bu sav adem ve havva olmasa da çocukları için ensest bir ilişkiyi temsil eder ki aslında hepimiz bir sapkınlığın kurbanı olduğumu suratımıza bir tokat gibi çarpmalıdır. Bir gerçeği elbette vardır. ama bunu tartışacak bilgi birikim ve deneyimime sahip olmadığımız düşünülmelidir.
yaratılışçıların yine ve her zaman ki gibi korktuklarının bir göstergesidir. öyle inanmışlar ki, öylesine bağlanmışlar ki körü körüne onlara karşı ne kadar mantıklı açıklama yapılırsa yapılsın, yine reddedecekleri çok açıktır.
her şey o kadar açık ki; sırf olmayan tanrı nın gazabından korkmakla gerçekleri görmezden geliyorlar. belki birçoğu mantığını, aklını kullanarak gerçeği görmüştür. ancak yine o zorba tanrı, gelenekler kitabı olan kitaplarından ölesiye korktuklarından, çaresiz bir şekilde inanmaya devam etmektedir.
(bkz: g.. pamuk yiyince anlarsın.)
kendisi bile yazarken çelişiyor #6209721 diyecek pek laf yok gibi.
sonra kalkıp inananlara laf sokuyor.
yav kardeşim zorla inan diyen mi var ki kalkıp bir sürü şey yazıyosun.
bilim der ki; hiçbir sey yoktan var olmaz. peki 0 noktasındayken, yani hiçbir sey yokken o ilk bi'şey nası oluştu? ee bunun cevabıda zorunlu olarak doğaustu bir güce gidiyor. şimdi diyeceksiniz ki; ' hani hiçbi'şey yoktan var olmazdı, peki tanrı nası oluştu?' bende size diyeceğim ki; sen zaten doğaüstü bir varlığı kabul ediyorsan onun yaratılma gibi bir olasılığınıda yok saymışşın demektir. çünkü o zaten doğaüstüdür ve yaratılması gibi bi'şey söz konusu olamaz. şimdi siz düşünün.
çürütülmesi için bir çok yol varken ve hatta gerek dahi olmayan bir masaldır. Ancak bu ifadeyle çürütülebileceğini sanmıyorum. Zira kuzeydoğu asya dan amerika kıtasının çok yakın olması sebebiyle afrika ve avrupa da yaratılan (!) ilk insanların Amerika kıtasına buradan ulaşmış olmaları imkansız görünmemektedir.
azıcık bir araştırma ile insanların amerika kıtasına cok öncelerden gitmiş olduğunu göreceksiniz. şöyleki; avrupalılar amerika kıtasını bulmadan önce, avrupa ve asyadan birçok uygarlığın silah ve mimari kalıntıları bulunmuştur amerika kıtasında. aynı şekilde ilk insalıklar çok rahat bir şekilde 3 kıta arasında yolculuk yaparken, amerika veya diğer uzak kıtalara da yolculuklar düzenlemişlerdir. bunların hepsinin kanıtı vardır.
valla yaratılış, yaradılış neyse palavraymış değilmiş pek umrumda değil.. ama şunu söylemek isterim ki, bir soruyla karşılaştıkları zaman sorudan kaçıp soruyu sorana zeka emaresi göstermeyen espri ve savlarla saldıran bir grubu izlemek beni eğlendiriyor biraz..
şu dinsiz halimle sorulan soruyu yanıtlamak da bana düştü ya utanın dinibütünler.. asya ile kuzey amerika kıtasını birbirlerine bağlayan bering boğazı'ndaki suların bazen donduğu ve bu donan boğaz üzerinden yürüyerek alaska, oradan da kuzey ya da güney amerika'nın herhangi bir noktasına ulaşmanın mümkün olduğu bilinmektedir.. hatta kızılderililerin türk olduğu iddiası da buradan gelmektedir..
kaldı ki zeki müslümanlar kuran-ı kerim'de anlatılan masalsı olayların ve öğretilerin, dönem insanlarının daha rahat anlaması için hikayeleştirildiğini, böylece allah'ın hikmetinin (onların lafları tamamen) anlaşılmasının kolaylaştırıldığını savunurlar..
zeki olmayan müslümanları ise yukarıda seçebilirsiniz..
milyarda bir olan tesadüflerin ard arda gelmesi ile oluşabilecek bir teoriyi savunmak için yaratılış teorisine bok atmaktır. iyi araştırılması gerekir iki teorininde yorum yapılabilmesi için. böyle küçük ve saçma bir örnek sadece gülünç olmaktan öteye geçemeyecektir.
yaradılışı 38 kelimelik bi fıkra zanneden kişinin kendine uydurduğu palavradır.
dursun bir gün temele sormuş yaradılışı nasıl açıklarsın diye. temelde cevap vermiş;
-konuyu çok fazla uzatmayacağum dursun.
adem ve havva yaratildu, çocuklari oldi onlarin çocuklari, çocuklarinın çocuklari vs...
fakat dursun tatmin olmayıp temele sorar
-ula temel, güney amerika da yaşayan toplum m.ö. binlerce yıl öncesine dayaniyur. fakat amerika kıtasının keşfi ise 1500'lü yıllar. adem'in çocuklari hiç bir teknoloji olmadan o kıtaya nasıl ulaştu??
temel duraksadı. bunu gören dursun heyecanla yaradılış teorsini çökerttiğini zannetti. seslerini duyuyor gibi oldu. of bittik biz gibisinden.
-noldu temel? dedi dursun.
temelse sakin ama sitemkar bi şekilde cevap verir;
- ula dursun sen bana yaradiluşu sordun anlattum, şimdide amerikaya nasil gittuler diyorsun. ozaman green card nasıl alıniydi nerden bileyum.
tarih dışında biraz da coğrafya bilimini igilendiren konulardan bir tanesi. yeryüzündeki en yaşlı madde olan dünyanın yaratıldığı zamanda şu an bildiğimiz kıtalar tek bir kara parçası halindeydi, zira büyük yüzölçümünde sayısı bilinmeyen insanlar kıç kıça oturmadığına istinaden milyarlarca yıldır hareketleri sebebiyle birbirinden kopmuş ve geçen vakitler içerisinde hala birbirinden uzaklaşmaya devam eden kıtalar, yanı sıra bu kıtalar üzerinde yaşamlarını sürdürmeye devam eden insanlar gözardı edilmemelidir. gittikçe farklılaşan insan görünüm ve biyolojisinin de sebeplerinden biridir bu. (ekvatora inanmıyorum, ama bir çizgi var) ekvatora yakın kara parçasında yaşayanların siyah olması, güneşin daha az olduğu yerlerde gözlerin çekik olduğu, gıda çeşidinin çok olmadığı yerde insanların kısa boylu olması gibi durumlar tamamiyle bundan ibaret. ve bilinmelidir ki, fikir sahibi olmadan evvel ortaokulda dahi müfredatta bulunan bu konu bir kere olsa gözden geçirilmeli ilahi bir konuda yorum getirirken.
Tamam dünya da tesadüf sonucu oluştu diyelim,
Tamam Birileri yaratılmadı ve Tek hücreli amiplerden denizde tesadüf sonucu oluştu.
Tamam denizde balığa dönüştü birileri, sonra sudan geçiş evresi dediler bu döneme, sürüngen oldular birileri,
Sonra bu sürüngenler Maymun oldular...
Yıllar boyunca Maymundan insana dönüşüm incelendi, Savunuldu.Tezler üretildi ve dünyanın huzurunda onaya sunuldu.
Birgün Fare kanı insana daha yakın diye bir şey çıktı ortaya. Büyük suskunluk oldu.
Buna rağmen insanın atası olarak fare görülmedi. Herhalde yakıştıramadık kendimize farelerle akraba olmayı.
Her şey sonuçta tesadüftü,
tesadüfen gelinmişti bu dünyaya,
tesadüfiyete bağlandı herşey,
Tesadüfle ortaya çıkan insanoğluna şu soruyu sormak istedim hep.
Bu kadar tesadüfe rağmen yaşamanız da tesadüfi iken,
varoluştan itibaren insanın keşifleri de yapılanlar da tesadüfi mi?
Onlar da tesadüf sonucu oluşmuştur denecek elbette,
onca tesadüfiliğin içinde bir reel biziz ha?
Tesadüfi ha!
Bir şey rastgele oluşup ta nasıl düzenli ve hızlı bir gelişim değişim gösteriyor? o da bilime ters.
Ama tesadüf!
Yaşamamızda tesadüf...
Ölümümüz de ha ?
Tesadüfen insan çiftleşmeyi öğrendi. birbirinin şeyini koklaya koklaya tesadüfen çocuklar peydah ettiler. Bu kadar boşlukta ve havada asılı olan fikirlere, kaderimizi ve yüce amaçlarımızı bağlamayı herşeye tuttuk.
Pardon Kader de yoktu değil mi? Yaşananlarda tesaduf tü :S
bu kadar çok tesadüf içinde, biz ne halt etmeye geldik bu dünyaya ?
Pardon.. ben biliyorum ne halt etmeye geldiğimi de, kimin gönderdiğini de,
birilerine sorayım dedim.
Kasıtlı olarak ortaya bu başlığı açıp bu yazışmaları okurken;
işte amacıma ulaştım ortalık karıştı diye keyifle yazılanları okuyan birilerine sormak istedim.
Aslında bu bir hareket şekli. Vur ve kaç!
Sonra burjuvazi keyfle neskafeni yudumlayıp bilmem hangi fraksiyonla özdeşleştirdiğin marka sigaranı ciğerlerine çekip, püfff diye dumanını salarken girilen entryleri oku.
yarın ki başlığınıda söyleyeyim ben, -Allah yok çünkü göremiyorum- sonra oku arkadan gelen entryleri aman da aman,
Peki bunları yazarken amaç nedir ?
birilerinin yaratılış amacını yok ederseniz. O insanları boşluğa itersiniz.
Zaten amaç ta budur! Halkı devrime hazırlarken gerekli altyapı böyle oluşturulur.
Ne için dünyaya geldiğini bilmeyen sağını solunu yaratılışını ve insanlığını, anasını atasını unutmuş ve unutturulmuş insanlara,
Hümanizm adı altında kurgulanmış insanlık ve sosyal bilinç adı altında yeni bir ideoloji aşılamanız elbette daha kolay olur. O zaman da Ailenin yerini Komün yoldaşların, tanrının buyruklarının yerini de Devletin buyrukları alır ve Camide zengini fakiri, sanatcısı memuru amiri vb... hepsi tek bir safta el bağlayan insanlarla ( hiç bir baskı ve silah zoru olmadan)sağlanmış tek bir manevi ruh halini,
aynı maaşı alan tek tip aynı renk elbiseyi giyen sadece devleti düşünen ve bu kuralın dışına çıktığında devrim ilkelerinden taaviz verdiği için direkt olarak devrim zaiyatı olarak kayıtlara geçen nüfus parçası yapmaktır asıl amaç.
Allah Allah ben bunu başka bir yerden daha hatırlıyorum durun durunnnnnn !
Yav birileride dünyayı küreselleştirmek adına bunların aynısını tasarlıyor!
Kimlikler chiplere ordanda vücudun biyolojik mekanizmasnını kontrol eden microchiplere
dönüşüyor.
Bütün birlikler birleşince evrensel küreselleşme tamamlandığında herkes tek bir dünya devletinde ottan boktan bi kimlik kaybı içinde kürenin liderine hizmet edecek.
itiraz edenin vücuduna yerleştirilen chip kapatılacak...
Haydeee...
rockefeller ne akıllı adammış yaaa ! Ulan Bir yandan sağ göstermiş bi yandan sol göstermiş,
birine dini körükle demiş diğerine dini yokettir demiş...
vay anasını be...
Onlarda yorum yapmayan robot gibi devlete teslim olmuş ve Kominizmden, Fanatizmden öcü gibi korkan bir dünya toplumu yapmaya çalışıyorlar.
Aferim güzel Yoldaşlar, devam edin rockefeller'in ekmeğine yağ sürüyorsunuz.
Merak etmeyin sizlerin de küreselleşme içerinde digital kimlik chiplenerek hayatınızı devam ettireceğiniz yerler hazırlandı.
Siz yoldaşlar olmadan bir küreselleşme düşünemiyorum
E kolay gelsin bakalım ne diyim.
Aklıma birden ilkokul öğretmenimiz geldi.
Bize derdi ki;
Hadi Allahtan şeker isteyin bakalım verecek mi? salakça isterdik.
vermezdi tabi...
Hadi der di, şimdi de benden isteyin.
isterdik tabiiii, hepimize naneli şeker dağıtırdı.
Çocuklar derdi olmayan bir şey size şeker vermez. Bakın ben veriyorum demekki ben varım.
Doğruydu be haklıydı.. helalll olsundu. Şekeri yerken 7 yaşımdaki halimle bunu düşünüyordum.
Bir şekere Allah'ın varlığını yok sayacak yaşı çoktan geçtik.
Ama birileri sokakları provake etmekten vazgeçip sözlükte provakasyonculuklara soyunmuş helal olsun.
Koca başlığın özü Şudur.
Adem ile havva Vardır.
inanmayan zaman makinesine atlasın ibreyi çevirsin ilk insanın yaratılış dönemine, gitsin baksın Ademle havva orda mıydı değil miydi.
Ha şimdi bunu yapmak mümkün değil mi?
O zaman sıkın dişinizi az sabredin zaman makinesinin günlük hayatta kullanım moduna geçilmesine az kaldı.
sanırım o dönem sözlükte şöyle olası bi başlık açılır.
"eskiye gidip Ademle havva ile karşılaşan, küreselleşmeye bilmeden hizmet eden Ateistin olası tepkileri"
yaradılışın palavra olmasının en büyük sebebi şudur; şimdi efendim etrafımıza baktığımızda gördüğümüz herşeyde allahı gördüğümüz kaçınılmaz bir gerçektir. sistem o kadar kusursuzdur ki bunu ondan başka hiç kimse bir araya getiremeyeceği şamar edası ile çarpmaktadır. ancak bu etrafa bakma sırasında ne dediğini bilmeyen fikirlerini öyle veya böyle üstelemeye çabalayan, allahın ona verdiği beyni kullanmaktan ziyade başkasının fikirlerini sağa sola yaymaktan ibaret radyo kılıklı kafadan bacaklıları görünce "evet allah bu kadar muhteşemliği bir yaratmışta buna çare bulamamış olamaz" diye düşününce evrim teorisi bir anda ağır basmaktadır. aslında evrimi de geçirten yüce rab'mızdır. ama işte bazılarımızın evrim sürecinde bürokratik aksamalar olmuştur.
bütün kıtalar zamanında bir arada imiş. jeolojik ve paleontolojik gerçekler öyle diyor. eğer o zamanlarda da insanlar yaşıyor idiyse, belki çaktırmadan geçmişlerdir amerika'ya.
(bkz: pangea) denilen tum kitalarin birarada oldugu donem milyonlarca yil onceydi. insanoglu yoktu o zamanlarda. ama bering bogazinin donmasi ve insanlarin buzun uzerinden amerika kitasina gecmesi dogru bir aciklamadir. tabi bu noktada yaradiliscilara su sorunun sorulmasi daha mantikli bence:
ademden itibaren su ana kadar olan zamani 5000 yilin biraz uzerinde bir sure olarak hesaplayan din alimleri, arkeolojik ve meteorolojik olarak en az 12 bin onceki bir zamani isaret eden amerika kitasina goc olgusunu nasil aciklayabilirler?