fenerbahçe oyuncularının, yöneticilerin, taraftarının antipatik tavırları sonucu oluşan düşmanlıktır. gs fb düşmanlığı yoktur. fb ve diğerlerinin düşmanlığı vardır.
olmayan düşmanlık. sadece fenerbahçe'ye karşı duyulan bir nefret, bir öfke var anlamsız bir şekilde. lan yoksa bize ne bizim dışımızdaki takımlardan. fenerbahçe'ye düşmanmışmış çok da tın *mk.
Aslında yaratılmayan, ya da yaratılmaya çalışılmayan düşmanlıktır. Bu şahısların kültürel altyapısı ile alakalıdır. Kendini bir gruba o kadar dahil hissetmektedir ki insanlar, kendi hayatlarındaki başarısızlıkları tuttukları takımın ( bu futbol takımı olur, siyasi bir parti olur, farketmez işte anladınız. ) başarısını kendi başarısızlıklarını örten bir başarıymışçasına kucaklarlar. Böyle insanların ortak özellikleri şöyle sıralanabilir kısaca:
- Belirli bir hayat gayesinin olmaması, ya da nefis bir araba, taş gibi bir hatun gibi sığ ve geçici hedefler.
- Hayatında önemli bir başarı olmaması, karakterini kendi hayatı üzerinden değil de başkalarının başarıları ya da başarısızlıkları üzerinden tanımlamaları.
- Karşı fikirlere ve görüşlere karşı aşırı tahammülsüz, kıskanç ve dolayısı ile çirkef olmaları.
Bu tarz kimselerdir problemin temeli. Tartışamazsınız. Fikirlerle değil şahıslarla tartışırlar, kendilerini haklı çıkartabilmek her türlü ahlaksızlığı yaparlar. Asla "evet, galiba sen haklısın" gibi bir laf duyamazsınız bu kimselerden.
Olayın belirli bir taraftar grubuyla pek bir alakası yoktur. Sosyo-ekonomik statüden de bağımsız bir olgudur. Böyle bir eziklik, kişi zengin olsa da mevcuttur çünkü kendisinden de zengin birileri olacak ve onları kendilerinden üstün gördükleri için komplekslerini beslemenin bir yolunu yine de bulacaklardır. Fenerbahçeli kimseleri tenzih ederek söylüyorum bunu ( amacım laf sokmak değil ), türk futbolunda görülen her türlü ahlaksızlık da bu tarz kimselerin klüp başkanlığı seviyelerine dahi çıkabilmelerine yol açan çarpık sistemin bir ürünüdür.