sert davranan, davalı haklarını ihlal eden adli görevlileri önlemek, cezalandırmak vb işlemler için davalı hakları kurulu oluşturulmalıdır.
8. Yargıtayın usul nedeniyle bozma kararlarını bir türlü anlayamıyorum. Usul üzerinden bozma insanlar tarafından yazılmış kanun, tüzük vb yasa ve adli uygulamaların eksik hatalı yapıldığını gösterir. insanlar insan tarafından dizayn edilmemiş, bir yaratıcı (isterseniz doğa deyin) tarafından yaratılmışken ortaya çıkan beklenmedik durumlar, çok çeşitli farklı tedavi sonuçları, hastalık belirtileri, tedaviye yanıtta farklılıklar için doktorlar suçlanırken insanlar tarafından ortaya konan adli sistemde usul hatalarını kabul edemiyorum, eminim ki sizler de aynı düşüncedesiniz. Bu nedenle bu gibi adli hatalar için malpraktis uygulaması getirilmeli, gerekirse adli görevliler için bir mesleki sorumluluk sigortası getirilmelidir. Böylece görevler daha etkili, verimli, yanlışsız yerine getirilir.
Aynı şekilde usul hataları dışında benzer olaylarda alınan çok farklı kararlar, aynı savcı ve hakimin suçluyu mahkum etmelerine karşın dalgınlıkla aynı dosyayı değerlendirip daha kısa süre mahkumiyet kararı vermesi gibi garabetler de olmaz.
Sağlık bakanlığının başarılı? çalışmalarını göz önüne alarak düşünülen öneriler dikkatlerinize sunulur.
Kelime israfından başka birşey değildir. Yazıda en çok dikatimi çekenler; yargının sayımız az şikayeti, yargıtayın usulden bozması, performans mevzusu.
ilk olarak arkadaşımız kendi fikrini yazmış fakat sanırım hukuka karşı sadece bir merakı var bilgisi biraz az.
Yargıtayın usulden bozması kanun tüzük zart zurtla alakalı değildir. ilk derece mahkemesiyle alakalıdır. ilk derece mahmekesi gerekli usul kurallarına uymadan dosyayı yargıtaya yollar ise yargtay bunu mal mısınız aq deyip geri yollar. Aynı sistem insan Hakları Avrupa Mahkemesi'nde de vardır. Sallarken biraz araştıralım.
Yargı mensupları, ki yazıdaki muhattap anladığım kadarıyla yargıtay, sayı azlığından değil dosya fazlalığından şikayetçi. Yargıtay bir yüksek mahkemedir, onun görevi sadece temyiz mahkemesi olmak değildir. Eğer bölge adliye mahkemeleri kurulursa temyiz görevi bunlara geçecek ve yargıtay nefes alacaktır. Bu sayede yargıtaya giden dosya sayısı hayli azalacaktır. Tüm gelişmiş memleketlerde ara mahkemeler bulunmaktadır .
Performansa dayalı çalışma her alanda tehlikelidir. Özellikle hukuk ve tıp gibi insan hayatını doğrudan ilgilendiren alanlarda. Hızlı çalışıp, daha fazla işi bitirme gayesi ilgili dosyalara ayrılan vakti ve dikkati azaltacak bunun sonucunda çıkabilecek yanlış kararlarda masum insanların canı yanabilcektir. Bu sistemi isteyen arakdaş yanlış bir karar ile 5 yıl hüküm giyecek bir insanın zedelenen onurunu düzeltebilir mi acaba?
Hukukun gayesi nedir? Daha doğrusu hukuk nedir?
Bu başlık bu soruların cevabını bilen bir insanın açacağı birşey değildir.
bimer'den alınan bilgiye göre 2011 yılı adli yılında faaliyete geçecek olan istinaf mahkemeleriyle bir nebze olsun rahatlayacağını umduran reform hareketlerine verilen ad.